Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 III. Sınıf / I. Ders

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
Matthew Wood
KSKS Profesörü & Slytherin Bina Sorumlusu & ZAY Lideri
KSKS Profesörü & Slytherin Bina Sorumlusu & ZAY Lideri
Matthew Wood


Mesaj Sayısı : 2125
Kayıt tarihi : 14/06/10
Yaş : 33

III. Sınıf / I. Ders Empty
MesajKonu: III. Sınıf / I. Ders   III. Sınıf / I. Ders EmptyPerş. Ocak 13, 2011 9:21 pm

Zaman
----------
Okulun ilk haftası, pazartesi, son iki ders

Hava
----------
Bulutlu ve kasvetli. Fakat sınıfta teneffüs edilen hava tertemiz.

Mekan
----------
Yağmur bulutlarının baskın olduğu bir günde, tam aydınlanmamış Hogwarts koridorlarından sınıfa girildiğinde karşılaşılan tek bir görüntü var, karanlık. Sınıfa giren ilk öğrenci bu karanlığa adım atar atmaz, odanın çeşitli stratejik konumlarına dağılmış olan meşaleler alev alıyor. Pencereler yok edilmiş, duvarlar taşıdıkları meşaleler dışında tek bir portre barındırıyor. Profesör masasının arkasındaki duvarda asılı olan, devasa bir yılan portresi bu. Tamamen hareketsiz, odaya bakıyor. Gövdesi dik, dişleri görünecek kadar ağzı açık. Çatal dili rahatça seçilebiliyor. Tam tepesindeki meşale yüzünden başına hafif bir gölge düşüyor, ama görülemeyecek gibi değil. Öğrencilerin oturdukları sıralar girişin sağ tarafında, arkaya gidildikçe yükselen bir platform şeklinde büyülenmiş. Muggleların üniversite anfilerini andırıyor. Sıraların sağ üst tarafında camdan, oval bir kase var.

Girişin sol tarafında ise profesörün masası var, yüksek bir platform üzerinde duruyor. Masanın iki yanında yere sabitlenmiş ve duvardakilerden daha büyük iki meşale var. Masanın sol tarafında, yüksek platformdan dışarıya açılan, profesörün gireceği ahşap bir kapı bulunuyor.Ahşap kapının hemen yanında, ateş görmeyen bir köşede büyülerin denenmesinde yardımcı olacak olan bir nesne var. Muggleların korkuluklarına benzer şekilde, samandan yapılmış vücuda sahip bir insan figürü. Altında tekerlekler bulunuyor.

Ders
--------

İlk öğrenci girip meşaleler yandığında, Profesör Wood'u ayakta, masasının arkasındaki duvarda asılı olan tabloya, sınıfa arkası dönük bir şekilde bakarken buluyor. Wood, Tüm öğrenciler sınıfa girip kapı kendiliğinden kapandığında sınıfa dönüyor. Üzerinde muggle takım elbisesi, üstünde bu elbiseyi gizleyecek kadar uzun olan krem rengi bir palto var. Mavi kravatı hafiften gevşetilmiş, siyah çeketin küçük bir kısmı paltodan sıyrılarak görünür hale gelmiş durumda.

Çıt çıkmayan sınıfta elle tutulur bir gerginlik hüküm sürüyor. Wood'un henüz konuşmamış olması, ve gözlerindeki keskin bakışlar öğrencilerin işini hiç de kolaylaştırmıyor. Ağır adımlarla masasının önüne yürüyerek sınıfa yaklaşıyor, tam karşılarında durup ellerini arkasından birleştiriyor.

"Derse hoşgeldiniz. Asalarınızı çıkarın, bu derste ateş büyüsünün teorisinin üzerinden geçip pratiğe gideceğiz. Zor bir büyü değil, diğer her büyü gibi konsantrasyon gerektiriyor. Yeterince odaklanırsanız bir süre sonra ortak salonlarınızdaki şömineleri evcinlerinin yakması gerekmez.

Anlatacağım pratik bilgiyi iyi dinleyin, hafızanıza kazımanız bu büyüyü öğrenmeniz açısından önemli. Anlattıklarımı unutursanız yardım almak için Karanlıkla Karanlıkta, Steven Lambrick'e başvurabilirsiniz."


Sözlerini bitirip derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başlıyor Profesör Wood. Yüksek platforma paralel olarak, aşağı inmeden, önce sağa sonra sola yürüyor. Yürürken çıkadığı ayak sesleri sınıfta yankılanıyor. Konuşmaya tekrar başladığında adımlarını devam ettirdiğini görüyorsunuz, başı attığı her adımda sınıfa dönük.

"Alev büyüsü, karanlık sanatlarla yaptığınız savaşta size yararlı olacak bir büyüdür. Çünkü, ateş etkilidir. Yakar, acıtır, kavurur, geri döndürülemez zararlar verir. İnsanlar yanmaktan her zaman korkmuşlardır. İlk çağlardan itibaren, ortaya çıkan ve ölümden sonraki hayat inancına sahip her dinde, günahkarlar ateşle cezalandırılır. Onun verdiği acı gibisi yoktur. Peki bu derece etkili bir olgu nasıl kullanılabilir? Elbette bir başkasını yakarak... Ateş, gerek saldırıda, gerek savunmada görüp görülebilecek en etkili silahtır.

Şimdi işin bizi ilgilendiren kısmına gelelim. Kullanacağımız sihirli sözcük Incendio'dur. Bu büyü, istenilen derecede ateşi yaratabilir. Birkaç otu tutuşturmak, ya da bir ormanı yakmak için kullanılabilir. Daha yüksek derecelerde kullanılırken İncendio'nun sonuna 'Duo' eki getirilerek büyüye direktif verilir. Bu direktifle ateş daha büyük gerçekleşir. Bu büyünün en büyük püf noktası, ve bi bakıma tehlikesi ise kontroldür. Kontrolsüz bir şekilde yarattığınız devasa alevler geri sekip sizi kül edebilir. O yüzden dikkatli olmalısınız. Konsantre olup, kontrolü sağladığınız an ipler sizin elinizde, sakın ama sakın ipleri ateşin eline vermeyin...

Yapmanız gereken asa hareketi basittir. Asayı öne doğru hafifçe ittirin, dürtme hareketine benzer bir harekettir. Ve onu kesinlikle düz tutun, ucu sadece hedefinizi göstersin. Asa kolunuz kırık olmasın, gergin tutun. Tüm bunları yaptıktan sonra konsantre olun, yaratacağınız ateşin boyutunu düşünüp kontrolü ele alın, ve büyülü sözcükleri söyleyin."


Konuşma bitip teori anlatıldıktan sonra platformdan aşağı iniyor Wood. Paltosunun cebinden asasını çekip odaya girdiği kapının yanında bulunan hedefi çağırıyor. Hedef gıcırdayan tekerleklerin yarattığı ses eşliğinde sınıfın ortasına gidiyor ve profesör bakışlarını orta sıralardaki birine kilitliyor.

"Sen, Slytherin. Asanı al ve yanıma gel."

Çağırdığı öğrenci hedefin karşısına geçiyor ve gözlerini profesöre dikiyor. Ortamdaki konsantrasyon elle tutulaiblecek düzeyde.

"Asanı kaldır, kolunu gergin tut. Büyülü sözcükleri söyle, ve kontrole odaklan."

Slytherin ilk denemesinde başaramıyor, Profesör Wood tekrar denemesini söylüyor. İkinci denemesinde büyüyü gerçekleştiriyor, küçük bir ışık bulutu hedefe vurup alev alıyor. Samandan yapılmış hedef hemen yanıyor, profesör onu söndürene kadar Slytherin ufak bir alkış alıyor. Sonrasında öğrenci yerine dönüyor ve Wood asasını hedefe doğrultuyor. Büyülü sözcükleri güçlü bir tonla söylüyor, büyü ayrıldığında asasını hafifçe döndürüyor. Ve normalde ışın olarak gitmesi gereken büyü hedefe ulaşmadan alev alıp bir anafor şeklini alıyor. Alevden hortum büyüyerek hedefi kavuruyor, büyük bir ışık patlamasından sonra gösteri bitiyor. Dumanları tüten hedef, ve profesörün arkasındaki öğrencilerin etkilenmiş bakışlarıyla birkaç sessiz saniye geçiyor. Sonrasında Wood söze giriyor.

"Aradaki farkı gözlemlediniz mi? Kontrolü ele aldıktan sonra bir ışın parçası yollamak yerine, yarı yolda alev aldırabilir ve etkinliğini arttırabilirsiniz. Hedefe ulaşmadan önce tamamen sizin elinizdedir, büyütebilirsiniz. Ve gördüğünüz gibi, büyüde uzmanlaştığınızda şekil bile verebilirsiniz. Şimdi, asalarınızı alın ve aşağı gelin. Hedefin üç metre kadar uzağında tek sıra halinde dizilin."

Ufak bir kargaşadan sonra hedefin üç metre uzağına dizilen öğrenciler asaları hazır bir şekilde profesörün talimatını bekliyor. Gereken işaret verildiğinde teker teker denemeye başlıyorlar. Herkes, yanıp yanıp eski haline dönen hedefi tutuşturmayı başarıyor, fakat sadece iki kişi büyüyü yarı yolda alev haline getirebiliyor. Şekil verebilen olmuyor.

Pratik bittikten sonra öğrenciler yerlerine oturuyor ve Profesör Wood tekrar yüksek platforma çıkıp sınıfa dönüyor. Berrak, anlaşılır ve yüksek bir ses tonuyla sınıfa, sıralarının üzerindeki kaseleri önlerine çekmelerini söylüyor. Kısa bir süre boyunca sürüklenen nesnelerin sesi sınıfa hakim oluyor, daha sonrasında gelen sessizlikte Profesör Wood hamlesini yapıyor. Sol elinin parmaklarının küçük bir hareketiyle kaseler Wood'un anısıyla doluyor. Düşünseli haline gelen kaselerin içindeki ne sıvı ne gaz olan karışım yavaş yavaş hareket ederken, Wood sınıfın meraklı bakışlarına beklemeden yanıt veriyor.

"Önünüzdeki kaselere düşünseli deniyor. Büyücülerin anılarını detaylı bir şekilde inceleyip kontrol edebilmesi için yapılmış büyülü bir nesnedir. Detaylı bilgiyi bayan Pratt'ten alabilirsiniz. Şu an ise, hepsinin içinde tek bir anı var. Benim anım. Şimdiden söylüyorum, içerideki hiçbir şey size etki edemez. Hiçbir şekilde zarar göremezsiniz ve anı süresi bittiğinde dışarı çıkarılırsınız.

Şahit olacağınız anda Incendio büyüsünün 'duo' takısı alarak, etkili bir şekilde, benim tarafımdan kullanıldığını göreceksiniz. Bunu burada göstermenin sakıncalı olduğu fikrine kanaat getirdiğim için bu yöntemi düşündüm. Şimdi, kaselerinizin içine yavaşça eğilin, sizi alıp götürmesine izin verin. Çıktığınızda burada olacağım. Tekrar söylüyorum, zarar görmeyeceksiniz..."


Öğrenciler düşünselinin içine yavaşça eğilip anının içine giriyorlar. Aşağı indiklerinde ve her şey netleştiğinde karşılarında bir arazi var. Etrafı oval bir şekilde ormanlarla sarılı açık bir alan görülüyor. Dolunay pırıl pırıl. Sonrasında büyü patlamaları göz kamaştırıyor, birkaç saniyelik hareketlilikten sonra tablo netleşiyor. Yakınlarından duran ve sol taraflarına denk gelen beden, yedi yıl gençleşmiş Wood'a ait. Uzaklarında kalan ve sağ taraflarına düşen üç bedenin tanıması ise olasılıksız. Kukuletaları kapatılmış, kara cüppelere bürünmüşler. Wood derin derin nefes alıyor, yerlere değen krem rengi paltosunun lekelenmesi dışında sarsılmamış görünüyor. Yaklaşık sekiz metre ilerisindeki üç beden ise hızlı hızlı nefes alıp sakinleşmeye çalışıyor. Ortamda sessizlik hakim. Sonrasında üç silüet kendi aralarında bir şeyler konuşup, asalarıyla ortak bir noktayı hedefleyerek çeşitli büyülü sözcükler söylüyorlar. Ortaya çıkan büyüler birleşip, giderek büyüyen bir küre haline geliyor. İlerleyen her saniyede asalardan beslenen kürenin hemen altındaki çimlerin donduğu görülüyor. Wood dik durmuş, asası düello pozisyonuna gelmiş bir şekilde beklerken karanlık silüetler bir nidayla birlikte küreyi fırlatıyorlar. Kütle büyük bir hızla ilerlerken yolun yarısında patlayarak açılıyor, ve içinde sakladığı sır gözler önüne seriliyor. Gerek kıymık kıymık, gerek bir ağaç gövdesi kadar kalın binlerce buz kütlesi dağılarak Wood'a akın ediyor. Wood ise patlama gerçekleşir gerçekleşmez gözlerini kapatıp dikkatini topluyor, açtığında ise havayı yaran bir haykırış tüm öğrencilerin kulaklarına doluyor.

"İncendio Duo!!"

Işınlar neredeyse asadan fırlar fırlamaz patlıyor ve devasa ve kalın bir ateş kütlesi, kare bir şekil alarak buzlara ilerliyor. Büyülerin birleşmesinden büyük bir buhar tabakası arta kalıyor, fakat ateşin büyülü gücü baskın çıkarak üç bedene ilerlemeye devam ediyor. Bedenler kendilerini kalkan büyüsüyle koruyarak bu durumdan kurtuluyorlar. Ortamdaki herkesin nefes nefese olduğu görülüyor, lakin Wood bekletmeden ikinci hamlesini yapıyor.

"Yuspar Avorus Maxima!"

Devasa bir ateş topu asadan fırlayıp üç bedene doğru ilerlerken anı bitiyor ve öğrenciler büyük bir hızla sınıfa dönüyorlar. Az önceki durumun şoku yüzünden kimse ağzını açıp bir şey söyleyemiyor. Sonrasında Wood, anının sonunu kastederek açıklamada bulunuyor.

"Sonda gördüğünüz büyü, yani ikincisi. Yuspar Avorus Maxima'dır. Bu büyüyü yedincı sınıfta detaylı bir şekilde işleyeceksiniz. Ödeviniz, bu gün öğrendiğiniz her şeyi kapsayan bir kompozisyon yazmak. Ders bitmiştir."

Sarsılmış öğrenciler sınıftan yavaş yavaş çıkarken Profesör Wood masasına oturup çeşitli kağıtlarla uğraşıyor. Son öğrenci de sınıfı terk edip, adam ayaklandığında meşaleler sönüyor ve sınıfa tamamen bir karanlık hakim oluyor
.

Out= Ödevleriniz, rpnizi yolladığınızda, önünüzdeki on gün içinde elimde olsun. Yapmayandan yedi puan kırılacak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stepan E. Quin
Seherbaz
Seherbaz



Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 20/06/10

III. Sınıf / I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: III. Sınıf / I. Ders   III. Sınıf / I. Ders EmptyÇarş. Ocak 19, 2011 5:36 pm

Sıkıcı ve lanet olası bir Kehanet dersinden sonra, bu havada son iki dersi Karanlık Sanatlar olarak belirlenmiş Chris, ayaklarını sürte sürte kehanet kulesinden aşağı iniyordu. Öğlen yemeğini kaçırmanın verdiği yorgunlukda motivasyonuna motivasyon katıyordu. Hava bile bugün Chris’e küsmüş gibiydi. En ufak bir güneş parçası sergilemeksizin, somurtmuş yukarıdan onu izliyordu. ‘’Acaba beni izlerken kara bulutların arkasından kikirdiyor musun?‘’ diye mırıldandı kendince, kulenin dışına adım atarken. Dışardakiler, özellikle desi bitmiş olanlar ve küçük sınıflar çeşitli frizbilerle oynuyor yada usulca birbirlerini korkutuyorlardı. Bunların hiç biri Chris’in umrunda değildi doğrusu. O bir an önce derslerini bitirip karnını sıcacık bir çorbayla doldurup kendini yatağına bırakmak istiyordu. Bıkıncaya kadar uyumak...


Bunları düşünürken koca kapılara geldiğini fark etti ve çarpmaktan son anda kıl payı kurtuldu. Kollları ile güçsüzce itti ancak kapının bu denli şiddetle savrulacağını hiç düşünmemişti. Utanmaksızın ayaklarını sürüye sürüye kapılardan içeri girdi ve ortak salonda ödevlerini yapan öğrenci topluluklarıyla göz göze geldi. Her ne kadar onlara imrense de çevresine fark ettirmeden ifadesini değiştirip merdivenlere yöneldi.



Birinci kata zannettiğinden çabuk çıktı. Birisi merdivenlerde uyuyakaldın dese inanırdı hani. Göz kapakları görevlerini yerine getiremiyordu artık. Kendini zorlaya zorlaya yosunla kaplı taş koridorda sınıfın yerini buldu ve ahşap kapıyı usulca açtı. İçeri göz atar atmaz üzerine kilitlenmiş bir çift koca siyah gözle karşılaştı. Pullu bir deri üzerine yerleştirilmiş, biraz altlarından kırmızı ortası yarık bir dil. Üzerindeki meşaleyle gölgesi belli olan yılan, sınıfa adım attıkça daha da gerçekçi gözüküyordu. Sınıfa ilk girenlerin dikkatini bu çekmiş olsa gerek ki oturdukları yerde hala daha Profesörün masasının arkasındaki portreyi işaret edip fısıldaşıyorlardı. Chris ise onları önemsemiyordu. Hatta sınıfta bu koca portreden başka ne bir cam, ne de yanan birkaç meşale dışında bir şeyin olduğunu. Keskin cila kokan sıra bile ona yumuşacık görünüyordu artık. Hele bir adım daha atabilse.Masasının yanında dikilen Profesörü bile saymıyordu, anlaşılan çok verimsiz bir ders olacaktı bu...


Biri dürtüyordu Chris’i, hatta dürtmek değil adeta kolunu çıkaracaktı. Gözlerini araladığında ortak salonda birkaç kez gözgöze geldiği bir çocuk onu uyandırmaya çalışıyordu. ‘’ Hadi kalk Christopher, Profesör fark etmeden önce uyanmalısın!!!‘’. Fakat sesi çok uzaktan ve buğulu geliyordu. Israra dayanamayan Chris başını kollarının arasından kaldırdığında dirseklerine kadar ıslak olduklarını farketti. Saçları dağılmış ve çocuk yüzüne bakıp güldüğüne göre cüppenin kırışıklıkları yüzünde iz yapmıştı. Fakat eskisinden daha iyi hissediyordu.


‘’Ne zamandır uyuyorum?’’ diye sordu hülyalı hülyalı.


‘’Dersin başından beri, yaklaşık yarım saattir‘’ dedi adınının Lobo olduğunu hatırladığı çocuk.


‘’Iııı peki... konu ne?’’ dedi biraz sıkılarak.


‘’ Incendio, teorik bilgiyi geçtik ancak şimdi uygulama zamanı o yüzden uyandırdım seni‘’ diye çekingence yanıtladı çocuk.


Chris teşekkür edip herkesin boş bir hedef başında olduğunu görünce son 2 hedefin karşısına geçti. Ama ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri dahi yoktu. Yanındaki kızın asasını hafifçe öne doğru ittirdiğini ve hedefe dümdüz tutarak ‘’Incendio‘’ diye mırıldandığını duydu o kadar. Denemeye karar verdi ancak başarısız olacağını biliyordu. Asasını hedefe tutup ‘’Incendio’’ diye fısıldadı. Tahmin ettiği üzere sadece üç beş saman tutuştu. Dersi dinlememiş olabilirdi ancak kilit noktasının konsantrasyon olduğunu biliyordu. Ne kadar konsantre olursa , o kadar başarılı olurdu. Ne kadar büyük düşünürse o kadar güçlü. Asasını öne sürüp ‘’Incendio‘ diye haykırdı ve hedefin kül yığınına dönüşmesi sadece bir an görüldü. Bu kadarını o da beklemiyordu. Çevresindekilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan yeniden normale dönen hedefinde alıştırma yapmaya devam etti. Ta ki profesör onlara seslenene kadar. Profesör pratik zamanlarının bittiğini ve yerlerine oturmalarını söyledikten sonra kürsüsünün kapısını açıp yerleşiti ve öğrencilere daha önce Chris’in farketmediği sıralardaki kaselere yaklaşmalarını söyledi. Herkes kasesinin önüne geçince profesör kimsenin anlam veremediği bir hareket yaptı ve kaselerden bir anda beyaz ışıklar yükselmeye başladı. Öğrencilerden bazıları kasenin içinde ne olduğuna baksada kafaları karışmış şekilde tekrar profesöre odaklandılar.


"Önünüzdeki kaselere düşünseli deniyor. Büyücülerin anılarını detaylı bir şekilde inceleyip kontrol edebilmesi için yapılmış büyülü bir nesnedir. Detaylı bilgiyi bayan Pratt'ten alabilirsiniz. Şu an ise, hepsinin içinde tek bir anı var. Benim anım. Şimdiden söylüyorum, içerideki hiçbir şey size etki edemez. Hiçbir şekilde zarar göremezsiniz ve anı süresi bittiğinde dışarı çıkarılırsınız.

Şahit olacağınız anda Incendio büyüsünün 'duo' takısı alarak, etkili bir şekilde, benim tarafımdan kullanıldığını göreceksiniz. Bunu burada göstermenin sakıncalı olduğu fikrine kanaat getirdiğim için bu yöntemi düşündüm. Şimdi, kaselerinizin içine yavaşça eğilin, sizi alıp götürmesine izin verin. Çıktığınızda burada olacağım. Tekrar söylüyorum, zarar görmeyeceksiniz..."



Nefesini tutup kafasını sümüğümsü maddeye daldıran Chris gözlerini açtığında kendini bir ormanda buldu. İlk görüşte burayı Karanlık Orman sansa da orası olmadığını anlaması fazla zamanını almadı. Karanlık Orman’da böyle düzlükler olmazdı, her hey yersiz bitmiş ağaç ve kökleriyle dolu olurdu. Üzerlerindeki ayın ışıkları onlara ulaşmazdı, fakat burada Ay, sanki kafalarının bir karış üzerindeymiş gibi pırıl pırıldı. Chris açık ağzını kapatıp gözlerini aydan ayırınca arazide dört tane karanlık silület gödü. Birini tanımak zor değildi, Profesör Wood hiç yaşlanmamıştı. Hatta üzerindeki krem rengi paltosunu bugünlerde bile giyerdi. Çevredeki tek ses ise sık alınan nefes sesi. Kaynağı ise kukuletaları yüzlerini örten, kara cüppeli kişiler. Kısa bir süre sonra kara silületler toplanıp birşey planlarcasına tartıştılar ve asalarını Wood’a yöneltip, Chris’in isimlerini sadece masallarda duyduğu büyüleri mırıldandılar. Üç asadan çıkan büyü birleşip kocaman bir küre oldu ve Wood’a doğru hızlıca yolalıyordu. Gitgide büyünen kürenin geçtiği yerlerdeki çimlerinde donduğunu gören Chris korkuyla büzüşen karnını yoksayarcasına koşmaya başladı, canını kurtarmak için. Daha sonra Profesör Wood’un sözleri geldi aklına : ‘’Şimdiden söylüyorum, içerideki hiçbir şey size etki edemez. Hiçbir şekilde zarar göremezsiniz ve anı süresi bittiğinde dışarı çıkarılırsınız.’’ . Tedirgince duran Chris tekrar arkasını dönüp sahneyi izlemeye başladı ve Profesör Wood’un kaçmaya başladığını ve az önce küre olan nesnenin şimdi yüzlerce yahut binlerce buzdan kristallere dönüştüğünü gördü. Profesör Wood koşarken yarı arkasını döndü ve asasını buzullara tutup "İncendio Duo!!" diye haykırdı ve asası sanki bir volkan gibi patlayıp buzullara doğru ateş kustu. Ortada birleşen zıt element büyülerinden kaynaklı bir buhar tabakası, aniden etkisini gösterdi ancak siste bile parlayan ateş üç silülete doğru ilerliyordu. Karanlık kişiler birkaç büyü mırıldanıp asalarının birkaç değişik hareketiyle patlamadan kolayca kurtuldular ancak diğer taraftan gelen "Yuspar Avorus Maxima!" diye bir büyü son sessizliği de bozup rakiplere doğru ışık hızıyla gidiyordu...


Chris gözlerini tekrar açtığında sınıftaydı ve arkadaşları gibi o da çevresine aptal aptal baktı. Bazı kızlardam ağlamış olanların bile olduğunu gördü. Profesörün dediklerini hatırlamasaydı, o bile ağlayabilirdi. Daha sonra profesör nefes dahi aldırmadan kapanış konuşmasını yaptı ve ödevlerini verip çıkabileceklerini söyledi. Birbirine sarılıp çıkan kızların ardından Chris odaya son bir göz atarak çıktı ve artık yemek yeme zamanının gelipte geçtiğinin farkına vardı.

| 13 // Uygun |
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Richie Rimbauer
Slytherin III.Sınıf
Slytherin III.Sınıf
Richie Rimbauer


Mesaj Sayısı : 66
Kayıt tarihi : 15/04/11
Lakap : Revolver Rich

III. Sınıf / I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: III. Sınıf / I. Ders   III. Sınıf / I. Ders EmptyPtsi Nis. 18, 2011 6:10 am

Havadaki sıkıcı durgunluk ve o koyu renk insanın içini nasıl da sıkıyordu. Haftanın en iğrenç günü olan pazartesi bu atmosfer yüzünden daha da korkunç bir hâl almıştı. Dersler bir türlü bitmek bilmemiş, saatler uzadıkça uzamıştı. Ama günün bitmesine sadece iki ders kalmıştı ve bu Karanlık Sanatlara Karşı Savunmaydı. İksirden sonra en sevdiğim ders. İnsana gücü ve otoriteyi vadeden en önemli ders.

Sınıfa ilerlerken yolda kendi binamdan bir arkadaşıma rastladım. Yol boyu muhabbet ettikten sonra beraberce sınıfa girdik. Bu sınıfı gerçekten severdim. Bunun ilk sebebi pencereye sahip olmamasıydı. Meşalelerin haşmetle yanışı geniş sınıfa mistik bir hava katardı. İkinci ve bana göre en önemli sebep ise girişte sol tarafta bulunan profesör masasının arkasındaki duvarda asılı olan portredir. Efsanelerde sayısız kez duyup hayran kaldığım bir Basilisk’i andırıyordu. Ama tablodaki yılanın daha farklı bir güzelliği vardı. Kapıdan girip de tabloya her zamanki gibi hayranlıkla bakarak ilerlerken “Sortia.” diye fısıldayarak selamladım yılanı. Bu benim için bir tür ritüeldi.

Profesör de sırtını sınıfa dönmüş halde tabloya bakıyordu. Aklından geçenleri öğrenebilmek için neler vermezdim. Diğer öğrenciler de sınıfa girerken profesör hiç oralı olmadı. Ben de arkadaşımla beraber boş bir yere geçtim bu arada. Dersin başlamasına dakikalar kalmıştı ama profesör hâlâ bizimle ilgilenmiyordu. Arkadaşım tam bununla alakalı bir esprinin ilk birkaç kelimesini söylemişti ki ona susmasını söyledim. Böyle bir dersin öğreticisini kızdırıp kendimden nefret ettirmek yapacağım en son şeylerden biriydi, bizi duyabilirdi. Hem de eminim ki arkadaşımın yapacağı aptalca bir espri yüzünden. Nitekim saniyeler sonra sınıfın kapısı kapandı ve profesör çevik bir hareketle yüzünü bize döndü. Keskin bakışlarla hepimizin yüzlerine baktı hızla. Bir yandan da ağır adımlarla öne doğru geliyordu. Durup konuşmaya başladı.

“Derse hoş geldiniz. Asalarınızı çıkarın, bu derste ateş büyüsünün teorisinin üzerinden geçip pratiğe gideceğiz. Zor bir büyü değil, diğer her büyü gibi konsantrasyon gerektiriyor. Yeterince odaklanırsanız bir süre sonra ortak salonlarınızdaki şömineleri evcinlerinin yakması gerekmez. Anlatacağım pratik bilgiyi iyi dinleyin, hafızanıza kazımanız bu büyüyü öğrenmeniz açısından önemli. Anlattıklarımı unutursanız yardım almak için Karanlıkla Karanlıkta, Steven Lambrick'e başvurabilirsiniz.”

Susup sağa sola yürüdü. Bu arada ben de tüm dikkatimi ona vermiştim. Ateş ilgimi çekmişti. Kudretli ve tehlikeli bir şeydi. Tam da benim hayranlık duyabileceğim türden bir silah, hatta belki savunma. Bu büyü işime çok yarayacaktı. Ne kadar iyi yapabilirsem o kadar güçlenebilirdim. Memnuniyetle dinlemeye devam ettim.

Profesör ateş ve onun kullanımı hakkında kapsamlı bilgiler veriyordu. Anlattığı her ayrıntı beni daha da heyecanlandırıyor, konuya bağlıyordu. Ama bir ara dikkatim dağıldı ve sınıfta uyuyan birkaç kişi olduğunu fark ettim. İnsanları anlamak çok zordu. Nasıl olurdu böyle bir konuda uyuyabiliyorlardı ki? Hayatta kalabilmek, dahası hayatı güçlü bir büyü gücüyle devam ettirmekten daha önemli ne olabilirdi? Belki bu derste uyudukları için ileride öldürülecek ve ebediyen uyuyacaklardı. Onlar için üzüldüğüm söylenemezdi. Aksine bence bu tipler sadece sonsuz uykuyu hak ediyordu.

“Tüm bunları yaptıktan sonra konsantre olun, yaratacağınız ateşin boyutunu düşünüp kontrolü ele alın, ve büyülü sözcükleri söyleyin.” diye sözlerini bitirdi profesör ve platformdan inip derste kullanılan kuklayı hazır hale getirdi. Ardından benim binamdan birini çağırıp ilk denemeyi yaptırdı. Öğrenci ikinci denemesinden başardı ve coşkuyla alkışladık. Denemek için sabırsızlanıyordum. Sıra bana geldiğinde kuklanın yerinde kimi canlandıracaktım. Babamın ölümüne emir veren Sihir Bakanı’nı mı? Yoksa o uzun boylu Seherbaz’ı mı? Belki babamı savaş meydanında bırakıp kaçan hain arkadaşını? Dişlerimi sıkarak yanan kuklaya baktım. Ama profesör onu hemen söndürüp çevik bir hareketle büyüyü bu kez kendisi yolladı. Bu kez farklıydı. Büyü havada alev alıp daha kuvvetle yaktı kuklayı. İşte buydu! Aradığım güç tam da böyle bir şeydi, hatta daha bile fazlası.

“Aradaki farkı gözlemlediniz mi? Kontrolü ele aldıktan sonra bir ışın parçası yollamak yerine, yarı yolda alev aldırabilir ve etkinliğini arttırabilirsiniz. Hedefe ulaşmadan önce tamamen sizin elinizdedir, büyütebilirsiniz. Ve gördüğünüz gibi, büyüde uzmanlaştığınızda şekil bile verebilirsiniz. Şimdi, asalarınızı alın ve aşağı gelin. Hedefin üç metre kadar uzağında tek sıra halinde dizilin.”

Söylediklerini iyice anladıktan sonra beklediğim an gelmişti. Sıraya geçip diğer öğrencileri izlemeye başladım. Herkes güzel gidiyordu. Öyle ki, birkaç kişi büyüyü daha havadayken alev aldırabildi. Önümdeki sıra giderek azalıyordu. Heyecan içinde bekliyordum ve geçen her saniye beni daha da öfkelendiriyordu. Sonunda sıra bana geldi. Profesörün talimatlarını dinleyip asayı gerekli konuma getirdim. Karşımda kukla değil de Sayın Sihir Bakanı’mız vardı şimdi. Birazdan onu yakıp kavuracaktım. Büyüyü yapmamı söylediğinde ise içimden gelen büyük bir coşkuyla “Incendio!” diye bağırdım ve büyü kukla-bakana çarpınca tüm vücudu alev aldı. Gülümseyerek sırayı diğer öğrenciye verdim. Bu akşam uygun bir yerde bu büyüyü iyice çalışıp kendimi geliştirecektim.

Herkes denedikten sonra yerlerimize geçtik. Ama Profesör Wood’un sürprizleri bitmek bilmiyordu. Birazdan bize çok da güzel bir deneyim yaşatacağını hissettim. Olayı kavramaya çalışırken kâselerin içi tuhaf bir sıvıyla doldu. Profesörün dediğine göre düşünseli denen şey buydu. Daha önce adını çok duymuş ama hiç denememiştim. Ama sürpriz bundan ibaret değildi. Incendio’dan da ölümcül bir büyü görecektik birazdan. Düşünseline doğru eğildim ve bir düşme hissi kapladı tüm vücudumu. Güzel ama ürpertici bir duyguydu. Birkaç saniyenin ardında açıklık bir arazideydim ve profesör hemen yanımda duruyordu. Karşısındaki üç kişiyi ise daha sonra fark ettim. Kara kukuletalar içinde oldukça ürpertici görünüyorlardı. Daha sonra hiç görmediğim bir büyü yaparak oluşturdukları küreyi profesöre yolladılar. Bay Wood’un işi oldukça zor görünüyordu ama o hemen beklediğim hamleyi yapıp kendini savundu. Duyduğum o iki kelimenin ardından olanlar beni hayrete düşürdü.

“Incendio Duo!”

Muazzam bir ateş kütlesi havada ilerliyordu. Bir insana temas ettiği an kemiklerine kadar yakıp kavurabilecek bir ateşti bu. Büyü işlevini yapıp Wood’u savundu, dahasını da yaparak üç adama ilerlemeye devam etti. Kalın tabaka zayıflamış ama yok olmamıştı. Üç kukuletalı kendilerini bu ateşten korumayı başardı. Sonra profesör bir hamle daha yapmıştı ki sonucu göremeden anı bitti. Birden bire kendimi sıramda otururken buldum. Oysa ki olayın sonunu çok merak etmiştim. Ama hislerim işlerin diğer üç kişi için hiç de iyi bitmediğini söylüyordu bana. Muhtemelen şu anda öyle birileri yaşamıyordu. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle profesöre baktım.

“Sonda gördüğünüz büyü, yani ikincisi. Yuspar Avorus Maxima'dır. Bu büyüyü yedinci sınıfta detaylı bir şekilde işleyeceksiniz. Ödeviniz, bu gün öğrendiğiniz her şeyi kapsayan bir kompozisyon yazmak. Ders bitmiştir.”

Merak ettiğim bu ikinci büyü hakkında adam akıllı bir fikir edinebilmem için daha dört yılım vardı. Ama sabredebilirdim. Önceliğim Incendio’yu güzelce öğrenmekti. Toparlanıp sınıftan çıkarken profesöre iyi günler dileyip teşekkür etmeyi unutmadım. Dersler bitmişti ama benim çalışmam gereken yeni bir büyüm vardı.


| 23 // Beklenenin Üzerinde |
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphra Adrastea
Hufflepuff III.Sınıf
Hufflepuff III.Sınıf



Mesaj Sayısı : 199
Kayıt tarihi : 03/05/11

III. Sınıf / I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: III. Sınıf / I. Ders   III. Sınıf / I. Ders EmptySalı Mayıs 10, 2011 5:02 pm

Pazartesi sendromunu üzerimden daha atamamıştım bile. Havada bozuktu ve havalar beni gerçekten etkiliyordu. Dışarıdaki kasvetli hava adeta içimi kaplamıştı.

Son iki dersim Karanlık Sanatlardı. Dersliğe doğru yürüyordum. Derslik diğer derslikler gibi değildi. Karanlıktı ve sadece var olan ışın duvarlardaki meşalelerdi. Öğretmen bize arkasını dönmüş ve bir tabloyu izliyordu. Öğretmenimizi merak etmiyor değildim acaba kuzenimin dediği kadar var mıydı?

Birden kapı kapandı ve öğretmen bize doğru döndü. Öğretmenimi tanıma heyecanı ile karışık bir gerginlik yaşıyordum. Öğretmenin bakışları içimdeki gerginliği arttırmaya bir nebze yetiyordu. Öğretmen bize doğru yürümeye başladı ve tam karşımızda durdu.

"Derse hoşgeldiniz. Asalarınızı çıkarın, bu derste ateş büyüsünün teorisinin üzerinden geçip pratiğe gideceğiz. Zor bir büyü değil, diğer her büyü gibi konsantrasyon gerektiriyor. Yeterince odaklanırsanız bir süre sonra ortak salonlarınızdaki şömineleri evcinlerinin yakması gerekmez.

Anlatacağım pratik bilgiyi iyi dinleyin, hafızanıza kazımanız bu büyüyü öğrenmeniz açısından önemli. Anlattıklarımı unutursanız yardım almak için Karanlıkla Karanlıkta, Steven Lambrick'e başvurabilirsiniz."


Öğretmen yürümeye başladı, sanki her adımında bizi inceliyordu. Bir anlık bakışlarımı

meşalelere çevirdim. Tekrar konuşmasına döndü. "Alev büyüsü…” diye başladı dersimizin konusuna.

Konuşmasından sonra sınıfa bir hedef çağırdı sonra bir öğrenci seçip ona ne yapmasını gösterdi ve böylece bizde ne yapacağımızı öğrenmiş olduk. Daha sonra sırayla herkes denemeye başladı. Sıra bana geldiğinde kendimi sabitleştirmiştim. Kontrol benim ellerimdeydi, öyle de olmalıydı. Bende sonunda hedefin karşısına geçmiştim artık. Asamı havaya kaldırıp, dudaklarımı araladım “İncendio.” dedim sessizce. Konsantrasyon işini iyi kapmış olacaktım ki önümdeki hedefteki samanlar tutuştu. Karanlık Sanatlar dersini sevmiyor olabilirdim ama bu dersi önemsemediğim anlamına gelmiyordu. Çünkü küçüklükten beri karanlıktan korkan bir kızdım ve bu derste eğer karanlıkta kalırsam ne yapacağımı öğrenme fırsatına kavuşmuştum.



Hızla yerime geçtim, masama oturdum. Büyü birkaç öğrenci daha yaptıktan sonra sınıfı bir gürültü kapladı. Birden önümde bir kase belirdi. Öğretmen hiçbir anlam veremediğim bir şey yaptı. Önümdeki kasenin ne işe yaradığını bilemediğim için gözlerim doruca öğretmene odaklandı.



"Önünüzdeki kaselere düşünseli deniyor. Büyücülerin anılarını detaylı bir şekilde inceleyip kontrol edebilmesi için yapılmış büyülü bir nesnedir. Detaylı bilgiyi bayan Pratt'ten alabilirsiniz. Şu an ise, hepsinin içinde tek bir anı var. Benim anım. Şimdiden söylüyorum, içerideki hiçbir şey size etki edemez. Hiçbir şekilde zarar göremezsiniz ve anı süresi bittiğinde dışarı çıkarılırsınız.

Şahit olacağınız anda Incendio büyüsünün 'duo' takısı alarak, etkili bir şekilde, benim tarafımdan kullanıldığını göreceksiniz. Bunu burada göstermenin sakıncalı olduğu fikrine kanaat getirdiğim için bu yöntemi düşündüm. Şimdi, kaselerinizin içine yavaşça eğilin, sizi alıp götürmesine izin verin. Çıktığınızda burada olacağım. Tekrar söylüyorum, zarar görmeyeceksiniz..."
dedi öğretmen.



Güzel bir şekilde başlamıştı öğretmen cümlesine fakat sonu o kadar da iyi olmamıştı. Kendimi sıktım ve kafamı kaseye doğru uzattım. İlk anımsadığım şey bulanıklıktı. Yemyeşil bir ormanın içinde bulmuştum kendimi. Burayı daha önce gördüğümü hatırlamıyordum. Büyü patlamaları araziyi izlememi bölmüştü. Onların güzel görüntülerini hayranlıkla izlemeye koyulmuştum. Birden siması tanıdık biri sol tarafımızda yer almıştı. Bu Bay Wood’du. Şimdikinden biraz daha genç gözüküyor denilebilirdi. Üzerindeki krem rengi paltosu onu ele veren yönlerinden biriydi sanırım. Ya krem rengini ya da paltosunu çok seviyordu. Düşüncelerimi bölen Bay Wood’un karşısında beliren üç kişiydi. Birden etrafı mırıldanmalar sarıyordu. Daha bilmediğim, telafuzunu bile yapamadığım mırıltılar… Daha sonra etrafı saran buz kütlelerine benzer şeylerdi. Zarar görmeyeceğimi biliyordum.



Birden öğretmenin ağzından çıkan "İncendio Duo!!" sözcüğü beynime kazındı. Etraf nefes nefeseydi. Ateşler havada uçuşuyordu sanki hepsi birer ışıktılar. Büyük bir heyecanla olanları izlerken ikinci sözcüğü duymam zor olmadı. "Yuspar Avorus Maxima!" dedi öğretmen ve koca bir ateş topu üç bedene doğru gidiyordu. Bir anda kendimi sınıfta bulmuştum. Karşımda şimdiki zamandaki öğretmen Wood vardı.



Daha sonra öğretmen düşünseli kastederek ufak bir konuşma yaptı. Hala kafamda düşünseli düşünüyordum. Kendime geldim ve derslikten çıktım.

| 8 // Zayıf |
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elena Pearl
Hufflepuff V.Sınıf
Hufflepuff V.Sınıf
Elena Pearl


Mesaj Sayısı : 644
Kayıt tarihi : 02/01/11

III. Sınıf / I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: III. Sınıf / I. Ders   III. Sınıf / I. Ders EmptyPerş. Mayıs 12, 2011 9:39 pm

    Pazartesi gününün son iki dersini KSKS dersi yapmak kimin fikriydi gerçekten çok merak ediyordum.Kendi kendime söylenerek dersliğe geldim ve içeri girdi.Profesör arkası dönük öylece dikiliyordu platformun üstünde.Göz ucuyla profesöre bakıp sırama geçtim.Sınıfa giren son öğrenciyle birlikte profesörde bize doğru döndü.Üzerindeki muggle takım elbisesi dikkatimi çekmişti.Belli ki mugglelara sempatisi olan biriydi.Ben profesörü süzerken o bugün işleyeceğimiz dersi anlatmaya koyulmuştu.Ateş büyüsü..

    Dersimiz ateşle ilgiliydi ve ateş beni her zaman ürkütürdü.İçimde bu derste başarılı olamayacakmışım gibi bir his vardı.Düşüncelerimden sıyrılıp tekrar profesöre odaklandım.Teoriyi anlatmış, uygulamaya geçmişti bile ve orta sıralardan bir Slytherini çıkarmıştı.Çıkan öğrenci bende olabilirdim ve ben olmadığıma çok sevinmiştim çünkü yüksek olasılıkla bütün sınıfa rezil olacaktım.Gözlerimi Slytherinliye çevirdim.İlk denemesinde başarısız olan öğrenci profesöründe yardımıyla ikinci denemesinde büyüyü yapabilmişti.

    Sıra bize geldiğinde tek sıra halinde hedefin önünde dizildik.Hala büyüyü yapamayacağıma dair kuşkularım devam ediyordu.Profesöründe söylediği gibi asa kolumu gergin tutup konsantre oldum ve karşımdaki hedefe odaklandım.Kendimi hazır hissettiğimde büyülü sözcük ağzımdan kendiliğinde dökülüvermişti. "Incendio!" Asamın ucundan çıkan ışık huzmesi karşımdaki samanlara doğru ilerleyip tutuşturdu.Başaramayacağıma dair kuşkularımda o samanlarla beraber alev almıştı.Yüzümde başarmanın verdiği gururla profesöre döndüm.O da memnun görünüyordu dersin gidişinden.Herkes yavaş yavaş sırasına dönerken bende sıradaki yerimi aldım.Bütün öğrenciler meraklı bakışlarla önlerinde duran kaselere bakıyordu.Profesör merakımızı gidermek istercesine bize döndü.

    "Önünüzdeki kaselere düşünseli deniyor. Büyücülerin anılarını detaylı bir şekilde inceleyip kontrol edebilmesi için yapılmış büyülü bir nesnedir. Detaylı bilgiyi bayan Pratt'ten alabilirsiniz. Şu an ise, hepsinin içinde tek bir anı var. Benim anım. Şimdiden söylüyorum, içerideki hiçbir şey size etki edemez. Hiçbir şekilde zarar göremezsiniz ve anı süresi bittiğinde dışarı çıkarılırsınız.

    Şahit olacağınız anda Incendio büyüsünün 'duo' takısı alarak, etkili bir şekilde, benim tarafımdan kullanıldığını göreceksiniz. Bunu burada göstermenin sakıncalı olduğu fikrine kanaat getirdiğim için bu yöntemi düşündüm. Şimdi, kaselerinizin içine yavaşça eğilin, sizi alıp götürmesine izin verin. Çıktığınızda burada olacağım. Tekrar söylüyorum, zarar görmeyeceksiniz..."


    Kulağa gerçekten çok hoş geliyordu.Bizi alıp götürmesi fikrini sevmiştim.Her ne kadar profesör zarar görmeyeceğimizi söylese de nedensiz bir tedirginlik vardı içimde.Daha önce hiç düşünseline girmemiştim.Etrafıma şöyle bir baktım.Kimi öğrenciler çekinerek kimileriyse büyük bir cesaretle daldırmıştı yüzlerini kaselere.Bende önümde duran kaseye bakıp derin bir nefes aldım ve başımı kaseye doğru uzattım.Karşıma çıkan bulanıklık beni ürkütmüştü ilk andan.Denizde boğulurmuş hissi uyandırıyordu.Sonra etraf yavaş yavaş netleşti ve kendimi bir ormanda buldum.Gözüme çarpan ilk şey sanki tüm yeryüzünü aydınlatan dolunay olmuştu.O kadar berrak ve ışıl ışıldı ki.. Profesörün yanımdan geçmesiyle istem dışı zıpladım.Öylesine gerçekti ki.. Daha sonradan kara kukuletalı adamları fark ettim.Düello yapıyor gibiydiler başta fakat adamların niyeti başka görünüyordu.Anlamadığım bir büyüyle profesöre buz kütleleri gönderdiler.Profesör ise birkaç saniye öylece kaldı ve kulaklarımın içine dolan bir haykırışla adamlara asasını doğrulttu.

    "İncendio Duo!!"

    Gözlerime inanamamıştım.Asadan devasa bir alev topu adamlara doğru fışkırmıştı.Ağzım açık izlerken bir anda kendimi tekrar sınıfta buldum.Devamını ve anlamadığım büyüleri merak ettiğim bir anı olmuştu düşünselinde gördüklerim.Fakat malesef öğrenmek için yedinci sınıfa kadar beklemem gerekiyordu.Herkes gibi bende toparlanıp sınıftan çıktım.Ama aklım hala anının devamındaydı..


| 12 // Uygun |
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
III. Sınıf / I. Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» IV. Sınıf I. Ders
» IV. Sınıf II. Ders
» IV. Sınıf II. Ders
» V. Sınıf || I. Ders
» III. Sınıf / I. Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Ders Arşivleri-
Buraya geçin: