''Brandon, hadi ama dostum.''
''Derse gidicem, Luke.''
''Hadi ama şu kızı bana ayarlayabilirsin.''
''Neden kendin denemiyorsun?''
Suratına hafif bir tebessüm yerleştiren Brandon, bitkibilim seralarına doğru yürümeye başladı. Havanın bu derece soğuk oluşu Hogwarts'ta pek şaşırılacak bir durum olmasa da geçmiş yıllara göre rüzgar daha bir sert esiyordu. Dışarıda kar yağacakmış gibi bir hava vardı, neredeyse kristal tanecikler birer birer yeryüzüne düşeceklerdi. Lanet olasıca soğuk havadan kendini biraz olsun koruyabilmek için ellerini paltosunun ceplerine soktu. Karşısından geçen cadıların hayran dolu bakışları eşliğinde büyük bir keyifle yürümeye devam eden Brandon, arkadaşı Luke'un boş konuşmalarına aldırış etmeyerek yoluna devam etti. Seralara varmalarına az bir zaman kalmıştı ve Luke halen konuşmaya devam etmekteydi.
''Brandon.''
Arkasından seslenen cadının Olivia olduğunu fark edince adımlarını durdurdu. Arkasına dönerek buz mavisi gözlerini karşısında duran sevgilisine odakladı. Dudaklarını, sevgilisinin dudaklarına bir kaç saniyeliğine birleştiren Brandon, kanının sıcaklamasıyla birlikte üzerindeki paltosunu çıkardı ve sevgilisinin üzerine attı. ''Seralara mı geliyorsun?'' Dudaklarından azat ettiği bir kaç sözcüğün arkasından karşısında duran sevgilisi Olivia konuşmaya başlamıştı. ''Evet, bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.'' Cadının zarif görüşünün altında yatan asalet her yerinden okunabilirdi. Hızlı adımlarla seralara doğru ilerleyen çift, Luke'u da beraberinde getirirlerken vücudu bir ateş gibi yanan Brandon, soğuk havayı hissetmemişti bile. Bitkibilim seralarına gelen çift son bir öpücüğün ardından ayrılarak farklı seralara doğru yürümeye başladılar. Kendi sınıfının bulunduğu seraya yönelen Brandon, sınıfın içerisine girdiğinde kendini başka bir yerde hissetmişti sanki. Bir çok şeyin yeri değişmişti ve profesör masasında Artis Allison'un eşi olan Sunset Allison oturuyordu ve Brandon bu duruma çok sevinmiş gibi gözüküyordu. Boş masalardan birine geçen Brandon, masasının üzerinde duran üç tane parşömen kağıda boş gözlerle baktı, bu kağıtlara ne yazacaklardı? Büyücü bu duruma anlam getirememişti. Masasına yerleşen Brandon, derin bir soluk aldıktan sonra gözlerini karşısında duran profesöre çevirdi. Kusursuz güzelliği karşısında dersi dinlemek Brandon'u epey zorlayacak gibi gözüküyordu.