Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 VI. ve VII. Sınıflar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Valeria Nerissa Hyxest
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Valeria Nerissa Hyxest


Mesaj Sayısı : 580
Kayıt tarihi : 18/09/10

VI. ve VII. Sınıflar Empty
MesajKonu: VI. ve VII. Sınıflar   VI. ve VII. Sınıflar EmptyPerş. Şub. 28, 2013 9:07 pm





Valeria Nerissa Hyxest
VI. ve VII. Sınıflar Ortak Dersi
Mevsim, sonbahar. Yağmur, seranın pencerelerini dövmektedir.


Pek dost canlısı olmayan ejderhaları saklaması da hayli zordur. Dişileri, erkeklere oranla daha büyüktürler lakin bu onları daha zararsız kılmaz. İki cinse de yaklaşırken hayli dikkatli olunmalıdır. Hatta yanınızda bir ejderha eğitimcisi yoksa kesinkes onlardan uzak durmanızı öneririm. Ejderhaların beden parçaları hayli kıymetlidir ve son derece önemli sihirli güçlere sahiptirler. Ticaretini yapmak yasak lakin kimleriin bu kurala uyduğu muallakta. On tür safkan ejderha türü bulunmaktadır. Bazen türler arasında çiftleşmeler mümkündür ve garip kırmalar ortaya çıkabilir.

Gal Yeşili: Derisi yurdunun yemyeşil otlarıyla bütünleşmiş gibi görünse de ona özel olarak ayrılan bir bölgede, dağlarda yaşamaktadır. Zararsız olmasının nedeni koyunlardan beslenmesidir. İnsanlar onu kışkırtmadıkça, ona ya da ailesine zarar vermedikçe insanlardan beslenmeyi tercih etmez. İnsanlardan özenle uzak durur. Kükremesinin kolaylıkla tanınabilen ve şaşırtıcı biçimde ahenkli bir tınısı vardır. Ateşini ince fıskiyeler şeklinde püskürtür ve bir ejderha yumurtasının ona ait olduğunu yeşil benekli toprak kahverengisi bir renge sahip oluşuyla anlıyoruz.

Obürüç Opalgözü: Asıl vatanı Yeni Zelanda olmasına rağmen daha çok Avustralya’da görülür. Pek çok ejderhanın aksine dağlar yerine ovaları kendisine yuva olarak benimsemiştir. İki ila üç ton arasında ağırlığa sahiptir. Yanar döner, inci gibi pulları ve ona adını veren gözbebeksiz, çok renkli gözleriyle göze en hoş gelen ejderhadır. Çok canlı kırmızı alev püskürür lakin saldırgan değildir diğer ejderhalarla karşılaştırıldığında. Karnı aç olmadıkça saldırmaz. Opalgözler de Gal Yeşilleri gibi koyunlarla beslenmeyi severler. Ancak bu demek değildir ki daha büyük avların peşine düşmezler. Opalgöz yumurtaları açık gridir ve dikkatsiz mugglelar tarafından fosil dedikleri ölü canlı parçaları zannedilebilir.

Çin Ateştopu: Bu tür doğuya özgüdür. Kırmızı ve düzgün pulları ve küçük kalkık burunlu yüzünün çevresinde konuşlanmış altın dikenlerle tuhaf saçak ve adamakıllı pırtlak gözleri sayesinde çarpıcı bir görünüşe sahiptir. Adını, kızdırıldığı zaman burun deliklerinden fışkıran mantar şeklindeki alevlere borçludur. İki ila dört ton arasında değişen ağırlığa sahiptirler. Kendi türüne diğer ejderhalara oranla daha çok önem verir. Yuvası olarak konumladığı bölgesi bir ya da iki ejderha ile paylaşabilir. Genellikle insanları ve domuzları tercih eder ancak diğer memeli hayvanlardan beslenmeyi de kendilerine görev edinmişlerdir. Yumurtası altın benekli, parlak koyu kırmızıdır ve Çin büyücüler kabuklarına çok değer verirler, bu sebeple yararlanmayı da ihmal etmezler.

Macar Boynuzkuyruk: Şu ana kadar saydığım ve saymaya devam edeceğim ejderha türleri arasında en tehlikelisidir. Siyah pulları vardır. Sarı gözleri, bronz boynuzu, kuyruğuna kadar devam eden bronz dikenleri vardır ve kertenkeleye benzer. Soluğu ateş ejderhalar arasında en uzun mesafeye ulaşandır. On beş metreye kadar ulaştığı söylenir. Besin olarak koyunları, keçileri ve insanları tercih ederler. Yumurtaları çimento rengindedir ve çok sert bir kabuğa sahiptirler. Yavruları, doğdukları anda iyice gelişmiş olan kuyruklarından bulunan dikenleriyle kırarlar kabukları.

Hebrid Siyahı: Britanya’nın bir diğer ejderhası. Gal’li arkadaşına oranla daha saldırgandır. Her Hebrid Siyahına iki yüz eli kilometrelik bir alan gerekir. Uzunluğu dokuz metre civarında, sert pullu, parlak mor gözlüdür. Sırtında bir sıra sığ ama ustura keskinliğinde pütür vardır. Kuyruğunun ucunda ok biçiminde bir diken vardır, kanatları da bir yarasanın kanatlarını andırır. Geyikleri, büyük köpekleri ve sığırları kendisine yiyecek olarak seçmiştir.

Norveç Pütürlüsü: Pek çok yönden Boynuzkuyruk’u andırır. Onun kuyruk dikenleri yerine sırtında kapkara pütürleri bulunmaktadır. Kendi türüne karşı hayli saldırgan olan bu tür günümüzde iki elin parmaklarını geçemeyecek sayıda kalmışlardır. Pek çok memeliyi kendisine besin aracı olarak seçmiştir ve su canlılarını da içermektedir bu besin zinciri. Yumurtaları siyahtır ve yavruları diğer türlerin ejderhalarına göre daha çabuk ateş solumaya başlar.

Peru Zehirdişlisi: En küçük ve en hızlı uçan ejderhadır. En fazla beş metre uzunluğuna sahip olan Zehirdişlisi pürüzsüz pullara, siyah pütürcüklere ve bakır renkli bir deriye sahiptir. Boynuzları kısa, dişleri zehirlidir. Keçiler ve ineklerle beslenmeyi sevse de insanları midesine indirmekten öyle hoşlanır ki bir dönem sayıları azaltılmaya çalışıldı bu yüzden.

Romen Uzunboynuz: Koyu yeşil pulları ve avını kızartıp midesine indirmeden önce kullandığı deşmesini sağlayan uzun, parlak altın renginde boynuzları vardır. Uzunboynuz’un yaşam alanı artık dünyanın en önemli ejderha koruma alanı haline gelmiştir. Her milleyetten insan buraya gelerek çeşit çeşit ejderhayı inceleyebilir. Boynuzlarının ticareti yapıldığı için son yıllarda Uzunboynuz yetiştirme programı hazırlanmıştır. Bunun sebebi ise tartışılır.

İsveç Kısaburnu: Derisi eldiven ve kalkan yapımında kullanılan gümüşi mavi, güzel bir ejderhadır. Burun deliklerinden dışarıya soluduğu alevi parlak mavidir. Kısaburnun insan öldürme konusundaki sicili temiz sayılır. Lakin bu onun becerisi değildir. Yabanıl, insan ayağı değmemiş dağlık bölgelerde yaşamasının bir sonucudur.

Ukrayna Demirgöbeği: En büyük ejderha türüdür, ağırlıkları altı tona ulaşmaktadır. Zehirdişli’yle, Uzunboynuz’dan daha yavaş uçan toparlak Demirgöbek buna rağmen tehlikelidir. Konduğu yerleşim bölgelerini ezebilecek yapıdadır. Pulları metalimsi gridir, gözleri koyu kırmızıdır. Tırnakları da uzun ve yırtıcıdır. Sicili pek temiz olmayan Demirgöbeklerden biri 1799 yılında Karadenizden, boş olan bir yelkenliyi kapıp götürdüğünden beri Ukrayna Büyücülük yetkilileri tarafından gözaltında tutulmaktadır.






* Profesörü yukarıdaki bilgiler aracılığı ile konuşturabilirsiniz.
* Rol oyunlarınız 20 puan üzerinden değerlendirilecektir.
* İlk yazan öğrenci bonus olarak 15 puan alacaktır.
* Aynı zamanda ödeviniz ders ile ilgili özet şeklinde bir rapor hazırlayıp profesöre sunmaktır. 15 üzerinden değerlendirilecektir.

Keyifli rol oyunları dilerim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crysania Alvis
Kayıp Yıldız Kütüphanesi Çalışanı
Kayıp Yıldız Kütüphanesi Çalışanı
Crysania Alvis


Mesaj Sayısı : 610
Kayıt tarihi : 01/03/11

VI. ve VII. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: VI. ve VII. Sınıflar   VI. ve VII. Sınıflar EmptyPerş. Şub. 28, 2013 9:32 pm



Bir daha baktı derin gözlerine. Onu son gördüğü zaman, elinin ayağının nasıl birbirine dolaştığını hatırladı, en fazla on beş dakika süren bu birliktelik, beklendiğinden daha büyük bir olay olmuştu Alvis kızı için. Konuşmalarının sonlarına doğru, gitgide daha fazla parçalandığını hissettiği kararlılığı, son nefesiyle ellerinden kayıp gitmişti adeta. Bir süre sonra kendisini pek çok zaman koruyan ve bir yuva olan, Hogwarts’ın taş duvarlarından birine yaslanmış olarak kendisini bulduğunda, yenildiğini fark etmişti. Ve tam anlamıyla güvenebildiğini. Güvenmek? Kızın yakınından geçmediği bir duyguydu. Geçemediği. İnsanoğlu, tutkularına yenik düşen bir varlık olduğu sürece, güvenilmezdi. Hiçbirine. Ve her zaman da öyle olacaklardı. Herkesin, kendisine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar, bir noktada kendisini açıkta bırakabilme, arkadan vurabilme potansiyelleri vardı. Ve Crysania, hayatı boyunca tam anlamıyla kime güvenebildiğini merak ediyordu. Ailesine mi? Okuluna mı? Arkadaşların mı? Gözünü kıpmadan kendini kime emanet ederdi Crysania? Edebilir miydi?

Dersliğe kendisini attığında, öğrencilerin hâli hazırda toplanmış olduklarını gördü, artık genellikle onun oturduğunu kabullenilmiş oldukları masaya doğru ilerledi tek kelime etmeden; ferah yere doğru. Zihnini saran ve düşüncelerini belli bir düzen içerisinde tutan bu masa, en başından beri oturduğu yer olmuştu, ve gerçekten de işe yaradığını kabul etmeliydi. O anda tek ihtiyacı olan şey düşüncelerinin bir düzene girmesi olduğundan, bu ders için şükretti adeta. Çin Ateştopu, bu kelime dersin konusu olduğunu anladığı cümlelerin içerisinden geçerken, aklında yankılanan karelerin turnuvaya ait olduğunu fark etti. Ama karşılaşmamış olmasına rağmen, kütüphanede geçirdiği saatlerin etki ettiği sihirli yaratıklar dağarcığında, ejderhalar ile ilgili bilinmesi gerekenler vardı, en azından öyle düşünüyordu. Profesörün söylediklerini fütursuzca aklına kazıdı. O betimleme yaptıkça anlattığı her şeyi büyük bir zevkle ve değişik senaryolarla gözünde canlandırıyordu aynı zamanda.

Saniyeler dakikalara dönüşür ve akıp giderken, kafasını tek toplama yönteminin tüm dikkatini profesöre ve oturduğu masanın dinginlik veren kokusuna vermesi gerektiğini fark etti. Düşünmek, onu zararlı hayaller ve görülerden uzak tutuyordu. Bu yüzden, tüm dikkatini onlara verdi gerçekten de. Profesör bir yandan konuşurken, diğer yandan oturduğu masalar arasında geziyor, öğrencilerin dikkatlerini kendi üzerinde topluyordu. Ama aklındakinin fantezisi ile son bulan ders cümleleri ile dikkati dağılmıştı bile. Tüm sınıf, öğrenciler, her şey zihninden akıp gitti, küçük bir nefes çekerek hayaline devam etmeye yeltendi. Tüm mükemmelliği ile kendisini seyrederken, aynı büyülenmişlikle cevap verdi. Tüm bunlar kendileri içinde olurken, dışarıdan bakan biri sadece el ele tutuşan iki genç görebilirdi. “Bu tür doğuya özgüdür. Kırmızı ve düzgün pulları ve küçük kalkık burunlu yüzünün çevresinde konuşlanmış altın dikenlerle tuhaf saçak ve adamakıllı pırtlak gözleri sayesinde çarpıcı bir görünüşe sahiptir. Adını, kızdırıldığı zaman burun deliklerinden fışkıran mantar şeklindeki alevlere borçludur. İki ila dört ton arasında değişen ağırlığa sahiptirler. Kendi türüne diğer ejderhalara oranla daha çok önem verir. Yuvası olarak konumladığı bölgesi bir ya da iki ejderha ile paylaşabilir.” Gülümsedi ve tekrar profesöre dikkatini vermeye çalıştı. Çocuk ise derince içini çekti.

Ne kadar geçtiğini bilmiyordu ama dersten kopmuştu ve birden nefes nefese kalmış bir halde karşıya bakarken buldu kendisini. Hyxest kendisine bakıyordu, bir cevap bekliyora benziyordu. Ne sorduğu hakkında tek bir fikri bile yokken, yanından birinin kulağına fısıldadıklarını duydu. Profesörün fark etmediğini anladığı anda derin bir nefes aldı ve kendisini toparladı, duyduğu kelimeleri tekrarladı. Kadın zamanında Ravenclaw Bina Başkanı'ydı ve Crysania'yı diğer profesörlerden iyi tanıyordu. Dersle alakası olmadığını ve pek de dinlemediğini kaçırmış olamazdı. Yine de gülümsedi ve derse devam etti.

*Bi de rapor istemiş gören de akademik eğitim görüyoruz sanar... Göönderildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
VI. ve VII. Sınıflar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» II.Sınıflar
» 6. ve 7. Sınıflar
» VI.Sınıflar
» V. Sınıflar
» IV.Sınıflar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Hogwarts Duyuruları-
Buraya geçin: