Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 VI. Sınıflar I. Ders

Aşağa gitmek 
+6
Ilya Phémbarl
Baptiste Cesear Rouvas
Melodie Riley
Jason Tyler Lloyd
Eritheia Fae Hyxest
Chryseis Lea Ruthvell
10 posters
YazarMesaj
Chryseis Lea Ruthvell
Tılsım Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Admin
Tılsım Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Admin
Chryseis Lea Ruthvell


Mesaj Sayısı : 1559
Kayıt tarihi : 21/06/10
Yaş : 31

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyCuma Nis. 22, 2011 5:07 pm

      Ders Hakkında Bilgi: VI. Sınıfların ilk dersi online işlenecektir. Kurgusal olarak Tılsım Dersliği’nde başlıyoruz fakat hiçbirinize dersin bitimine dek burada duracağımızın sözünü vermiyorum. Çarşamba günü, üçüncü ve dördüncü ders saatlerinde blok olarak işleyeceğimiz ilk konu Meteolojinx Recanto. Bir hayli eğlenceli bir ders olacağını hissediyorum, bence girişinizi çabuk yapın.
      Görünür bir liste iliştirmiyorum, zira ders tüm VI. Sınıflar için.
      Kolay gelsin gençler, iyi eğlenceler.^^


    Dersin başlangıcına birkaç dakika kala masasına oturmuş beşinci sınıflardan gelen ödevleri kontrol ediyor ve sayfa sayfa parşömenlerin içinde boğuluyormuş imajı çizmekten kurtulmaya çalışıyordu Lea. Dakikalar sonra işleyeceği ders için neredeyse bir haftadır düşünüyor ve uzun zamandır yüzlerine aşinâ olduğu öğrencileri için özel bir şeyler yapmak için uğraşıyordu. Elbette, hiçbirini kayırıyor değildi lakin birinci sınıftan bu yana büyüyüp serpilişlerini izlediği öğrencilerinin eriştiği olgunluğu dersinde kullanmaktan haz aldığı aşikârdı. Huysuz bir profesör değildi artık onlar için, en azından Lea’nın inancı bu yöndeydi. Derin bir nefes alıp sandalyesinden kalktı ve tüm pencereleri ile kalın, bordo perdelerini ardına dek açtığı sınıfında kısa bir yürüyüşe başladı. Tılsım Dersliği ilk kez bu kadar güzel kokuyor ve ferahlatıcı görünüyordu, özel bir çaba harcadığı yoktu. Masası, sandalyesi ve kara tahta her zamanki yerinde; öğrenci sıralarının tam karşısında yüksekçe bir platformdaydı. Kapıdan girildiğinde tam karşıda ahşap bir kitaplık, öğrenci sıralarının sağ ve sol yanında duvara yaslı bir biçimde bel hizasına dek yükselen uzunca iki malzeme dolabı vardı. Öğrencilerin içeri girdiklerinde yadırgaması muhtemel tek şey; Lea’nın sınıfın tam göbeğinde sıraları “O” şeklinde açarak kazandığı yeri işgal eden heykeldi. Antik Yunan döneminden bir tanrıça figürünü andıran bu devasa heykel, Lea’nın müdüriyetten gerçekleştirmek için izin koparmayı uzun bir zaman sonra başarabildiği Tılsım Dersliği’ni genişletme planının yegâne meyvesiydi. Tanrıça, açtığı iki avucunu birleştirip göğe doğru uzatıyor ve rüzgârdan uçuşuyormuş gibi tasvir edilmiş mermer eteklerinden altın yaldızlı tozlar dökülüyordu. Lea, heykelin tam karşısına geçip kollarını göğsünde kavuşturdu ve öğrencilerinin gelmesini beklerken güzelliği izlemeyi sürdürdü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eritheia Fae Hyxest
SFL
SFL
Eritheia Fae Hyxest


Mesaj Sayısı : 1551
Kayıt tarihi : 21/06/10
Lakap : Venus.

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyCuma Nis. 22, 2011 6:51 pm

    "Derslere artık uğrasan diyorum, Fae."
    Altın sarısı dümdüz saçlarından iki tutamı kulaklarının ardından alıp başının arkasında birleştirdi ve akik taşlarıyla işlenmiş el yapımı tokasıyla muntazam bir şekilde tutturdu cadı. Herhangi birinin attığı her adımdan tutun ki kirpiklerini kırpıştırmasına kadar her hareketinden rahatsız olabilecek bir potansiyele sahip cadı gittikçe havalar ısınırken her bir metrekaresine aşina olduğu bu okulda ne kadar bunaldığını fark ediyordu. Yatakhaneye geliş sebebi de buydu, bahçede Yasak Orman'a doğru giden patikada yürüdüğü boş bir ikinci dersin ardından biraz gürültüden uzak kalmak için buraya çıkmıştı fakat Mya'nın durmaksızın çalışan çenesi yine her zamanki gibi "Seni düşünüyorum," kalıbı altında bir zamazingo silsilesi ile baş başa bırakmaya uğraşıyordu ablasını. Eritheia söylediklerinin bir kulağından girip diğerinden çıktığını kanıtlama amacı gütmeksizin çenesini hafifçe sola kıvırarak anlık bir tepki verdi sıradan bir ses tonuyla. "Kapa çeneni, Mya."
    Kız kardeşinin kendisi için endişelendiğini adı gibi biliyordu zira Mya'yı her ne kadar Aubrey ve Mae'den ayırmasa da her zaman farklı bir konuma koymuştu kafasında. Fakat kendisinden, her şey normale dönecekmiş gibi davranmasını beklediğinde deliye dönüyordu. "Saçmalığın daniskası," diye söylendi merdivenlerden inerken. Evet, birilerinin ona sürekli bir şeyler hatırlatmasına ihtiyacı yoktu. O, Eritheia'ydı; her daim kontrol ondaydı.
    Tılsım dersliğinin kapısına gelene dek tanıdık siluetlerin kendi yüz hatlarını süzdüğünü adı gibi bilse de, uzak bir noktaya diktiği gözlerini bir kez olsun oynatma gereği duymadı. Yüzüne bakılmayı hak eden nadir kişiler vardı şu sıralar Eritheia'ya göre ve cadı, bunların başını çeken platin saçlı çocuğu O'nun gidişinden beri görmüyordu. Serpent'ın, yaşadıklarını hiçe saydığını düşünmüyordu, ondan özel bir ilgi beklediği de yoktu fakat Eritheia'nın şu sıralar bir insan olarak önemsenmeye olan ihtiyacı diğerlerine beslediği nefreti körüklüyordu. Alaycı bir gülüş eşliğinde nefesini koyverip kapıyı araladı. İçeriye girdiğinde Crystalline her zamanki muazzam güzelliği ile öylece durmuş, sınıfın merkezine yerleştirilmiş devasa heykeli süzüyordu. Eritheia ardından kapıyı kapatmaksızın adımlamaya başladı ve profesöre yaklaşıp heykele en uzak, lakin en güzel görüş açısını yakaladığı sıraya oturdu. Daha çok bir anıtı andıran bu eserin sembolize ettiği kavram, Eritheia'ya kahkaha atma hissi uyandıracak cinstendi. Bir Tanrıça... Tanrıça, evet, Eritheia.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jason Tyler Lloyd
SFL
SFL
Jason Tyler Lloyd


Mesaj Sayısı : 2261
Kayıt tarihi : 04/02/11

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Nis. 23, 2011 12:21 am

    "Bir, iki, üç..." Bir yandan kılıcını savururken diğer yandan da ağzının içinde geveliyordu. Gözünün önüne düşen altın sarısı saçından damlayan terlere aldırış etmeden hareketsiz duran kuklaya saydırmaya devam ediyordu. "Bir, iki, üç..." Bir süre sonra sıkılıp başka bir kılıcı olan asasını çıkarttı ve kuklayı canlandırdı. Kuklanın savurduğu ilk birkaç hamleden rahatlıkla sıyrılmıştı. Son anda göğsünde ufak bir çizik oluşsa da kuklanın kafasını gövdesinden ayırmayı başarmıştı. Boşta adeta asılı kalan kuklanın göğsüne tekme atıp yere düşmesine sebebiyet verdi. "Jacob'a nazaran daha zorlusun, tebrik ederim." Saçını tek eliyle düzeltip üzerini giyinmiş ve dersliğin yolunu tutmuştu genç büyücü. Nasıl bir ders olacağı konusunda bir fikri yoktu açıkçası. Hogwarts'a bu sene gelmişti ve bildiği tek şey profesörün tam anlamıyla bir afet-i devran olduğuydu. Bu yüzden bir tek bu derse girmeyi tercih etmişti. Diğerlerini bir şekilde sınavla da olsa verebilirdi ama bu... Kaçırmaya değmezdi. Geniş kapılı derslikten içeriye süzüldüğünde cadının sarı saçları gözünü almış olacak ki ilk Fae'ye baktı göz ucuyla. Daha sonra ortada duran, ne idüğü belirsiz heykel çarptı gözüne. Bir Tanrıça olmalıydı. En azından büyücü, Tanrıça'ya benzetmişti. Fakat Tanrıçaysa eğer o heykel... Heykelin ardında duran neydi? Nasıl olurdu da o heykel kıskançlıktan çatır çatır parçalanıp tuzla buz olmazdı? Başını bir kere sağa doğru yatırdı hafifçe ve profesörü rahatlıkla görebileceği bir yer bulup oraya sotelendi. Hayır, çapkın değildi. Kardeşi gibi kız düşkünü hiç değildi ama Crystalline Lea Ruthvell... İşte o herşeye değerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melodie Riley
SFL
SFL
Melodie Riley


Mesaj Sayısı : 2640
Kayıt tarihi : 25/06/10
Yaş : 29

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Nis. 23, 2011 1:14 am


    Bir eliyle üzerinde oturduğu çimenleri hisseder, diğer eliyle de kucağında bir hazineymiş gibi kavradığı kitabın parşömen sayfalarında parmaklarını gezdirirken, uzun zamandır bu kadar huzurlu ve rahat hissetmediğini farketti. Bu mutluluğun en temel kaynağı, yanıbaşında mükemmel bir huşu içerisinde saçlarında gezinen ellerin sahibiydi. Cümleleri zihninde tutmaya çalışırken, diğer tarafında da Luxor ikinci plana atılmışlığın verdiği sinirle binbir türlü hareket yaparak sahibinin dikkatini çekmeye çalışıyordu. Gözlerini kitaptan ayırarak kafasını kaldırdığında gözlerini yakalayan gözler, öylesine büyüleyiciydi ki; belki de biri onu engellemese sonsuza kadar bakabilirdi onlara. Uzun zamandan beri tek kelime etmeyerek kızın kitabını okumasına izin veriyordu Cesear, ve her baktığında aynı gülümseme oluyordu yüzünde. Hiç bıkmazcasına, sabırla. O an gösterdiği çabanın boyutunu gördü, anladığını belirtmek istedi ona gözleriyle. Ama kendisini de anlamasını istedi. Güven problemi yaşayan biri olarak, Melodie, kendisinin de büyük bir çaba harcadığını bilmesini istedi. Ders saatine yaklaştığını anladığında, kitabı kapattı umursamazca. Cesear ise çoktan kalkmış ve yardım etmek için elini sunmuştu bile.

    Tılsım dersliğine girer girmez, her an olduğu gibi dikkatini çeken perdeler, yine aynı ihtişamla yerlerinde duruyorlardı. Görünümde olan değişikliği sonradan fark eden Melodie'nin gözleri ortada duran profesöre takıldı, biraz daha ilerleyerek içeri girince hemen yanındaki heykeli inceledi birkaç saniye. Bir şey ifade etmemişti ona. Yine de profesöre ufak bir gülümseme ile içeri girdiğinde dikkatini çeken Eritheia'ya doğru ilerledi. Kaybının tazeliğini yüz hatlarında belli eden kız, hâlâ muhteşemliğinden bir şey kaybetmemişti. Yanına gitti, hafifçe başını eğerek sessiz selamını verdi gözleriyle. Eritheia'nın böylesinden daha fazla hoşlanacağını biliyordu, şu an en çok ihtiyacı olan şeydi rahatlamak. Yanına oturduğunda gözlerini heykele dikti, eteklerinin uçları dikkatini çekti. Ona bir şeyler hatırlatıyordu bu şekil, geçmişten bir şeyler. Kafa yormayı bıraktı ve Cesear'a biraz daha sokuldu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Baptiste Cesear Rouvas
Büyücü
Büyücü
Baptiste Cesear Rouvas


Mesaj Sayısı : 290
Kayıt tarihi : 02/10/10
Lakap : Ces.

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Nis. 23, 2011 12:16 pm

    Birkaç dakikadır hissettiği huzuru hayatı boyunca hiç tatmadığının farkına varıyordu Cesear, her geçen saniye. Kollarının arasına uzanmış cadının şimdi ona hissettirdiklerini kabul edebildiğine göre, haftalar öncesinde onu yalnızca bir emel gibi görmenin utancını daha da derin yaşıyordu. Melodie'nin ulaşılmazlığı onu öylesine cezp etmişti ki varlığının her bir zerresini onu elde etme uğruna harcayabileceğine dair yeminler savurmuştu. Herkes onu buğday rengi kaküllerinin ardına saklanan medeni cesareti sıfır bir cadı olarak düşünürken, Cesear en başından beri onu arzuluyordu. Gülünçtü başlarda; bembeyaz pürüzsüz teninin, güneşe çıktığı an her bir kıvrımı daha farklı dans eden saç tellerinin ve cübbesinin altına saklamaya özen gösterdiği bedeninin kadınsı kıvrımlarının kendisinin gözüne çarpması, hatta ve hatta büyücüyü kendisine delicesine bağlaması gülünçtü. Şimdi ise Cesear sabrediyordu, içindeki derin hisleri zapt ediyor ve Melodie'nin, bedeninin sıcaklığına alışmasını bekliyordu.
    Tılsım dersliğine girdiklerinde Cesear'ın dikkatini çeken ne sınıfın değişen dizaynı, ne ortada duran koskoca heykel, ne de bir zamanlar buraya gelişinin tek amacı olan Bayan Ruthvell'in doğa üstü fiziği olmuştu. Jason'ın bir hayli dalgın bakışlarını gördüğünden selam vermedi, Melodie'nin adımlarını takip etti ve sarışın porsuğun hayatına girmesinden önce okulun elde edilmesi gereken kızları listesine soktuğu Eritheia'nın yakınında bir yere oturdular. Melodie, kendisine sokulduğunda bu kızın mazisindeki her şeyi tek bir bakışıyla yakıp kül ettiğini fark etti. Cesear'ın aklı asla tılsımda olmayacaktı anlaşılan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ilya Phémbarl
Cutie Cupcakes Sahibesi
Cutie Cupcakes Sahibesi
Ilya Phémbarl


Mesaj Sayısı : 116
Kayıt tarihi : 16/04/11

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Nis. 23, 2011 12:27 pm

Uğruna her şeyini feda edebileceği hiçbir şeyi olmayışı ilk kez bu kadar şansını zorluyordu zihninde, bedeninin en ücra köşelerinde. Hissettiği duygu derin bir yalnızlık, boş vermişlik yahut umutsuzluk değildi. Günlerdir aklını kurcalayan düşünceleri bertaraf etmeli, geceleri uykusundan titreyerek ve kimi zaman hıçkıra hıçkıra ağlatarak onu uyandıran kabuslardan gelen bıkkınlığı söküp atmalıydı. Yaşadıklarıyla baş etmesini biliyordu zira hayatı boyunca derdini dinlediği hiç kimse kendisininki gibi derin kesiklere gebe hayat hikâyeleri sunmamıştı Ilya'ya. Göğsünde kavuşturduğu kolları arasına sıkıştırıp bedenine bastırdığı maun rengi defterini ve arasından sarkan koyu bordo tüy kalemini düşürmemek için ayrı bir efor sarf ederek kalabalık koridoru aşıp tılsım dersliğinin önüne geldi. Kapının tokmağını çevirdiği an görücülerin karabasanları misali huysuz ve bir o kadar da arsız bir his kapladı tüm bedenini. İçinden bir ses delicesine feryat ediyordu, yakında Ilya'nın 'hayat' diye adlandırdığı her şey değişeceğe benziyordu.
Tılsım dersliğine bu ilk girişiydi, bu yüzden sınıftaki diğer öğrencilerin aksine derslikte yadırganılası biri yahut bir şey varmış edasıyla havayı koklamadan alelade bir yer seçip oturdu. Sınıfın merkezine yerleştirilmiş heykelin yakınında, haliyle profesörün etrafında toplanan kümenin aksine sınıfın uzak bir köşesine oturmuştu. Ansızın bakışları dondu; profesörün kendi kendine usulca dalgalanan saçlarından bile bir veela olduğunu anlayabileceği gibi, cadının kendisine katastrofik bir biçimde Eléa'yı anımsatması da cabasıydı. Ilya derin bir nefes aldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Freja Feodora Lloyd
SFL
SFL
Freja Feodora Lloyd


Mesaj Sayısı : 5694
Kayıt tarihi : 09/10/10
Lakap : Buz Kraliçesi.

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Nis. 23, 2011 4:09 pm

    ‘‘ Benden gizlediğin bir şeyler var. ’’
    Haftanın üçüncü gününde, derslerin yoğun temposunun içinde koşuşturmakla beraber bulmuştu yine kendini cadı. Üstelik bunlar yetmezmiş gibi, kafasının içinde peydahlanan onca cevapsız sorunun dışında, şimdi de kardeşinin sitemleriyle uğraşıyordu. Tamam, ondan bir şey sakladığı belliydi. Ama sırf ondan gizlemiyordu ki. Şuan için, oraya seremediği ve belki de hiç sermek istemediği bir şeydi bu. Derin bir nefes aldı. ‘‘ Hayır Floja, yok. Gerçekten yok. Şimdi derse gitmeliyim, tıpkı seninde gitmen gerektiği gibi. ’’ Kelimeler, vişneçürüğü dudaklarından kopup gittikten sonra, hızlı adımlarla kardeşinin yanından uzaklaştı cadı. Beşinci katın koridorlarını seri adımlarla geçip, kendini tılsım dersliğinin bulunduğu sınıfa doğru attı. Şüphesiz, sınıfa girdiği anda dikkatini çeken ilk şey dersliğin tam ortasında hayat bulan muazzam heykeldi. Buz mavisi gözleri, onun üstünde gezinmeye başladığında, tıpkı kendi kadar tatmin olan Profesörün üzerinde gezindi. Çarpık bir gülümseme yüzünde aydınlandığında, bu seferde gözleri etrafta bulunan öğrencilerde gezindi. Önce Eritheia’yı sonra Melodie’yi ve en sonda Ces’i süzdü gözleri. Jason’a bakma gereği bile duymamıştı. Elbette, varlığından haberdardı. Keskin bakışları ne için yanıp tutuştuğunun göstergesiydi zaten. Feodora’nın buz mavisi gözlerini devirmesine neden olmuştu bu durum umarsızca. Hayır, hayır kıskançlıktan değildi bu. Profesör Lea'yı daima hoş bulurdu. Başka hiçbir şey ifade etmiyordu bu durum.
    Kendini en rahat hissedebileceği bir köşeyi, gözüne kestirdikten sonra ufak bir iç çekişin ardından adımlarını oraya yöneltmişti kuşkusuz. Zarif bir biçimde sıraya oturduktan sonra, tırnaklarını birkaç kere ritmik bir biçimde sıranın üzerine vurdu. Daha sonra bu yaptığına son verip, gözünün önüne düşen bukleleri çekti cadı. Gözlerin yeniden derslikte gezindirmeye başladığında ise, dersin konusunu merak ediyordu hiç şüphesiz.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pierretta Qixinâ
Hufflepuff VII. Sınıf
Hufflepuff VII. Sınıf
Pierretta Qixinâ


Mesaj Sayısı : 6885
Kayıt tarihi : 04/09/10
Lakap : Nemesis, goddess of revenge.

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyPaz Nis. 24, 2011 12:13 pm

    Ruhunun bir diğer parçası olan ikizi dalgın gözlerle etrafı izlerken nedenini öğrenmesi gerektiğini biliyordu Etta. Ya bir sorunu vardı ya da… Bir sorunu vardı. İkizini, O’ndan bile iyi tanırdı. Derhal bu konuyu konuşması gerekiyordu. Ama saat, bunun zamanının biraz gecikeceğinin habercisiydi sanki. Çünkü birazdan Tılsım dersi başlayacaktı. Etta geç kalmayı istemezdi. Özellikle ders, bina sorumluları Crystalline'ye ait ise. Aynaya bakar gibi hissediyordu kafasını ikizine çevirdiğinde. Aynı ruh, aynı beden… '‘ Seninle daha sonra görüşeceğiz ikiz. ’' İkizi dalgın halinden sıyrılmış ve karma karışık duygularla Etta'nın gözlerine bakmıştı doğruca. Biliyordu Etta'nın bunu neden söylediğini ama bilmemezlikten geliyordu. Bunu anlamak için dahi olmasına gerek yoktu Etta'nın. O'nun ikiziydi ve bu yeterliydi. Ruhunun bir parçasını kendisi çözebildiyse, Lynnetta'da olan diğer parçasını da çözmüş demektir. '‘ Derse yetişmem lazım, görüşürüz. ’' İkizinin başını yukarı ve aşağı doğru sallamasıyla hareketlenmişti Etta. Ayağı kalkıp zindanlardan beşinci kata kadar yürümek vardı bir de. Şu Hogwarts binasının bu kadar büyük merdivenlerle döşenmesini hiç anlamıyordu. Tam bir eziyetti bu, Hogwarts öğrencilerine. Özellikle yatakhanesi zindanlarda olan; yılan ve porsuklara... Yolda ilerlerken gördüğü birkaç tanıdık simâya ya tebessüm ediyor ya da ufak çaplı bir sohbete girişiyordu esmer porsuk. Ama derse geç kalmamak için bu konuşmayı bayağı kısa tutuyordu. Yapmak istediği en son şey bir derse geç kalmak olurdu herhalde. Adımlarını sıklaştırmıştı ve merdivenleri zıplar şekilde, ikişer ikişer ve hızlı hızlı çıkıyordu. Derse yetişmek için harcadığı enerjiyi hiçbir dersinde kullanmıyordu, o ayrıydı tabii ki de. Dersliğe girdiğinde altı yıldır gördüğü yüzler, ondan önce yerlerini almışlardı. Profesör Crystalline sınıfın dolmasını bekliyordu. Genç porsukta "O" şeklinde dizilmiş tahta sıralardan birine geçmişti sessizce. Tam ortada duran ve bir Tanrıça(?)'yı andıran heykel ona hiçbir şey ifade etmiyor, aynı zamanda komik geliyordu. Saçma şeylerdi bunlar. Ve gereksiz... Duygularını belli etmeden sırasının üzerine koyduğu Hadesin Metresi'yle oynamaya başlamıştı esmer porsuk. İnce parmaklarını, asanın üzerinde narin dokunuşlarla ilerletirken, sınıfın dolmasını; dersin başlamasını ve bir an önce bitmesini diliyordu dişi porsuk. Daha şimdiden sıkılmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chryseis Lea Ruthvell
Tılsım Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Admin
Tılsım Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Admin
Chryseis Lea Ruthvell


Mesaj Sayısı : 1559
Kayıt tarihi : 21/06/10
Yaş : 31

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyÇarş. Mayıs 04, 2011 2:02 pm

    Profesör, öğrencilerin toparlanmasını bekliyor ve ardından dikkatini onlar üzerinde yoğunlaştırması gerekliliği ağır basıyor. Her ne kadar daldığı nahoş alemin onu uyandırmaya dair derin etkisi yok sayılamayacak düzeyde olsa da, öğrencilerin de sıkılmasını istemediğinden dolgun dudaklarının kıvrımları hafifçe yukarı kıvrılmış bir vaziyette onlara yüzünü dönüyor. Birkaçının kendisi gibi odak noktasının heykel olduğu bakışlarından fark edilse de, istisnai durumları olduğunu bildiği öğrencileri kendini hemen belli ediyor. Binasının çalışkan öğrencisi yaşadığı kayıplarla biraz kontrolsüz gözükse de bakışları dingin, bugün seçtiği dar, siyah elbise ile muazzam bir kombinasyon içerisinde olan ve zarif boynunu narin bir şekilde okşayan lapis lazuli kolyeyi kendisine armağan eden Lloyd biraz muzur, Riley ve Rouvas olduğu bildiği genç büyücü ise derse ilgilerini toplama çabası içerisinde sıralarına indirmiş vaziyette gözlerini. Feodora ve birkaç konsantrasyon bozukluğu yaşadığını düşündüğü öğrencisi ise sınıfın herhangi bir noktasına sabitlediği gözleri eşliğinde kendisinin söze girmesini beklemek niyetinde.
    Derin bir nefes aldı Crystalline ve boynunu hafifçe yana kırarak başladı. "Bugünkü konumuzun ne olduğunu size söylemeden önce ders hakkında birkaç bilgilendirme yapmam gerekiyor," dedi ve kollarını göğsünün altında birleştirerek öğrencilerin arasında dolaşmaya başladı. "Öncelikle, altıncı sınıf olduğunuzun bilincindesiniz ve sizi ayrıca bir uyarı silsilesine boğmayı düşünmüyorum. Kiminizin dikkatini çeken, kiminizin ise es geçebildiği bu gösterişsiz heykel; bir anahtar. Dersimizi aklınıza getiremeyeceğiniz bir yerde işlersem, belki dikkatlerinizi üzerime toplayabilirim diye düşünmüştüm." Sözlerini bitirdiğinde gözlerini tüy kalemini alelade bir şekilde sırasına vuran Feodora'ya dikmişti. Topuğunun üzerinde döndü; "Her neyse, belki yolculuğumuz bir dağın tepesine olur. Kim bilir, belki de bomboş bir vadide baş başa kalırız sizlerle? Hadi bakalım, asalarınızı sıkı tutun, gidiyoruz."


>> Okuduğunuz gibi heykel, bir anahtar. Hepimiz aynı anda temas ettiğimizde yolculuğunuzu kendinize has tasvir etmenizi istiyorum. Gördüğünüz yer ise bir cennet bahçesi değil; nahoş bir kokuya sahip yıkık dökük bir barakayı seçebildiğiniz zemini balçık örtülü dümdüz bir ova, kısmî bataklık bozması. Gökyüzü karanlık ve kasvetli, hatta ve hatta ürkütücü. Geldiğinizde, giysilerinizin ve çizmelerinizin değişmiş olduğunu söylemeyi unutmayın. İstediğim ilk şey; mekân tasviri. Ne kadar iyi tasvir ederseniz ve bana hayal gücünüzü ne kadar geniş sunarsanız, tılsımdan geçme şansınız o kadar yüksek olur. Bir diğer isteğim ise; dersin gidişatı hakkında çeşitli tahminler yürütmeniz, bu da öğrenci psikolojisi gözlemlememde yardımcı olacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Freja Feodora Lloyd
SFL
SFL
Freja Feodora Lloyd


Mesaj Sayısı : 5694
Kayıt tarihi : 09/10/10
Lakap : Buz Kraliçesi.

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyC.tesi Mayıs 07, 2011 1:18 pm


    Aşina olduğu havayı solumaya devam ederken, tırnakları bir yandan sıranın üzerinde geziniyor, bir yandan da güzel profesörün üzerinde geziniyordu gözleri. Dersin başladığının göstergesi olan ses tonu, Feodora’nın kulaklarına ulaştığında, her zamanki gibi yapacağı tek şey olan; derse yoğunlaştı. Heykel bir anahtar. Profesör Lea’nın söylediği kelimeleri pür dikkat dinlerken, şüphesiz en ilgisini çeken kelimeler bunlar olmuştu. Anahtar. Bu ders her zamankinden daha fazla olarak hoşuna gidecekti Feodora’nın şüphesiz. Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılırken, tüy kalemini sıranın üstünde ne kadar hızlı bir şekilde hareket ettirdiğinin farkına varmamıştı hiç. Ta ki, buz mavisi gözleri profesörün gözleriyle buluşana kadar. Dudaklarını ufak bir hareketle ısırdıktan sonra, kalemini sıranın üzerine bırakmış, karşısında bulunun bu muhteşem heykelle neler yapabileceklerini düşünmeye bırakmıştı kendini ağır ağır. Kim bilir, Profesör Lea’nın dediği gibi hoş bir mekanda ya da tam tersi bir yerde bulurlardı kendilerini. Kendinden emin bir edayla kavradığı asasıyla beraber, yavaşça ayaklandı cadı. Diğerleri gibi gösterişli heykelin yanında bulunduğunda, onlarla eş değerli zamanda temas etti anahtara.

    Hızlı mıydı? Kesinlikle hızlıydı. Çevresinde bulunan onca büyücü ve cadıyla beraber bu yolculuğun hızını iliklerine kadar hissederken, ciğerlerine çektiği umarsız hava, Feodora’nın derin bir şekilde nefes alıp vermesine sebep oluyordu. Sonunda, geldiklerinin habercisi olan koku cadının burnuna dolmaya başladıktan sonra, ağır ağır inmeye başladı hepsi gökyüzünün o narin bedeninden. Cadının kusursuz gözleri, etrafta gezinmeye başladığında ise, memnuniyetsizliği yüzünden okunuyordu belki de. Daha en başından beri, koku burnuna dolduğunda neyle karşılaşacağını az çok tahmin etmişti Freja. Güzel bir ilkbahar havasının içinde ya da sonbaharın o güzel halinde bulsalardı kendilerini, her şey daha güzel olurdu. Bu bataklıkta neyin nesiydi böyle? Ayaklarının altındaki balçıkların mide bulandırıcı hali ise, cadının gözlerini devirmesine neden oldu bir anda. Fazlasıyla bunaltıcı hava, gökyüzünün o aşina görkemine kusursuzca yayılmış, kasveti adeta serpiştirmeye başlamıştı bu anın içinde bulunan herkese. Gözleri, etrafta bulunan diğer öğrencilere kaydığında, üstlerinin değişmiş olduğunu fark etmişti cadı. Ana kendini o kadar kaptırmıştı ki, kendinin ne halde olduğundan farkında bile değildi. Şüphesiz, topuklu çizmelerinden eser yoktu. Aksini ifade eden, düz ve sade çizmeleri yerini almıştı topuklular yerine. Üzerinde bulunan cüppesinin yerini dar pantolonu ve siyah kazağı almıştı bu seferde. Derin bir nefes aldığında, ciğerlerine dolan havadan bile her zamankinden daha fazla memnuniyetsiz oluşunu hissediyordu bedeninde. Kasvetli havanın yanı sıra, gözlerinin biraz ilerisinde seçebildiği yıkık bir baraka, fazlasıyla yaşlı bir şekilde onlara merhaba diyordu. Cadının, bu ortamda aklına gelen ilk büyü meteolojinx recanto olmuştu. Nedeni ise şüphesiz, havanın bunaltıcılığının verdiği kasveti yok etmekti. Ama… Bu yaşlı baraka ve yerin verdiği diğer imkanları nasıl durdurabileceklerine ise, daha fazla kafa yormanın şart olduğunun farkındaydı. ‘‘ Havada birkaç değişiklik mi yapacağız yoksa? ’’ Dolgun dudaklarından çıkan kelimelerin, ufak bir tahminden ibaret olduğunu anlamalarını umacak bir ses tonuyla serpiştirdi kasvetli havaya kelimelerini Feodora. Gözleri, bir kez daha havanın etrafında gezindikten sonra, yüzünü yeniden etrafındakilere doğru çevirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marlon E. Karle
Ravenclaw VII. Sınıf
Ravenclaw VII. Sınıf
Marlon E. Karle


Mesaj Sayısı : 192
Kayıt tarihi : 30/09/10
Yaş : 31

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyPaz Mayıs 08, 2011 1:44 pm

" Kahretsin! "

Yine derse geç kalmanın verdiği hüzünle ve eksik puan endişesiyle Tılsım Dersliğine koşuşturuyor olması moralini tümüyle eksilere düşürmüştü. Hızla koridorları aştıktan sonra dersliğin kapısına gelip yorgunluktan da olsa dikilebilmeyi başardı. Neyseki dersi kaçırmayıp tam yerinde dersliğe dalabildiğine şükretti. ' Üzgünüm Profesör ' ardından kendine uygun bir yer bulup oturdu. Her ne kadar profesörün tehditkar bakışlarına marus kalsa da Avada Lanetinden çok daha kullanışlıydı. Derste dikkatini çeken heykeliyse şimdilik aklıyla bütünleştirip, karıştırmıyordu. Nitekim ders yeni başlamıştı ve Marlon bir şeyler kaçırmadığına dair emindi. Kendine olan güveni birkaç dakikanın ardından tazelendi. Profesör derse yeni başlıyordu ve bilgilendirme kısmına geçti. Tam da merak ettiği konu üzerinde konuşurken heykelin bir anahtar olması Marlon'ı şaşırtıyordu. Aklına Ne tür bir anahtar ? sorusu gelse de bugün ardarda yaşadığı olayın tekrarlanacağı için merak kavramıyla kıvranmıyordu. Bunu da elbet açıklayacaktı. Tam olarak ne yapacağını anlamadan asasını tutması komutunu verdi. Asasını sıkıca kavramışken anahtara herkesle birlikte temas etti.

Oldukça mide bulandırıcı bir yolculuğun ardından midesinden gelen dürtülere karşılıksız kalmak içten değildi. Görme yetisinin tepkileri açığa çıkmadan önce koku duyuları görev başındaydı. Toprak kokuyordu. Kokunun ardından hissetme yeteneği devreye girdi. Nemli ve oldukça kasvetli hava dersi ciddi anlamda bozguna uğratıyordu. Ürkünç sesler duymakla birlikte görebilmeyi de başardı. Karanlık havanın yanı sıra gökyüzü her an bozup, askerlerini yaymak için çabalayabilirdi. Gözleri detaylara takılmaya henüz başlamışken kıyafetlerinin değiştiğini farketti. Bu balçık zeminin üzerine uygun bir seçim yapılmıştı. Kalın botlar ve üzerinde yağmurluk. Bu şans mıydı yoksa buraya geleceğini biliyor muydu? Aklındaki sorulara biraz ara vermesi gerektiğini düşünüyordu. Nitekim neler olacağını bilmiyor ve kırıl dökük bir barakanın önünde öylece duruyordu. Baraka mı? Evet bir baraka görüyordu. Ahşap, yerdeki balçıktan son derece etkilenmiş, etrafını sarmamış ve yabani otlar bürümüş bu bakımsız baraka, doğanın gücüne karşı boyun eğmiş yine de hür bir şekilde kalabilmiş tek yapıydı. Biraz daha ilerleme kaydetmişti. Barakayı beyni tanımlıyor, hatırlar gibi oluyordu. Tek penceresinden dışarıya çıkan küçük bulutlar, kırılmış camı öylesine aşmışlardı ki, camı kıranın bulut olduğuna inanmamak elde değildi. Çatısından sarkan ve bir ağacın gövdesine dayanmış hali burada yaşayan canlının sadece kurtlar, yağmurdan saklanmaya çalışıp ağaçlarda yaşamaktan sıkılan küçük hayvanlar olduğu izlenimi yaratıyordu. Havayla bütünleşen baraka, korku filmi sahnelerini aratmazken ortamla olan uyumu ahşabı dahi değiştirmişti. Çürümeye yüz tutmuş ahşap, yosunlardan etkilenerek renk değiştiriyordu. Bu baraka özel olmalıydı. Nitekim bu baraka güneşli, bahar havası ve cıvıl cıvıl hayvan sesleriyle mutlu şarkıların duyulduğu bir ortamda bulunsaydı bu halde kalmazdı. Neden bilmiyordu ancak içinden bir ses burayı daha iyi bir yere çevireceklerini söylüyordu. ' Sanırım asalarımız yardımıyla burayı daha hoş bir yere çevireceğiz? ' eklediği soru ekiyle insanların duyabileceği ses tonu birbirini tamamlıyordu. Eğer tahmin ettiği gibiyse işleri gerçekten zordu ve daha da zorlaşacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Xavier William Allison
Bakanlık Müsteşarı
Bakanlık Müsteşarı
Xavier William Allison


Mesaj Sayısı : 2191
Kayıt tarihi : 14/06/10
Yaş : 31
Lakap : Will,Xavi

VI. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: VI. Sınıflar I. Ders   VI. Sınıflar I. Ders EmptyPtsi Mayıs 09, 2011 7:52 pm

Tılsım Dersliği.

Beşinci kat koridorunda yavaş adımlarla yürümeye devam ederken kışın acı soğuğunun Hogwarts'ı yavaş yavaş terk ettiğini fark etmiştim. Kışın o karlı ve fırtınalı dönemlerinde yaşanan o soğuktan titremeleri, gökyüzünden gelen ardı arkası kesilmez gök gürültülerini, sert esen rüzgarın etkisiyle ağaç dallarının kırılışları ve beraberinde çıkardığı sesleri asla unutmayacaktım. Hogwarts'ın belki de soğuğu en derinden yaşadığı sene, bu seneydi. Pencerelerden içeriye giren güneş ışınları koridorda hafif bir sıcaklık yaratırken, buz mavisi gözlerimi Tılsım dersliğine doğru çevirdim. Dersin başlamasına az bir vakit kalmıştı. Kısa bir süre pencereden dışarıya bakmak istemiştim, muhteşem havanın doğanın üzerinde yarattığı etkiyi izlemek istiyordum. Günlerdir soğuğun kol gezdiği bu okulda güneşi tekrardan görmek oldukça güzeldi. Ağaç dallarındaki yapraklar güneşin vurmasıyla beraber daha bir canlanmışlardı, yeşilin belki de en güzel tonlarını bize gösteriyorlardı. Ortaya çıkan o muhteşem ton aslında doğanın rengiydi. Ağaçlar büyük bir şevkle yüzlerini güneşe doğru döndürmüşlerdi, doğanın eşsiz güzelliği ise gözlerimi ışıldatıyordu. Dışarıyı izlemeye devam ederken birden birisinin omzuma dokunduğunu fark ettim. Buz mavisi gözlerimi istemeyerek de olsa dışarıdan alarak yavaşça arkamı döndüm ve karşımda Brandon'u buldum. Ciddi bir yüz ifadesiyle konuşmaya başlamıştı.

'' Derse gelmeyi düşünmüyor musun? '' dedi kayıtsız bir ses tonuyla. Yüzündeki ciddiyet sesine yansımamıştı. Dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım. ''Tabi ki derse geleceğim. Hadi gidelim.'' dedim ve yavaş adımlarla dersliğe doğru yürümeye başladım. Haftalardır beklediğim Tılsım dersine sonuna giriyordum, bugün hangi büyüyü öğrenecektik acaba? Sınıf kapısının önüne geldiğimde ise Profesör konuşmaya başlamıştı. Ders geç kalmanın içimde yarattığı huzursuzluğu belli etmek istercesine yavaşça sınıfın içerisine girdim ve gözlerimi profesöre doğru çevirerek konuşmaya başladım. '' Özür dilerim Profesör. '' Sözümü bitirdikten sonra hızla boş bir sıraya oturdum ve etrafı incelemeye başladım, sınıfın merkezine yerleştirilmiş devasa heykeli süzüyordum. Heykel bir Tanrıça'ya benziyordu, Antik Yunan döneminden bir Tanrıça figürü olmalıydı. Mitoloji dersinde bir kaç kere böyle devasa heykeller görmüştüm fakat bu heykel daha bir başkaydı, görünümü muhteşemdi. Crystalline Lea Ruthvell'ın mükemmel güzelliği karşısında paramparça olmayan heykel hala yerinde öylece duruyordu. Gözlerimi heykelden alarak Profesöre doğru çevirdim. Profesörün ağzından çıkan her bir laf benim için çok önemliydi, tek bir şey kaçırmak istemiyordum. Her şey mükemmel olmalıydı. Profesör konunun ne olduğunu henüz söylememişti, konuya girmeden önce ders hakkında bir kaç bilgilendirme yapmak istemişti. Bilgilendirmenin içeriğini oldukça merak etmiştim, güzel bir ders olacağı hissine kapılmıştım. Profesör kollarını göğsünün altında birleştirip, öğrencilerin arasında dolaşmaya başlamıştı. Aradan çok geçmeden Profesör konuşmaya başlamıştı.

"Öncelikle, altıncı sınıf olduğunuzun bilincindesiniz ve sizi ayrıca bir uyarı silsilesine boğmayı düşünmüyorum. Kiminizin dikkatini çeken, kiminizin ise es geçebildiği bu gösterişsiz heykel; bir anahtar. Dersimizi aklınıza getiremeyeceğiniz bir yerde işlersem, belki dikkatlerinizi üzerime toplayabilirim diye düşünmüştüm."

Heykelin bir anahtar olacağını hiç düşünmemiştim. Dersin bu derece hararetli geçmesi beni oldukça mutlu etmişti, uygulamalı dersleri her zaman seviyordum. Profesörün ağzından çıkan son sözler ise oldukça dikkatimi çekmişti. 'Aklınıza getiremeyeceğiniz bir yer.' Söyledikleri karşısında gözlerimi hafifçe kıstım ve düşünmeye başladım. Profesör, bizi nereye götürebilirdi ki? Dikkatlerimizi üzerine çekeceği kesindi ama yapacağımız büyünün bu derece önemli olması ise oldukça hoşuma gitmişti. Derin düşüncelere dalmış gitmişken Profesörün tekrardan konuşmaya başladığını fark ettim ve buz mavisi gözlerimi Profesör'e doğru çevirerek dikkatli bir şekilde onu dinlemeye başladım.

"Her neyse, belki yolculuğumuz bir dağın tepesine olur. Kim bilir, belki de bomboş bir vadide baş başa kalırız sizlerle? Hadi bakalım, asalarınızı sıkı tutun, gidiyoruz."

Profesörün bu söyledikleri karşısında şaşkınlığımı daha fazla gizlemeyerek belimde duran Kralın Asası'nı dışarıya çıkarttım ve hızlı adımlarla heykele doğru ilerledim. Heykele temas etmemle beraber kendimi bir hava kütlesinin içinde gibi hissettim, hızlıydı. Kendimi birden cisimleniyormuş gibi hissettim, geçen saniyeler içerisinde burnuma dolan hava hiç hoşuma gitmemişti, bunun sonucunda da midem bulanmaya başlamıştı. Havanın ortama tamamen yayılmasıyla beraber kendimi birden bir bataklığın içerisinde bulmuştum, ayaklarımın altındaki balçıklar ise fazlasıyla mide bulandırıcıydı. Bunaltıcı hava ise her tarafa yayılmıştı, sınıfa girmeden önce gördüğüm o eşsiz doğa manzarası bir cehenneme dönüşmüştü sanki. İçinde bulunduğum duruma inanamıyordum, ben neredeydim? Buz mavisi gözlerimle diğer arkadaşlarıma doğru bakarken herkesin üstündeki giysilerinin değiştiğini fark etmiştim, bunun üzerine gözlerimi kendi bedenime doğru çevirdim. Üzerimde bulunan cübbemin yerini siyah bir pantolon ve beyaz bir kazak almıştı. İçinde bulunduğum duruma kendimi öylesine kaptırmıştım ki bu lanet olası yerden nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Kısa bir süre öylece etrafıma bakındım, buradan kurtulabilmek için öncelikle bu yerin havasının değişmesini gerektiğini düşündüm. Gözlerimle etrafı incelemeye devam ederken az ilerimde bir yıkık bir bakaranın olduğunu fark ettim. Baraka sanki uzun bir süredir buradaydı, fazlasıyla yaşlıydı ve iğrenç bir görünümü vardı. Yılların tüm pisliğini üzerinde taşıyordu sanki. Derin bir nefes aldım, ciğerlerime dolan hava her ne kadar beni memnun etmese de şuan ne yapacağımı düşünüyordum. Dışarıda bunaltıcı bir hava vardı, bataklıklarla dolu bir ovanın içerisindeydim. Öncelikle şu kasvetli havadan kurtulmak istiyordum, bunun için aklıma gelen ilk büyü ise 'meteolojinx recanto' olmuştu. Tılsım büyüleri her zaman işe yarardı. Kısa bir süre havayı inceledikten sonra gözlerimi tekrardan yıkık barakaya doğru çevirdim. Barakanın içinde bir şeylerin olabileceğinden şüpheleniyordum, belki de içinde bir ipucu yatıyordu. Yıkık barakanın ve zeminin durumuna bakarak neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. İhtiyar barakaya daha hoş bir görüntü verilebilirdim, peki ya zemin ne olacaktı? İşimiz gerçekten zordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
VI. Sınıflar I. Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» I. Ders ( 4. Sınıflar )
» II. Ders ( 4. Sınıflar )
» V. Sınıflar I. Ders
» 7. Sınıflar 1. Ders
» V. Sınıflar I. Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Ders Arşivleri-
Buraya geçin: