Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 IV.Sınıflar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adelaide Silimauré
Mitoloji Profesörü
Mitoloji Profesörü
Adelaide Silimauré


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 21/01/11

IV.Sınıflar Empty
MesajKonu: IV.Sınıflar   IV.Sınıflar EmptyPerş. Mayıs 19, 2011 8:08 pm


Zaman akıp geçiyor ve masallar günümüzde önemini yitiriyor. Aslında çocukluğumuzda duyduğumuz masallar artık sadece eskide kalan güzel birer anıdan ibaret. Bebekken annemizin anlattığı masallar, babamızın yanında uyuyakaldığımızda duyduğumuz masallar artık sadece hatırlamakta zorlandığımız saniyeler oluyor. Belki ileride kendi çocuklarımıza anlatamayacağımız masallar… Kendi masalımızı kendimiz yaratmadık hiçbir zaman. Kendi masalımızın kahramanı olmaktan korktuk belki de. Belki de anlatacağımız bir masalımızın olmadığını düşünüyoruz. Hayal gücümüzden yoksunuz, kendi dünyamızı yaratmaktan yoksunuz. Kaleme dökeceğimiz şeyleri yazmaktan yoksunuz, mürekkebin ve parşömenin kokusunu duymayalı uzun zaman oldu.

Şimdi sıra sizde...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adelaide Silimauré
Mitoloji Profesörü
Mitoloji Profesörü
Adelaide Silimauré


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 21/01/11

IV.Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV.Sınıflar   IV.Sınıflar EmptyPerş. Mayıs 19, 2011 8:13 pm

Bütün öğrenciler yerlerine oturduktan sonra Freya söze başladı; “Sizden çok zor bir şey istemiyorum, kendi masalınızı yazın sadece. İçinizden geldiği gibi yazın, ister bir prenses, ister bir şövalye dilediğinizi olabilirsiniz. Bu sizin masalınız bunu unutmayın. Sadece içinizden geçenleri kâğıda dökün. Uzunluğu size kalmış, ama çok kısa bir şey de beklemiyorum, en azından hayal dünyanızda gizli efsanenizi yaratın.” Freya sözlerini bitirdikten sonra bütün öğrencilere teker, teker baktı. Aslında hiçbirinin aklında bir fikir yokmuş gibi görünüyordu, ama onların gözlerindeki hırs ile çok şey başarabileceklerine inanıyordu.

Ufak bir duraksamanın ardından sözlerine devam etti. “Arakne’nin hırsına kapılmamanızı tavsiye ederim. Hırs yeri geldiğinde oldukça gerekli bir araç olsa da, zaman, zaman sizin sonunuzu getirebilir. Arakne kendine oldukça güveniyordu, aslında o kadar çok güveniyordu ki Athena’ya bile karşı gelebileceğini düşünüyordu. Ama yanıldığının farkına çok geç vardı. Athena bir gün yaşlı bir kadın kılığına girdi ve Arakne’nin karşısına çıktı. Arakne, yaşlı kadına Athena ile daha yarışa girebileceği konusunda kelimeler sarf etti. İşte o zaman Athena yaşlı kadın görünümünden çıktı ve kendi tanrısal görüntüsüne büründü. Athena’nın sözleri aslında Arakne’nin hak ettiği sözlerdi. "Sen ölmeyeceksin fakat benimle boy ölçüşme cesaretini gösterdiğin için hayatını ağ üstünde asılı olarak geçireceksin" dedi ve Arakne’yi bir örümceğe çevirdi. "Evet, arkadaşlar bence bu efsane aklınızın bir köşesinde dursun, çünkü kendini üstün görmenin ve hırsın bazen kötü sonuç getirebileceğini biliniz." Freya sözlerini bitirdikten sonra yerine oturdu ve “Şimdi yazmaya başlayın.” Dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aurora A. R. Octavianus
Slytherin IV.Sınıf
Slytherin IV.Sınıf
Aurora A. R. Octavianus


Mesaj Sayısı : 145
Kayıt tarihi : 03/04/11
Yaş : 29
Lakap : Aurora. Yazıldığı gibi okunur bebeğim :)

IV.Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV.Sınıflar   IV.Sınıflar EmptyC.tesi Haz. 04, 2011 6:33 pm

Aurora sınıfa gelen ilk cadıydı hatta ilk öğrenciydi. En arkada tekli bir sıra seçerek oturdu. Diğerlerinin de gelmesiyle birlikte Profesör Vigoureux derse başlamıştı. Bugün kendi masallarını yaratacaklardı. Aklına gelen ilk ve tek şey Bendis'le yaşamı oldu. Profesör Athena ve Arakne'nin hikayesini anlattıktan sonra aklına gelen hikayeyi yazmaya başladı. Tüy kalemini mürekkebe batırdıktan sonra önündeki parşömene yazacağı şeyleri düşündü. Bir kez daha mürekkebe batırdıktan sonra tüy kalemini yamaya başladı.

Dünya'yı yöneten bir kral ve bir kraliçe varmış. Bu kral ve kraliçenin çocukları olmuyormuş. Kral ülkedeki bütün şifacıları seferber ederek çocuk sahibi olmak istemiş. Şifacılardan biri bir cadıymış. Cadı kraliçeyi bir odaya çağırarak büyülü bir iksir yapmış. Bu iksir o kadar güçlüymüş ki tek damlası çocuk yapmaya yetermiş. Kraliçeye bunu söylemiş. Kraliçe bu sözlerden sonra akşam iki damla iksir içmiş. Bu büyünün bir yan etkisi varmış ki cadı bunu söylememiş onlara. Doğacak her çocuk büyücü olacakmış. Gel zaman git zaman kraliçe hamile kalmış. Dokuz ay geçtikten sonra doğuran kraliçenin iki çocuğu olmuş. Birine Rose diğerine Matt adını koymuş. Bu kızımız o kadar güzelmiş ki herkes hayran kalmış güzeliğine. Kraliçe kızına edilen bu iltifatlara çok seviniyormuş. Oğlan olan çocuğuna ise ülkedeki herkes aşık olmuş. Kraliçe bu duruma karşılık iksirden bir kere daha içmeye karar vermiş. İksiri içerken tek damla içeceği yerde iki damla içen kraliçe doğum geldiğinde ikizi olacağına biraz üzülmüş. Yine de doğurmuş ve pişman olmamış. Bu kızlar diğerlerine nazaran daha güzel, daha saf ve daha iyiymiş. Bu kızlara Bendis ve Aurora ismini vermiş. Bendis ve Aurora diğerleriyle hiç geçinemezmiş. Sürekli onların oyuncaklarını kırar, onların elbiselerini pisletir ve onları ağlatırlarmış. Günler ayları kovalamış. Öyle ki hepsi birer mükemmellik abidesi olmuşlar. Herkes mutlu mesut yaşarken Aurora ve Bendis'in yüzü hiç gülmezmiş. Her zaman somurtup her güzelliğin içine bir gölge düşürürlermiş. Genç kızlık zamanlarına gireceklerinde Aurora ve Bendis bir plan yapmışlar. Bu plana göre aileyi öldürecekler ve ülkeden kaçacaklarmış. Ellerine birer hançer alarak ilk önce Rose ve Matt'i sonra ise anne ve babaları olan kral ve kraliçeyi öldürmüşler. Eşyalarını toplayarak ve hazineyi boşaltarak kaçan kızları o ülkede bir daha gören olmamış. Kızlar başka bir ülke olan Hogwarts'a kaçmışlar. Mutlu ve karanlık dolu yaşarlarken bir gün Bendis bir düello'ya girmiş. Düelloda yenilen Bendis ölmüş. Aurora yasını tutarken öyle kötüleşmiş, içine öyle bir karanlık bürümüş ki yemin etmiş: İyilerin olmadığı, karanlığın kol gezdiği ve herkesin üstün olduğu bir dünya için uğraşacakmış. Aurora'nın yas döneminde karşısına çıkan, bütün düşüncelerini biraz da olsa değiştiren bir kişi varmış: Aldric. Aldric, Aurora'nın karanlık hayatındaki ışık huzmesi olarak girmiş ve kalmıştı. Günler, aylar, yıllar birbirini kovaladı. Aurora ve Aldric evlenmişler ve çok mutlu olmuşlardı. Aurora'nın istediği gibi kötülüklerle dolu, üstün olanların galip olduğu bir dünya vardı ve yanında Aldric ve oğlu Damon'la mutlu ve kötülük dolu hayatları ömürlerinin sonuna kadar devam etti.

Bitirdiğinde parşömenin sonuna gelmişti. ' ~ SON ~ ' yazdıktan sonra Profesör'e verdi. Bitiren ilk kişiydi. Yerine oturduğu anda Profesör çıkabileceklerini söyledi. Eşyalarını hızla topladı ve bir sonraki dersine yetişebilmek için hızlı adımlarla sınıftan çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
IV.Sınıflar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Ders Arşivleri-
Buraya geçin: