https://discord.gg/QCRdw8xVE8 |
|
| Kayıp Mirasın Keşfi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Pierretta Qixinâ Hufflepuff VII. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6885 Kayıt tarihi : 04/09/10 Lakap : Nemesis, goddess of revenge.
| Konu: Kayıp Mirasın Keşfi Paz Ocak 27, 2013 8:54 pm | |
| Pierretta Qixinâ & Fyodor Nicolai Petrenko | |
| | | Fyodor Nicolai Petrenko SFL
Mesaj Sayısı : 561 Kayıt tarihi : 06/09/10
| Konu: Geri: Kayıp Mirasın Keşfi Ptsi Ocak 28, 2013 1:45 am | |
| Uzayıp giden, adeta gökyüzünde raks eden bembeyaz bulutların ardına gizlenmişti güneş. Bir görünüp bir kaybolurdu tıpkı büyücünün pamuk bağlı hayalleri gibi. Burada, medeniyetten uzak bu diyarda zaman denen mefhum insanın canını acıta acıta geçip gidiyordu. Geride bırakılan hayatların üzerinden sanki bin yıl geçmiş gibiydi. Büyücü geçmişini hatırlamakta giderek zorlandığını fark etti. Halbuki bir vakitler keskin hafızası yaşadıklarını unutmamaya ant içmişti. Bir toz bulutu geçmişini, bugünü ve geleceğini kaplamıştı adeta. Ne dün vardı hayattın da ne de yarına dair küçük bir umut. Düşüncelerini, hayallerini, umutlarını Serpent’in ellerine teslim edeli epey zaman geride kalmıştı. Fakat en ufak da olsa bir şüpheye yer yoktu aklında, gün gelecek bu ızdırap dolu hayat son bulup yerine daha yaşanılası bir dünya ortaya çıkacaktı. İnanıyordu, tüm kalbi ile ve tüm benliği ile bu ulu fikriyata inanıyordu.
Fyodor, kamp hayatının hareketli ortamından bir nebze olsun uzaklaşmak için insanlardan ırak bir köşeyi kendine mesken edinmişti. Yorgunluktan bitap düşmüş bedeni yemyeşil çimlerin üstüne sere serpe uzanmıştı. Bulutlara ve bulutların ardına saklanan güneşe takılı kalmış gözlerinde ise hayat enerjisi tükenmişti. Fakat huzurluydu, en azından kamptaki birçok büyücü ve cadıya oranla huzur doluydu. Çünkü, kaybedecek tek bir şeyi dahi kalmamıştı.
Uzaktan kendisine doğru yaklaşmakta olan ayak seslerini hissetmesi ile bir anda irkildi büyücü. Aniden doğruldu ve üstüne başına çeki düzen vermeye başladı. Birkaç saniye sonra Etta’nın silueti karşısında belirmeye başladı. Kısacık saçları ile eski görüntüsünden uzaklaşmış olan porsuğun kamptan uzakta ne aradığı sorusu Fyodor’un beyninde yankılanmaya başladı. Cadının giderek zayıf düşmüş bedeni eski güzelliğinden bihaberdi. Belki de kamp yaşantısının en fazla etkilediği kişinin Etta olduğunu düşündü Fyodor.
Dalgın adımlarla yürüyen cadı, büyücüyü ancak aralarında birkaç adım kala fark edebildi. Fyodor aralarındaki bu kısacık mesafe sayesinde Etta’nın yüz hatlarını daha rahat inceleyebilme fırsatını edinmişti. Cadının gözleri ağlamaklıydı. Porsuğun gözyaşları adeta göz bebeklerinin derinliklerine saklanmış, bir mahkumun hapishaneden kaçmayı istemesi gibi saklandığı o yerden çıkmak istiyordu. Kendisini alakadar etmeyen konulara burnunu sokmamaya yeminler etmiş olmasına rağmen yine de çevresindekiler karşı güçlü durmaya çalışan Etta figürünün aksine; karşısında yer alan bu görüntü büyücü de büyük merak uyandırdı. Rahat edici sessizliği büyücünün cesaretten yoksun sesi bozdu:
‘‘ Neyin var Etta? ’’
* Bu kadar kötü bir giriş yaptığım için kusura bakma. Umarım rp ilerledikçe açılırım | |
| | | Pierretta Qixinâ Hufflepuff VII. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6885 Kayıt tarihi : 04/09/10 Lakap : Nemesis, goddess of revenge.
| Konu: Geri: Kayıp Mirasın Keşfi Salı Ocak 29, 2013 8:05 pm | |
| Sonbahar melteminin tenini okşamasına izin veren kumral cadı, içinde taşıdığı büyük sevginin dezavantajını, özlemini yaşarken yalnız kalmak istiyordu. Bu yüzden kamp alanından uzaklaşma ihtiyacı duydu. Yere dökülen ve bir daha da hiçbir zaman yeşerme imkanı olmayacak kuru yaprakları ezerken, ikizine duyduğu özlem ve endişenin düşüncelerine türlü kötülükler sokmasına rahatça izin verdiği için kendisine kızıyordu. Annesi ve babası öldükten sonra Jacquetta'ya karşı hep ebeveyn gibi hissettiği için, onu yalnız bırakma içine yer etmiş, her gece kabuslar görmesine neden olmuştu. Özlüyordu. Kelimelerin kifayetsizliğine meydan okuyamayacak kadar; çünkü biliyordu ki, ikiz kardeşine duyduğu sevgi anlatılamayacak kadar çoktu. Endişesi her geçen saniye katlanıyor, bir dağ misali, neredeyse somut biçimde görünüyordu gözüne. Yaptığı hatadan kimseye bahsedemediği için, her geçen gün büyüyen özlemi, içinde fırtınalar kopmasına ve buna rağmen hala insanlara, çevresindekilere güler yüzlü görünmek zorunda olmasına sebebiyet veriyordu. Uzun süre önce isyan etmeyi bırakmış olsa dahi, bıkmıştı. Önceden hazırlanmış senaryosunda, canını yakan her bir darbeyi tek başına, yalnız üstlenmekten bıkmıştı. Üstelik, yanında olan insanları da bizzat kendisi yok ediyordu. Tanrı'nın lanetine maruz kaldığını söyleyen iç sesine, kulak asmadan biraz rahatlayabileceğini umarak yürümeye devam etti Silvanesti'de.
Aldığı derin nefesler bir miktar huzur olarak ona geri dönüyorken, Silvanesti Ormanları'nda dolaşmak ona diken üzerinde çıplak ayakla dolaşmak gibi geliyordu. Silvanesti'ye alışmış gibi görünse de, alışmamıştı. Küçük böcekler huzurunu kaçırıyor, yediği yiyecekler midesinde durmuyordu. Evini, Fransa'yı özlemişti; lakin orasının da artık bir harabe yerinden başka bir şey olmadığını bilmek, canını yakıyordu. Bir kez daha derin nefes aldı ve ormanın sessizliğine sığınarak dolan gözlerindeki yaşları özgürlüğüne kavuşturdu. Diğerlerinin yanında ağlayamazdı. Herkesten her defasında sakladığı güçsüz porsuk yoktu artık. Onun yerine Pierretta Qixinâ vardı. Yeri geldiğinde cesur, atılgan, yıkılmaz ve güçlü biriydi neredeyse herkesin gözünde. Bunu sarsacak bir şey yapacak değildi. Sonuçta, bugünlere zor gelmişti gecenin kızı. Bunu acizliğiyle sunacağı birkaç damla gözyaşı uğruna yok edecek değildi. İnce parmaklarını ıslak yanaklarına uzatıp, gözyaşlarının ardında bıraktığını temizlerken, bir sesle irkildi ve yerinden sıçradı adeta. Gözleri bulunduğu açıklığı süzerken, pek aşina olmadığı, yine de ilk gördüğü günden beri dikkatini çeken büyücüyle karşılaştı. Cadıya yönelttiği soru, ağladığını gördüğünün kanıtıydı. Zaten Etta hala gözleri sulu bir vaziyette duruyordu uzun saçlı büyücünün karşısında. Buruk bir gülümseme armağan etti karşısındaki adama. Pek belli etmeyeceği şekilde derin bir nefes aldı ve birkaç kez de gözlerini kırpıştırarak gözyaşlarını kovdu gökyüzü gözlerinden.
''Önemli bir şeyim yok, Fyodor. Sadece buraya pek alışabilmiş değilim. Sanırım, evimi özledim.''
Buruk tebessümü yüzünden silinmeden sonlandırdı sözlerini Nemesis. Yalan söylememişti. Sadece üstü kapalı bir konuşma yapmıştı karşısındaki büyücüye. Bunu anlayışla karşılayacağını düşünüyordu. Diğer yandan, onun orada ne işinin olduğunu da merak etmiyor değildi.
''Doğrusu, seni burada gördüğüme şaşırdım. Diğerleri kamp alanından pek uzaklaşmaz.''
| |
| | | Fyodor Nicolai Petrenko SFL
Mesaj Sayısı : 561 Kayıt tarihi : 06/09/10
| Konu: Geri: Kayıp Mirasın Keşfi Çarş. Ocak 30, 2013 11:41 am | |
| Mesafeler vardı cadı ile büyücü arasında. Geçmişin getirdiği sınıfsal ayrımlar. Birisi güler yüzlü, eğlence düşkünü ve her daim dost canlısı tavırları ile ilginin merkezinde yer almaya çalışan bir Fransızdı. Kısacası kanı hızlı akardı. En azından Fyodor’un beyninde canlanan Etta figürü bundan ibaretti. Sonrasında ise kendisini düşündü büyücü. Soğuk iklimin soğuk insanı. Dış dünyaya karşı tepki vermekten uzak bakışlar ve hayatın akışını takip etmekten yorulmuş iki çif göz. Buz gibi bir kalp; çevresine sert görünmesine karşın bir o kadar kırılgan. Etta ile aralarındaki fark siyah ile beyaz kadar belirgindi geçmiş zamanlarda. Ta ki Serpent ortaya çıkasıya kadar. Bütün ayırımları ortadan kaldırıp hepsini tek vücutta toplayasıya kadar.
Cadının kendisini sakınmamasından cesaret alıyor ve ona, onun hayatındaki kıvrımlara anlam vermeye çalışıyordu. Terk edilmiş şatafatlı bir hayatın ardınından bu ücra diyarda yaşama tutunmak isteyen zarif bir beden. Fakat her acının insanı büyüttüğü gerçeğine binaen Etta da gün geçtikçe büyüyor, gün geçtikçe güçleniyordu büyücünün gözünde. Elbette kampta yaşayan her isyancı gibi bu süreç zaman zaman onun için de yorucu bir hal alıyordu. Cadının solgun gözlerine baktı ve gayet samimi bir şekilde konuşmaya başladı:
'' Hiçbirimiz için burada yaşamak kolay değil. Geride bıraktıklarımızı bir çırpıda silip atmak kolay şeyler değil Etta. Ama birbirimiz için buradayız. Birbirimize sahip çıkabilmek için. Unutma biz; sıradan bir gruptan öte giderek büyüyen ve birbirini sarmalayan bir aileyiz.''
Uzun sözcüklerin, peş peşe sıralanan cümlelerin ardından nutku tutuldu bir an için. Alışık değildi böyle uzun konuşmalara. İnsanları, onların karmaşa ile dolu iç dünyalarını anlamaya çalışmaya alışık değildi. Belki de Fyodor da yaşanan en keskin değişimlerden biri buydu: Ötekileri anlamaya çalışmak.
'' Burası benim için bir sığınak! Kendimi yeniden keşfetmemi sağlayan gizli bahçem. Zaman zaman senin gibi yorgun düşündüğüm anlarda buraya gelir ve biraz olsun tüm acılarımı kendimden ötelemeye çalışırım.''
Sözlerinin cadıyı etkilemeye başlamasını fark etmesi ile keyfi yerine gelmeye başladı. Başkalarının küçük mutlulukları kendi dünyasına eklemeye başlamıştı heyhat. Ciğerlerinden ses tellerine hücum eden son bir nefes sayesinde heyecanlı bir şekilde konuşmasını sürdürdü:
'' Haydi biraz olsun neşelen Etta. Burayı, bize kucak açan bu ıssız coğrafyanın güzelliklerini görmeye çalış. İstersen sana bu konuda yardımcı olabilirim. Ne dersin küçük bir tur atalım mı birlikte? ''
| |
| | | Pierretta Qixinâ Hufflepuff VII. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6885 Kayıt tarihi : 04/09/10 Lakap : Nemesis, goddess of revenge.
| Konu: Geri: Kayıp Mirasın Keşfi C.tesi Şub. 09, 2013 7:34 pm | |
| ''Burası benim için bir sığınak! Kendimi yeniden keşfetmemi sağlayan gizli bahçem. Zaman zaman senin gibi yorgun düşündüğüm anlarda buraya gelir ve biraz olsun tüm acılarımı kendimden ötelemeye çalışırım.''
Büyücünün sözleri cadının suratındaki tebessümü gerçek kılmaya yeterli olmuştu. Gözyaşlarının süzüldüğü yanakları ıslaklıktan kurtulmuştu, birkaç kez gözünü kırpınca fark etmişti cadı bunu. Büyücünün sözlerinin havada kalmasını istemeyerek Nemesis de şakayla karışık birkaç kelime mırıldanmıştı dudakları arasında. Büyücüyü çok tanımıyordu lakin ona porsuğa olan yaklaşımı onun diğerlerinden bir farkı olmadığını ortaya koymuştu.
''Öyleyse sanırım kendime yeni bir yer bulmalıyım. Senin özelini işgal etmek istemem.''
İkisinin dudaklarından dökülen gülümsemeler, büyücünün şimdilik göze çekici görünen kelimeleriyle son bulmuştu.
''Haydi biraz olsun neşelen Etta. Burayı, bize kucak açan bu ıssız coğrafyanın güzelliklerini görmeye çalış. İstersen sana bu konuda yardımcı olabilirim. Ne dersin küçük bir tur atalım mı birlikte?''
Pierretta başta biraz çekinmişti. Neticesinde ormana diğerlerinden önce de bir keşif yapmıştı porsuk fakat büyücünün de dediği gibi güzelliklerle falan karşılaşmamıştı ne yazık ki. Silvanesti'de tek gördüğü büyü kullanımından uzak ve zor bir yaşamdı; ayrıca ilk kez karşılaştığı çeşitli yaratıkların varlığı da söz konusuydu. Birkaç saniye düşünmüş ve fikrini vermişti kumral cadı. Bunu dile getirirken iki beden de yere saçılmış kurumuş yaprakları ezerek ormanın daha önce gidilmeyen yerlerine doğru ilerlemeye başlamıştı bile.
''Umarım başımıza iş açmıyoruzdur, Fyodor; çünkü en son bu ormanı gezintiye çıktığımda pek güzel şeylerle karşılaştığım söylenemez.''
Biraz önceki haline tezat oluşturacak şekilde sessiz ve dişleri görünecek kadar büyük bir tebessüm yayılmıştı porsuğun yüzüne. Kafasını dağıtmıştı. Her zamanki haline geri dönmüş ve etrafa neşe saçmaya başlamıştı. Büyücünün tam aksine, başına bir şeyler geleceğini düşünmesine rağmen bundan zevk alıyordu Pierretta. Her seferinde başını belaya bulaştırmayı başaran cadı, günü gününe yaşamayı öğrenmişti olan onca şeyden sonra. Büyücünün yönlendirdiği şekilde ilerlemeye devam ederken, onun, bu geçtikleri yollardan daha öncesinde hiç geçip geçmediğini merak etse bile bunu dile getirmemişti. Asası yanındaydı. Hatta, orman büyüyü kabul etmese dahi başına bir iş geldiğinde başvurabileceği keskin bıçağı da yanındaydı. Silvanesti'ye alışamamıştı lakin oranın yaşam şartlarını benimsemişti. Bu da cadıyı bir adım öne konumlandırıyordu. Bundan şikayetçi değildi, her ne kadar geçen birkaç günde sayısı iki basamağa ulaşacak kadar çok geyik veya diğerlerinin yiyebileceği şekilde hayvan ölümüne neden olsa da. Hiç olmazsa bir işe yarıyordu, böyle düşünmüştü her seferinde Pierretta. Daha sonrasında sadece kendini kandırdığını fark edecekti ama her zamanki gibi her şey için çok geç olacaktı. Bunun da farkındaydı; ama kafasına takmadı. Büyük bir nefes doldurmuştu ciğerlerine, son birkaç haftadır peşini bırakmayan mide bulantılarının azalmasının şerefine. | |
| | | Fyodor Nicolai Petrenko SFL
Mesaj Sayısı : 561 Kayıt tarihi : 06/09/10
| | | | | Kayıp Mirasın Keşfi | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|