V. Sınıflar

Konu: V. Sınıflar Salı Mayıs 17, 2011 9:14 pm

Bilgiye dayanan kurallarla ilgili bir şey değil sizden istediğim. Oldukça basit bir şey de değil ama. Zamanda yolculuk yapmaya hazırsanız sizi sınıfa davet ediyorum. Macera mı istiyorsunuz? Belki biraz farklılık.. .Kafanızı dağıtmanız için bir fırsat. Kendinize bir grup belirleyin, ama sadece sınıf arkadaşlarınızdan olmayacak her grupta bir Hufflepuff, bir Gryffindor, bir Slytherin ve bir Ravenclaw olacak. Gruplarınızı buna göre belirleyiniz.

Sınıfa girdiğinizde her şey sıradan, hiçbir farklılık yok. Herkes tamamlandığında yasemin ve menekşe kokularının eşliğinde ufak bir yolculuğa çıkacaksınız. Gözlerinizi açtığınızda yanınızda sadece grup arkadaşlarınız olacak. Sınıftaki her grup farklı yerlere dağılacaktır. Grup arkadaşlarınızla size verilen görevi yerine getireceksiniz. Ama benden söylemesi şimdiden sürprizlere hazırlıklı olun.

İşte Görevleriniz;

1. Gittiğiniz yer tamamı ile şu anda bulunduğunuz zamandan oldukça farklı. 1100’lü yılların başına gidiyoruz. Çevrenizdeki her şey tamamı ile farklı.
2. Asalarınız yanınızda ama hangi büyüyü yapacağınıza siz karar vereceksiniz. Seçme hakkı sizin ama seviyenize göre büyü yapmaya özen gösterin.
3. Her biriniz için belirlenmiş birer yaratık var. Siz gruplarınızı belirledikten hemen sonra bana kimlerin olacağınız pm yoluyla haber veriniz. Gruplarınız en fazla dört kişi olabilir. Kendine güvenenler tek başlarına da gidebilir. Seçim sizin.
4. Bu yaratıkları yenebilmeniz için her biriniz yapabileceğiniz en iyi büyüyü yapacaksınız. Ödülünüzü de o zaman alacaksınız. Yaratığı ilk yok eden grup büyük bir ödül alacak. Ama büyüklük bana göre oldukça fazla size göre de öyledir umarım.

Konu: Geri: V. Sınıflar Salı Mayıs 17, 2011 9:20 pm

Freya sınıfa girdiğinde öğrencilerin büyük çoğunluğu gelmişti. Aslında öğrencilerden önce gelirdi her zaman için ama bu sefer farklılığa gitmeyi tercih etmişti. “Merhaba arkadaşlar, mitoloji sizin de bildiniz üzere aslında kendi hayatımızın birer parçası.” Freya sözlerini söylerken masasına doğru ilerliyordu. “Evet, mitoloji aslında tanrıların efsanevi doğuşları veya güçlerini gösterişleriyle alakalı olan şeyler değil. Aslında mitolojide her şeyi bulabilirsiniz; intikam, aşk, sevgi, güç ve sonsuzluk. “Mesela Hermes; o tanrıların habercisiydi, Zeus'un emirlerini diğer tanrılara iletir, tanrılar arasında haberleşmeyi sağlardı. Bu yüzden sürekli hareket halindeydi. Sürekli seyahat ettiği için aynı zamanda gezginlere, yolunu kaybeden yolculara yol gösterir onların emniyetini sağlardı. Yolculara yardımcı olan Hermes aynı zamanda kazanç peşinde koşan tüccarlarında tanrısıydı. Gemileri ile yük taşıyan tüccarlara yelkenlerini şişirerek onların limanlara ulaşmasına yardım ederdi. Ama habercilik görevlerinin en başında yer alırdı, asıl görevi tanrıların emirlerini yerine getirmekti ve bunda da çok başarılıydı. Çok çevik ve hızlıydı. Haberleri anında gereken yere ulaştırırdı.”

“Aslında hepinizin bildiği en önemli tanrılar, baş tanrılardı, onlar bütün güç ve zekâlarını insanlık yaşamına aktarmışlardı. Baş Tanrı Zeus,, güzel sanatlar Tanrısı Apollon; harp,savaş Tanrısı Ares, sanayi Tanrısı Hephaistos, Tanrıların habercisi ve güzel sözlerle kandırmasını ve inandırmasını bile Hermes, deniz Tanrısı Poseidon, zeka Tanrıçası Athena, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite, avcılar ve iffet Tanrıçası Artemis, çoğalma- toprak Tanrıçası Demeter. Bu Tanrılar ve Tanrıçalardan başka karanlık yeraltı âleminin ve cehennemlerin Tanrısı Hades bulunduğu gibi sonradan Olympos 'a alınan şarap Tanrısı Dionysos da var.”Bütün bu tanrıların görkemi insanın gözlerini kamaştırmaya ve büyülemeye yetiyordu adeta. “Evet arkadaşlar, eğer biraz da efsane dinlemek isterseniz, size verdiğim görevi yerine getiriniz.Şimdi gözlerinizi kapatın ve yanınızda kimi istiyorsanız onu düşünün.”

Konu: Geri: V. Sınıflar Perş. Tem. 07, 2011 10:26 pm

Gündüzün keyfini süremeyeceğini anladığı andan beri yatağında öylece oturuyordu. Ay ışığı penceresinden bir aşık ıslığı gibi gizlice sızarken, sürünerek yatağının ucuna ilerledi dizlerinin üzerinde. Defterin sayfalarından birini açtı. Rastgele bir sayfa olmadığı elini koymuş gibi açmasından anlaşılsa da, o an yatakhanede herkesin uykuda olduğundan emindi cadı. Hafifçe geriye yaslandı ve uzun uzadıya esnedi. Uykuya teslim olamayacak kadar parlak fikirlerle dolu kafası, haberin üzerine odaklandı yeniden.

‘’ Büyük yangın!’’

Bir fabrikada tüm işçiler içerideyken başlayan yangın, alabildiğine devam etmiş ve çığlıklar sona erene kadar alevlerin sönmeyişi dikkatleri çekmişti. Fabrika sahiplerinin yorumsuzluğu ve işçilerin ailelerinin verdiği garip demeçleri zerre umursamayan cadı, hafifçe üzerine örtüsünü çekip sineklerden saklandı. Haberi yastığının altına sıkıştırdığında, uyanması gereken zamana az kaldığını bilerek huzursuzca mırıldanan huysuz bir kedi gibi görünen Elaisa, Amberyl’i beslemeyi unuttuğunu fark ederek, gece yeniden ormana yol alması gerektiğini hatırladı. Simya profesörünün deneklerinden birini bu iş için kullanmak istese de, cadının gözlerinin her nedense her yerde olduğunu düşünerek bu fikirden vazgeçti.

Bir bir uyanmaya başlayan cadılardan hiçbiriyle gereksiz bir sabah sohbetine girmemek için, sakladığı gazete kipürünü de eline alıp iç çamaşırının bel lastiğine sıkıştırdı. Saçlarını ensesinden yüksekte derli toplu bir at kuyruğu yaptıktan sonra hızla giyindi. Kitaplarından yalnızca mitolojiye dair ana kaynağı yanına alıp, soğuk ve durgun ilerleyerek tırmanacağı üç katı yavaş yaval ilerlemeye başladı. Diğer yandan da haberdeki işçileri düşünüyordu. İstediği gibi olduğu yere sıkışmış birkaç enerjinin toplandığı güçlü bir alan. Ölülerin çaresizlikle birlikte güçlenen isyanları, kendi tılsımına hizmet edecek olan cadı, devamlı bu iş için tek mi yoksa birlik mi olmak gerektiğini düşünüyordu. Serpent’ın asla izin vermeyeceği bu topluluğu gizlice kurmayı kafasına koyarak geldiği dersliğin kapısından içeri girdi. Hafifçe eğdiği başı kendisine bir sıra belirlerken, gidip oturduğu yerde rahat etmekle ilgili sorunu olmadığını olduğu yere yayılarak göstermekten çekinmiyordu. Binadaşlarından bazıları kendilerince yorumlarını esirgemedikleri gereksiz konulardan konuşurken, içeri giren profesöre minnettar gözlerle bakan Elaisa, hafifçe olduğu yere daha fazla yerleşti ve henüz başlayan derste akan bilgileri dinleyip aklına not almaya koyuldu.

Hermes’i alabildiğine öven profesörün, aslında bu tanrının ne kadar sinsi, işini iyi bilen ve arkadan dolap çeviren bir tanrı olarak bahsedildiğini de anlatmasını beklerdi. Kişisel etik kavramına takılamayacak kadar hissiz hisseden cadı, dersin geri kalanında olacakları düşünerek kulak kabarttı. Gözlerini kapatıp yanında Hermes’i hayal etmeyi düşünse de, yalnızca kendisini düşündü. Yanında isteyeceği tek kişi, o anda bulunduğu yerden uzakta bir yerlerdeydi. Kolunu ovaladığında, uzaklığı verdiği soğukluğu izin üzerinde hissediyordu.