Dersin Konusu : Pis bir bölgeyi temizleme
Dersin Profesörü : Sorcha Dieudonné
Ders Zamanı / Hava Durumu : Günün ikinci Saati / Rüzgarlı
Dersin İşlendiği Yer : Beşinci Kat Tılsım Dersliği
İlk günün ilk yorgunluğu cadının bedenini esir almış durumda. Günün ilk dersini dördüncü sınıflara verilince mini mini birler çalışkan ikiler çok konuşur üçler misali sınıfa pek bir şey kalmamış durumda. Sabahları uyumak ve geceleri dolanmaya alışkın birisinin bu saatlerde mışıl mışıl uyuması gerektiğini düşünüyor. Ancak yeterince kafein stoklarsam günü bitiririm anlayışına sahip. Kahvesini yudumlarken Persephone’un Gözleri’ni sallıyor ve ilk öğrencilerden kalan kutular üst üste diziliyor. Profesör olarak gerekli olan her şeyi yaptığını düşünürken öğrencilerin kendi döneminde olduğu gibi öğrenci olup olmadığını merak ediyor. Ayrıca ‘rahmetli’ ikizinin profesör olmayı çok düşünüp düşünmediğini de merak ediyor. Kendisi yemin edip katil olurken hiç düşünmemiş olmasına rağmen bir profesör olmak oldukça meşaketli bir iş gibi görünüyor gözüne. Her ders aynı şeyleri tekrarlamak ise kesinlikle sinir bozucu.
Kahvesinin boş bardağını kaldırırken elindeki çizelgeye bakarak dersin konusunu gözden geçiriyor. Ardından Persephone’un Gözleri bir kez daha ahenkle dans ederek U şeklinde duran masaya, her öğrenci için binalara ait renklerde tozlar saçılıyor ve derslik kısa bir süre içinde sarı mavi kırmızı ve yeşil renkleriyle doluyor. Kahvesini bitirdikten sonra temiz kalan son koltuğa –koltuğuna- oturuyor ve yine güler yüzle öğrencileri bekliyor. Maskeleme konusunda Dieudonné olduğunu belli edecek kadar başarılı. Herkes yalan söyleyebilir ancak herkes bir Dieudonné kadar iyi yalan söyleyemez diye düşünüyor.
Öğrenciler kısa bir süre sonra dersliğin kapısından birer ikişer girmeye başlıyor. Giren kişi dersliğin bu halini görünce şaşırıyor bazıları ‘Ay ne olmuş burada’ gibi sözler söylüyor. Cadının düşüncesi hazırlıklı gelseydiniz ne olduğunu bilirdiniz oluyor. Öğrenciler yavaş yavaş yerlerine geçemezken cadı temiz olan koltuğundan kalkıp memnun bir şekilde gülümsüyor. Öğrenciler kendi aralarında konuşmaya başlayınca sesini yükselterek “İsterseniz tatsız bir başlangıç yapmayalım çocuklar?” diye soruyor. Gürültü azalınca tatminliği biraz daha artıyor ve hoş bir sesle konuşmaya başlıyor. Elbisesinin bedenini ikinci bir deri gibi sarışını lehine kullanarak sınıfı turluyor ve “Öncelikle sesinizi kestiğiniz için teşekkür ederim. Size rengarenk kumlarla harmanlanmış bir sınıfta ders vermek gibi bir fantezim olmadığını belirtmek isterim. Adım Sorcha. Sorcha Dieudonné. Bu sene boyunca Tılsım Derslerinize kurulda karar çıkmadığı sürece ben bakacağım. Yavaş yavaş tanışır kaynaşırız. “ diyor. Sesinde hafif bir egoistlik var ancak bayacak düzeye getirmeden durmasını bilecek kadar otokontrol sahibi bir cadı. Tek tek öğrencilerin gözüne bakarken tanıdık birilerini görememenin üzüntüsü bir anlığına gözlerine yansıyor ardından tekrar derin bir nefes alarak duygularını maskeliyor. Birinci sınıfların dersini kendisi değil ölen ikizi verdiği için öğrencilerin ona ‘öncesi’ ve ‘sonrası’ gözüyle baktığını düşünüyor. Ancak diğerlerinin ne düşündüğünü kafaya takmayacak kadar kendisine güveni tam. Çiçeği burnunda bir profesör gibi değil de yıllardır bu işi yapıyormuş gibi görünmesi takdire şayan.
Hava her ne kadar soğuk olursa olsun öğrenci milleti bunalır, düşüncesini haklı çıkaran fısıldaşmalar oluşunca cadı “Ehem, ehem.” diyerek bir kez daha dikkatleri üzerine topluyor. Ders başlayalı beş dakika olduğunu görünce kapı abartılı bir gümlemeyle kapanıyor ve öğrencilerin bazıları yerinden sıçrıyor. Artık herkes pür dikkat öğretmeni dinliyor. Bazıları mızmızlansa da cadı konuşmaya başladığında bütün odaya sesi hakim oluyor “Evet, dersime geçelim ama geçmeden daha önceki ablalarınıza ve ağabeylerinize de söyledim sizle de paylaşayım. Kolay kolay birilerini sınıfta bırakmam. Ancak her dersi bir defaya masus anlatırım çünkü tekerrür etmekten nefret ederim. Dersimden kalırsanız bilin ki yedi sene boyunca tılsımdan sürekli kalacaksınız. Çünkü kafanız bir gram bile basmıyor, kalmazsanız da lütfen bunu kendinize yamamayın çünkü bu da benim sayemdedir ki açıkçası dört binadan her öğrenci süper büyücü ve süper cadı olacak değil.” Sözlerinden sonra küçümseyici bir bakış atmamak için kendisini dizginliyor. Ancak üçüncü sınıf öğrencileri ile ilgili genel görüşü hiçbirinin adam akıllı sirkelenmediği… Eğer bir yerde özgüvenleri kırılacaksa bunu ben şimdi yaparım yedinci sınıfta da beraber olursak yeniden pof poflarım, düşüncesinde. “Konumuz pis bir alanı temizleme büyüsü. Büyülü sözler her zamanki gibi basit ancak bu sefer telaffuzu dahi oldukça kolay. Hafif bilek hareketiyle salla ve hafifçe vurup ‘Aklapakla’ de yeterli. “ Öğrencilerin kendisine bakışı ‘tren’ gibi hissetmesine sebep olurken dudakları anlayışla kıvrılıyor ve “Uygulayalım,” derken Persephone’un gözlerini savuruyor ve masasının üzerinde bulunan siyah kutu açılıp etrafa tozlar saçılıyor. Bileği dans edercesine kıvrılırken dudakları kibirle kıvrılıp “Aklapakla,” diye fısıldıyor. Masasının üzerindeki siyah tozlar yok olurken yeniden eskisi gibi temiz bir hale geliyor. Cadı öğrencilere dönerek gülümsüyor ve “Sözleri tekrar ediyorum ‘Aklapakla’ “ diyor ve yine birçok yüzde soru işareti görse de bıkkın bir tavırla “Pekala, başlayın bari” diyor ve koltuğunu oturup öğrencileri izlemeye koyuluyor.
Bir süre sonra saatine bakıyor ve masanın haline bakıyor. Pek çoğunun başardığını görünce ‘Ben demiştim, kolay’ demek yerine ayağa kalkarak ellerini şaklatıyor ve “Bugünlük yeter çocuklar. İyiydiniz. “ deyiveriyor. Başaramamış öğrenciler yerine asasını masaya doğrultup “Aklapakla,” diye çınlıyor ve masanın eski hale dönmesini izliyor. Ardından “Çıkabilirsiniz ödev yok,” diyor ve öğrencileri azat ediyor.
*Hiçbir aksilik yaşanmamıştır.
*Geç gelen öğrenci olmamıştır.