Zaman
------
Okulun ilk haftası, perşembe.
Yer
---
Yerden yukarı doğru tamamen camla kaplı olan sınıfın öğlen sıcağını engelleyen büyük yıldızlı perdeleri dikkat çekmektedir. Her öğrenci masasının yanında altın sarısı renkli orta boy bir teleskop bulunmakadır. Öğrenciler, öğretmen masasını saracak şekilde, hilal biçimindeki sıralarda ders görürler.
Konu
-----
Astronomi-Kehanet İlişkisi
Ders
----
Her çocuk, masum olarak doğar. Her çocuk iyiliğe yönlendirilir. Öyleyse neden, içimizden pek çoğumuz korkunç yanlışlar yapıyor? Diğerleri ışığı takip ederken, bazılarımızı karanlığın yolunda yürümeye iten şey ne? İrade mi, yoksa kader mi? Ruhu şekillendiren gücü anlayabilmek için bir umudumuz olabilir mi? Kötülükle savaşmak isteyen, her şeyden önce kötülüğü bilmelidir. Zamanda geriye gidip yol ayrımını bulmalıdır. Kahramanların bir yola, kötülerin bir diğerine saptığı ayrıma.
Korku. Heyecan. Başarının verdiği o tatmin edici hazın tadı. Cornelia Athena Campbell odasındaki işlemeli boy aynasının karşısında dikilip kendini kontrol etmeye çalışırken, aynı anda birden çok duyguyla savaşıyordu. Korkuyordu çünkü sonunda başarmıştı ve yüzüne bulaştırmak istemiyordu. Heyecanlıydı çünkü Hogwarts’taki ilk dersi olacaktı. Ve o hazzı hissediyordu içinde. Sonunda başarmıştı. Hogwarts. Küçüklüğünden beri aklında olan hayali. Diğer arkadaşları gibi uçuk bir meslek de seçebilirdi aslında- Sihir Bakanı gibi örneğin. Ama yapmamıştı. Herkesin aksine o normal olmak istiyordu. Mutlu ama sıradan bir hayat yeterliydi onun için. Derin bir nefes daha alıp daha fazla dikilmemeye karar verdikten sonra son bir kez daha saçını düzeltti ve kendini o bilinmiş yutulma duygusuna teslim etti.
###
Güzel olacak, diye geçirdi aklından. Herhangi bir terslik çıkmayacak. Ve birden bire hala bu kadar ödlekçe davrandığı için kendine kızdı. Elindeki kahve fincanını sert bir şekilde önünde duran yaldızlarla kaplı masaya koydu. Erken geldiği için etrafı keşfetme olanağı olmuştu. Dolaplara göz gezdirmiş ve eksik malzemeler için bir liste yapmıştı. Çekmecelerine eşyalarını yerleştirmişti. Son olarak da anne ve babasının doğum gününde çekilmiş olan resmini masasının sağ tarafına koymuştu. Ama onun başını döndüren şey bu değildi. Genç cadı, odaya girer girmez büyülenmişti. Odanın her yeri-zemin hariç- camla kaplıydı. Sabahın ilk güneş ışıkları cama düşüyor ve odanın içine göz kamaştıran parıltılar gönderiyordu. Tek kelimeyle harikaydı. Bu güzelliği seyrederken birden zamanın çabuk geçtiğinin farkına vardı. Hızlıca ayağa kalktı ve son bir kez daha kendine çeki düzen verdi. Odasından çıkarak sınıfa inen merdivenleri arşınlamaya başladı. Sınıfın önüne gelince yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Sınıftaki uğultu bir anda dinmiş, bütün kafalar ona doğru çevrilmişti. Geniş sınıfın ortasına – öğrenciler için özel olarak sıraları hilal biçiminde dizdirtmişti- gelerek gülümsedi.
''Merhaba çocuklar. Ben Cornelia Athena Campbell. Bundan sonra Astronomi derslerini beraber geçireceğiz.'' Sınıfa geniş bir açıdan bakabilmek için biraz daha geriledi. ''Eminim hepiniz ilk dersimizi tanışmaya ayırmak istiyorsunuzdur…'' Sınıfın büyük bir çoğunluğu gözlerindeki o pırıltılarla kafasını hararetle olumlu anlamında salladı. Ama Cornelia sırıtarak devam etti.
''…Ama maalesef, bugün ilk dersimizi işleyeceğiz. Konu Astronomi ve Kehanet arasındaki ilişki. Ama sizi bugün pek sıkmayacağım. Konu kolay ve öz.'' Öğrenciler hayal kırıklığı içerisinde parşömenlerini çıkarmaya başladılar. Genç cadı ise derse gelmeden önce sıraladığı cümleleri tek tek dile getirmeye başladı.
''Gezegen, galaksi ve kehanet geçmiş tarihlerden beri iç içe olmuştur. Birbirlerine malzeme çıkarmışlar da diyebiliriz. Gezegenlerin neler olduklarını geçen sene görmüşsünüzdür. Bir nevi mekanlardır. Kehanet ilk olarak at-adamlar arasında yayılmaya başlamıştır. At adamlar kehanet biliminde iki prensibe sahiptirler; birincisi Yıldız, ikincisi de sihirli malzemeler. Bildiğiniz üzere onlara bahşedilen bu yeteneği zaman geçtikçe daha da geliştirerek günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. Neyse, at-adamlar, kehanet yöntemlerini uygularlarken yıldızlardan yararlanırlar. Yıldızların hareketleri, değişkenliği veya sabitliği, onların görücülüğüne ışık tutmuştur. Diğer bir değişle, yıldızlar olmasaydı, at-adam kehaneti de ortaya çıkamazdı. Tabii Kehanet profesörümüzün bunu duymasını istemeyiz.''
Dedi göz kırparak. Dersin işleyişine kendini o kadar kaptırmıştı ki bütün gerginliği kaybolmuştu. Çok rahatlıkla atlatmıştı. ''Pekala, bugünlük bu kadar. Eğer kafanıza takılan herhangi bir düşünce olursa, çekinmeden odama uğrayabilirsiniz, iyi günler.'' dedi gülümseyerek.