Bütün öğrenciler yerlerine oturduktan sonra Freya söze başladı; “Sizden çok zor bir şey istemiyorum, kendi masalınızı yazın sadece. İçinizden geldiği gibi yazın, ister bir prenses, ister bir şövalye dilediğinizi olabilirsiniz. Bu sizin masalınız bunu unutmayın. Sadece içinizden geçenleri kâğıda dökün. Uzunluğu size kalmış, ama çok kısa bir şey de beklemiyorum, en azından hayal dünyanızda gizli efsanenizi yaratın.” Freya sözlerini bitirdikten sonra bütün öğrencilere teker, teker baktı. Aslında hiçbirinin aklında bir fikir yokmuş gibi görünüyordu, ama onların gözlerindeki hırs ile çok şey başarabileceklerine inanıyordu.
Ufak bir duraksamanın ardından sözlerine devam etti. “Arakne’nin hırsına kapılmamanızı tavsiye ederim. Hırs yeri geldiğinde oldukça gerekli bir araç olsa da, zaman, zaman sizin sonunuzu getirebilir. Arakne kendine oldukça güveniyordu, aslında o kadar çok güveniyordu ki Athena’ya bile karşı gelebileceğini düşünüyordu. Ama yanıldığının farkına çok geç vardı. Athena bir gün yaşlı bir kadın kılığına girdi ve Arakne’nin karşısına çıktı. Arakne, yaşlı kadına Athena ile daha yarışa girebileceği konusunda kelimeler sarf etti. İşte o zaman Athena yaşlı kadın görünümünden çıktı ve kendi tanrısal görüntüsüne büründü. Athena’nın sözleri aslında Arakne’nin hak ettiği sözlerdi. "Sen ölmeyeceksin fakat benimle boy ölçüşme cesaretini gösterdiğin için hayatını ağ üstünde asılı olarak geçireceksin" dedi ve Arakne’yi bir örümceğe çevirdi. "Evet, arkadaşlar bence bu efsane aklınızın bir köşesinde dursun, çünkü kendini üstün görmenin ve hırsın bazen kötü sonuç getirebileceğini biliniz." Freya sözlerini bitirdikten sonra yerine oturdu ve “Şimdi yazmaya başlayın.” Dedi.