Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Aleksandre Lucien Roux
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Aleksandre Lucien Roux


Mesaj Sayısı : 521
Kayıt tarihi : 21/06/10
Yaş : 32

VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline) Empty
MesajKonu: VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline)   VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline) EmptyPaz Ocak 22, 2012 5:19 pm

Koridorlarda eli cebinde yürürken yüzünde keyifli bir ifade vardı. Sorcha'nın kim olduğu, Matt'i nasıl kurtarabileceği ve okulda olması muhtemel o tehlikeli şeytanın kim olduğu ile uğraşırken gülmeye muhtaç olan yüzü sonunda beklenmedik bir tesadüfle hayat bulmuştu. Uzun süredir aradığı Fransa'da başlayan son seyahatinin sebebi olan kızının izini günler önce kaybetmiş ve öldüğüne hükmedip umudunu kesecek olmuştu. Ancak öğrencilerden biri olan Noreen sayesinde umutları yeniden yeşermişti. Zira evlatlık çocuklar yetiştiren hayırsever bir zenginin himayesindeydi ve bu tesadüf genç cadıyla kızının yollarını birleştirerek babayla evladın arasında bir köprü olmuştu. Onu ilk kucaklayışını, onunla birlikte geçirdiği sınırlı saatleri düşündükçe yüzündeki gülümseme büyüyordu. Matt'e yakınlığı sayesinde yönetim, kızını araması için bir dersi boş bırakmasının yanında kardeşinin gözetiminde okulda tutmasına izin vermişlerdi. Şimdi iki derste anlatacağı Mısır mitini tek derse sığdıracaktı ama önemli değildi. Altından kalabilirdi. “Merhaba arkadaşlar. Ben yeni Mitoloji Profesörünüz Aleksandre Lucien Roux. Atılmaz ya da es kaza ölmezsem bu yıl mitoloji derslerini birlikte yürüteceğiz.” Hafifçe gülümsedi. İşi ve girdiği dengeleri düşündüğünde her ikisi de olasıydı. “Önceki hafta özel bir sebebten dolayı sizle ders işleyemedik. Bu hafta başlıyoruz. O yüzden vakit kaybetmeden derse girelim.” Asasını salladı ve alandaki üç heykelden ortada bulunan Merlin heykelinin içinde bulunan projeksiyon cihazı çalışarak Zeus ve Thor heykellerinin ortasındaki perdeye büyük bir pramit ve arkasında bir harita yansıttı. Haritanın büyük kısmı çöl sarısıyla boyanmıştı. Ortasında ise berrak bir mavilikle hayat bulan yeşil bir vaha vardı. Vahanın görüntüsünün bir kısmı pramitin arkasında bulunuyordu. Dersin konusunu anladıklarını pek çok öğrencinin gözünde görebiliyordu. Gülümseyerek sözlerini sürdürdü. “Bugünkü dersimizin konusu Mısır... Çöllerin ortasında nilin hayat verdiği büyük bir vaha. Dün, dünyadan habersiz kendi içinde bir dünya, bugünse dünyanın gözünün üzerinde olduğu gizemler ülkesi Mısır ve mitolojisi üzerine konuşacağız.” Kürsüden inerek öğrencilerin arasında dolaşmaya başladı. Gözlerini her birinin üzerinde dolaştırdı. Mezun olmaya yaklaşmış beyinler olarak mitoloji onlar için ne kadar başlardaydı bilmiyordu. Ancak ufak bir ilgiyle başlayan araştırması son bulduğunda mitolojinin gerçekten de en büyük gizemlerin kaynağı olduğunu görmüştü. Dudaklarını araladı ve ilgilerini ölçmek için bir soruya başladı. “Öncelikle bir sorum var. Bir mitolojide yaratıcı tanrının gücü nedir?” Ön sıralardan gözlüklü bir Ravenclaw elini kaldırdı ve söz alıp soruyu cevaplamaya başladı. “O yerin en çok korktuğu ya da ihtiyaç duyduğu şeydir profesör.” Sevinçle ellerini çırparak çocuğun sözlerini vurguladı. Bu kadar çabuk yanıta ulaşıldığı için şanslıydı. “Aynen öyle. Bu Yunanlar için şimşekti, Anadolu'nun tarımla geçinen toplumları için toprak ana, Persler için ateş. Mısır içinse elbette ki su. Onlar Nil'in her damlasına hayat bulmak için muhtaçken başka ne olabilir ki?” Asasını salladı ve ekranda piramit yakınlaşmaya başladı. Ağır ağır büyüyerek üç boyutlu bir hal aldı. Sanki Mısır'da aslına bakıyormuşcasına etrafında çöl kumu gözüküyordu. Ama elbette hepsi hologramdı. Bir öğrenci piramite elini sokup çekerek bunu test ettiğinde hafifçe gülümsedi. Tekrar anlatmaya başladı.

“İlk tanrı, Re-Atum, aynı Mısır karasının Nil'in taşan sularından her sene ortaya çıkışı gibi sudan yükseldi ve ortaya çıktı. Re-Atum'dan Şu yani hava ve Tefnut yani nem ortaya çıktı. Şu ve Tefnut'un iki çocuğu -Nut yani gök ve Geb yani yer- olduğu zaman dünya yaratıldı. Şu ve Tefnut karanlıklarda gezerken kaybolunca insanlar yaratıldı. Nasıl mı? Re-Atum gözünü onları aramaya gönderdi ve onlara kavuştuğunda döktüğü sevinç gözyaşları insanlara dönüştü.” Bu aynı zamanda tanrı ve evrenin birliğini gösteren spritüel inançların kaynağı olmuştu. Sözlerinin bitiminde piramitin tam tepesinde silik bir şekilde büyük bir göz belirdi. Simsiyah renkteki göz sınıfı tararken sarı bir ışık öğrenciler üzerinde dolaşmaya başladı. Lucien'in yüzünde eğlenir bir ifade vardı. Şov yapmayı gençliğinden beri sevmişti. Konuşmasını sürdürdü. “Re Atum'un gözü her şeyi gören göz olarak her daim üzerlerinde bulunduğuna inanılır. Hatırlarsanız aynısı daha sonra Roma'ya Janus olarak taşınmıştır.” Bunu söylemesiyle birlikte piramitteki göz bölünüp küçüldü ve etrafında biri sağa diğeri sola bakan iki baş oluştu. Hufflepuff'tan birkaç kız bu gösteri karşısında hayranlık nidası koyuvermişti. Piramit ve yüz yeniden küçülüp yokolurken sözlerini sürdürdü. “Zaten söylenebilir ki Yunan ve Roma'nın ve hatta Avrupa paganlarının ki dolayısıyla da hristiyanlığın medeniyetindeki pek çok şeyin esin kaynağı Mısır'dır. Bu yüzdendir ki İngiliz mugglelar uzun yıllar medeniyetin buradan başladığını iddia etmişlerdir.” Aslında bu konuyu kendisi de düşünmüş ve Mısır'a olan merakı da buradan başlamıştı. Arkeolog kuzeni Claudia ile birlikte vaktiyle Mısır'ın altını üstüne getirmiş, kadim büyücüler hakkında pek çok gizemli bilgi edinmişti. Bunların en gizemlisi de Mısır hanedanının ta kendisiydi. Öğrendiklerine bakılırsa bugün bilinmeyen pek çok büyülü güçle ülkeyi yönetmişlerdi. Tabi öğrencilere bunları anlatacak vakti yoktu. Daha genel bilgilerle sözlerini sürdürdü.

“Osiris Re-Atum'un oğlu ve Mısır'ın kralıydı. Erkek kardeşi Seth ise evrendeki kötülüğü temsil etmekteydi. Osiris'i öldürdü ve kendisi kral oldu. Osiris'i öldürdükten sonra vücudunu parçalara ayırdı, fakat İsis bu parçalardan çoğunu kurtardı. Seth kendisini kral yapmış olsa da Osiris'in oğlu Horus tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Yenilen Set çöle sürülür ve fırtınaların tanrısı olur. Osiris Anubis tarafından mumyalanmış ve ölülerin tanrısı olmuştur. Horus kral ve firavunların atası oldu” Bahsi geçen tanrıların resimleri önce büyük bir halde ortada belirdi ve ardından herkesin görebilmesi için çember halinde dönmeye başladı. Sınıfın onları tanıyacak kadar bir süre tanıdıktan sonra asasını yeniden salladı. Bu sefer Mısırın ünlü tanrılarının resimleri dönmeye başlamıştı. “Bundan sonra firavunlar devri başladı. Yunanların pek çok kez deneyip yapamadığını onlar başarmıştı sonunda. Artık tanrılık bir hanedan olmuştu. Tanrı-krallar, bir büyücü hanedanı olarak düşünülürse, sihir tarihi dersinizin konusu. İsterseniz bu konuda araştırma yapabilirsiniz.” Tam dersi sonlandırdığını söyleyecekti ki sorusunu cevaplayan Ravenclaw'ın ilgili sesini işitti. “Profesör? Peki Mısır'ın tek tanrıya geçmesini ne diyorsunuz?” Anlaşılan konuyla ilgilenip ön araştırmada bulunmuştu. Kralın bu yaptığının sebebi hakkında binlerce yorum yapılmıştı. Ancak sadece biri Lucien'e mantıklı gelmişti. “Müslümanlara kalırsa kral imana geldi. Bence tamamen politikaydı. Kral Akhenaten gücü tümüyle eline almak için Amon'u tanrı olarak düşündü. Siz onu Amon-Ra olarak biliyorsunuz. Başka bir kabileyle yapılan savaşın sonunda bu ismi aldı.” Öğrencinin başını sallaması üzerine yeniden kürsüye çıktı. Sınıftan başka ses çıkmayınca dersi sonlandıran sözleri söyledi. “Ödeviniz mumyalama sanatı. Kaynağı mitolojideki yeri ve yapılış şekliyle birlikte. Ödevlerinizi odamın kapısındaki kutuya bırakabilirsiniz.” Herkesin çıkmasını bekleyip sınıfı kilitleyerek kütüphaneye kardeşinin yanına yöneldi. İyi bir gündü ve iyi bir dersti. Diğer problemlerini de halledebilmeyi umdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudeus Tyres
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Claudeus Tyres


Mesaj Sayısı : 397
Kayıt tarihi : 14/09/11
Lakap : Claud, Deus ve türevleri.

VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline) Empty
MesajKonu: Geri: VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline)   VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline) EmptyCuma Mart 30, 2012 9:46 pm


Okuldaki kasvetli ve nahoş hava, koridorların rengini koyulaştırırken; günün ilk ışıkları yüzüne çarpıyordu. Güneş ışınlarının büyücünün yüzüne çarptıkları kısmı ısıtıyorlar; lakin havadaki kasvet yakmalarını engelliyordu. Dün gece bulutların buhranının meyveleri saçıldığını belirten kasvet, ruhunu besliyordu diğer bedenlerin aksine. Yağmurun gece temizlediği ve henüz karbondioksit ile kirletilmemiş bol oksijenli havasını, gözlerini kapayarak içine çekti. Burun deliklerinin genişlemesiyle vücuduna giriş yapan oksijen, soluk borusuna ulaşmayı hedeflerken mukus tabakasına kök salan kılları yarıp geçti. Soluk borusundan içeri girdiğinde hava, bu seferki hedefi akciğerlerdi. Hızlı bir şekilde ilerliyor ve büyücünün vücudunda ferahlık hissi veriyordu. Akciğerlerinin yarım saniyenin ardından şişip eski haline dönmesi sırasında oksijen ile karbondioksit değişimi gerçekleşti ve oksijenin aldığı yolun aynısı izledi karbondioksit. Bir yandan da kanın temizlenmesi, duygusal bakımdan iyi gelmişti. Silahı olarak gördüğü zekâsını, günün ilk ışıklarıyla tazelemek ve günü erkenden açıp zihnini çalıştırmak; yine zekâ gerektirecek bir davranıştı. Zira binasının hakkını da vermeliydi. Adımları, yavaş yavaş ilerlerken; güneş ışıkları artık kudret kazanıyordu ve ilk ders için zamanın geldiğini fark etti etrafta birkaç öğrenci görmesi itibariyle. Birçok öğrencinin uykulu halleri, yüzünde sinsi bir tebessüm yaratırken; adımları doğruca mitoloji dersliğine yöneldi. Koridorun taş zemininde, ayakkabılarının çıkardığı tok ses yankılanırken merdivenler yardımıyla çıktı katları tek tek. Kıvırcık bir saç telini andıran merdivenlerde birkaç bedene çarptı telaşla zira geç kalma hissi diğer kartallar gibi onu da basmıştı. Yeni profesör ile olan ilk derse geç gelmek de ayrı bir tehlikeliydi elbet. Düşüncelerinin arasından sıyrılıp, kim olduğunu hatırlattı kendine; böylece düşünceleri kendiliğinden düzelecekti. Dersliğe adım attığında yarısı doluydu. Daha profesörü aramadan gözleri, dedikoducu grubun sarf ettiği kelimeler henüz sınıfa teşrif etmediğini anlamasına yetti. Elindeki kitabı hiza olarak diz kapağının biraz üzerinde tutan kartal, kendine dersi takip edebileceği; lakin tenha ve loş bir yer aradı. Gözlerinin tez bir zamanda süzmeyi bitirdiğindeyse arzu ettiği sırayı buldu büyücü. Hiç vakit kaybetmeden adımlarını konuşturdu ve masaya vardığında önce kitabını masaya bıraktı ardındansa bedenini sandalyeye yerleştirdi. Çoğunlukla derslerde sakinliği ile tanınsa da içindeki Salvador, her an kükremeye hazırdı. Bunu kendisine yakın olan kişiler, bariz bilirdi; lakin bir bakımdan diğerlerinin bundan habersiz olmaları, yine onların suçunun olmadığı aşikârdı…

Taze mitoloji profesörünü birkaç kez gördüğünden kuşkusuz emindi; lakin birebir tanıma fırsatı bulamamıştı Edmundo. Derse bu sefer de hazırlanmadı. Son iki yıldır, bırakmıştı ders çalışmayı. Büyüdükçe; düşünce tarzı ve birçok şey daha değişmişti adeta. Zira olgunluk, kartallarda daha erken başlardı ve bu olaylara karşı olan tutumu, mimikleri, karakteristiği gibi birçok şeye tesir ederdi. Bu dönemin kendisi için daha bile erken başladığı apaçık ortadaydı; çünkü ailesi, böyle olmasını istemişti ve oluyordu da… Gözleri, dersliğin ortasında bulunan heykellerde gidip gelirken içlerindeki projeksiyonlara da göz atıyordu. Profesör olduğunu varsaydığı ve genç denilebilecek adamın dersliğe girmesiyle ise düşüncelerini sonra tekrardan düzenlemek üzere bir köşeye attı ve günün ilk dersine döndü. Profesör bedenini münasip bir yere yerleştirirken, kalın tınısını kullandı dudaklarını araladığında. Sarf ettiği her kelime, sesinin tınısından daha kibardı adamın. Yüzünde açan hafif gülümsemenin tıpatıp aynısı Edmundo’da da oluşurken, vakit kaybetme olasılığını göz önünde bulundurmasına katıldı. Profesör, masanın önünde bulunan bedenindeki asa tutan kolunu, kıvrak bir hareketle sallayarak beyaz perdeye yansıttı görüntüleri. Gözünde beliren ehram ve arkadaki haritadan anladığı üzere dersin konusu Mısır’dı. Haritaya daha dikkatli baktığında, büyük çoğunluğunun çöl sarısı ve uzaktan çukura benzetilebilecek maviyle boyanmış bir bölge vardı. Profesör Roux, dudaklarını tekrar araladığında büyücünün düşüncelerinin doğruluğunu kanıtlayan kelimeler çıkmıştı dudaklarından. “Bugünkü dersimizin konusu Mısır... Çöllerin ortasında nilin hayat verdiği büyük bir vaha. Dün, dünyadan habersiz kendi içinde bir dünya, bugünse dünyanın gözünün üzerinde olduğu gizemler ülkesi Mısır ve mitolojisi üzerine konuşacağız.” Vaha tabi ya! Düşünceleri büyücüyü kınarken, adam masasının bulunduğu platformdan inmiş ve sıra aralarında gezmeye başlamıştı. Aldığı yolu geri dönerken, dudaklarından bir soru yöneltti adam. Büyücü her ne kadar cevabı biliyor olsa da, önlerde oturan kız kadar cevap vermeye istekli değildi. Kulaklarında, kızın cevabından sonra işittiği alkış sesi komiğine kaçsa da herhangi bir tepki vermedi ve öğrenmeye devam etti. Perdeyle, profesör arasında giden gözleri en son profesördeyken asasını bir kere daha sallamasına tanıklık etti. Bu hareket sonucu, piramidin ölçeği büyüdü ve aldığı boyut ile kendisini oradaymış gibi hissetmesine sebep verdi Edmundo’ya. Soğukkanlılığını koruyarak tekrar Bay Roux’a döndü. “İlk tanrı, Re-Atum, aynı Mısır karasının Nil'in taşan sularından her sene ortaya çıkışı gibi sudan yükseldi ve ortaya çıktı. Re-Atum'dan Şu yani hava ve Tefnut yani nem ortaya çıktı. Şu ve Tefnut'un iki çocuğu -Nut yani gök ve Geb yani yer- olduğu zaman dünya yaratıldı. Şu ve Tefnut karanlıklarda gezerken kaybolunca insanlar yaratıldı. Nasıl mı? Re-Atum gözünü onları aramaya gönderdi ve onlara kavuştuğunda döktüğü sevinç gözyaşları insanlara dönüştü.” Cümlenin sona ermesiyle, gözleri kontrolsüzce piramide çevrildi ve karşılaştığı şey istemsizce tüylerinin ürpermesine sebep oldu. Re-Atum’un gözü. Üstelik göz, gerçekçiydi. Her şeyi gören göz hakkındaki açıklamasının ardından, simsiyah göz ortadan ikiye yarıldı ve keçinin boynuzu misali iki baş ortaya çıktı. Gözün küçülüp yok olmasının ise büyücünün içini rahatlattığı aşikârdı. Profesör tavrını bozmadan sözlerine devam ederken, bir yandan da Mısır Mitolojisi’ne olan ayrı sevdasını düşündü; lakin bu sevda araştırmak ve öğrenmekle sınırlıydı. Henüz Mısır’a gitmemiş veya herhangi bir kazı yapmamıştı. Kim bilir, belki profesör bu kadim bilgisiyle yardımcı olabilir ve belki de bana eşlik edebilir, diye düşünmeden de edemedi.

“Osiris Re-Atum'un oğlu ve Mısır'ın kralıydı. Erkek kardeşi Seth ise evrendeki kötülüğü temsil etmekteydi. Osiris'i öldürdü ve kendisi kral oldu. Osiris'i öldürdükten sonra vücudunu parçalara ayırdı, fakat İsis bu parçalardan çoğunu kurtardı. Seth kendisini kral yapmış olsa da Osiris'in oğlu Horus tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Yenilen Set çöle sürülür ve fırtınaların tanrısı olur. Osiris Anubis tarafından mumyalanmış ve ölülerin tanrısı olmuştur. Horus kral ve firavunların atası oldu.” Bu tür hikâyeci seven kartal, pür dikkat yeni profesörü dinlerken, bir yandan da perdede bir çark misali dönen resimlere göz attı. Uygulamalı dersin daha akılda kalıcı olduğu aşikârdı. Bay Roux, sözlerine devam etmeden önce Edmundo ve diğerlerinin perdeye de bakıp bakmadıklarını teyit ettikten sonra tekrar asasını salladı ve bu sefer simalar değişerek çark dönmeye devam etti. Bu sırada profesör, konuyu toparladı ve bir kızın sorusunu cevapladı. Dersin başında indiği platforma tekrar çıkarken, ödevi ve dersi bitirecek kelimeleri söyledi. Ardından büyücü kitabının kapağını kapatıp, ders başından beri aldığı küçük notlar ile dersliği başka bir derse girmek üzere terk etti.

    Ödev I- Yapılış Şekli:
    Ödev II- Mitolojideki Yeri:
    Ödev III- Kaynağı:


***


Derse katılan tek kişi olduğu için 20 tam puan almıştır.

Ödev için de ödev yapan üç kişiden biri olduğu için yine 15 tam puan.

İkinci ders yapılmadığı için ilk derse katılan biri olarak 20 puan

Toplam 55 Puan. Tebrikler, İyi rpler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
VI. ve VII. Sınıflar I. Ders (Offline)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» IV. ve V. Sınıflar I. Ders (Offline)
» I. II. III. Sınıflar I. Ders (Offline)
» Birinci Ders ~ VI. ve VII. Sınıflar [Ortak Ders]
» IV. Sınıflar II. Ders
» I. Sınıflar I. Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Hogwarts Duyuruları-
Buraya geçin: