Olympos'un Eteği

Konu: Olympos'un Eteği C.tesi Ağus. 04, 2012 12:13 am

[Resimleri sadece adminler görebilir.]

Zirvesinde kudretli Zeus'un yaşadığı Olympus'un göz alıcı manzarası, bu masada oturanların dikkatini epey dağıtacak.

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Çarş. Ağus. 08, 2012 12:15 am

Dirseklerini masanın üzerine koyup öne doğru eğilen büyücü, yanından geçip dans pistine doğru ilerleyen bir çiftten yükselen kahkahaları işitince istemsizce kaşlarını çattı. Mia, kendisine gitmesini söyleyip ortak salonu terk ettiğinde sevgilisinin peşinden gitmediği için huzursuzdu büyücü, fakat dikkate alınması gereken bir problem olmadığını bilmek burada tek başına geçireceği birkaç saatte içini ferah tutmasını sağlıyordu. Başını hafifçe yukarı kaldırıp kız kardeşlerini ve kuzenlerini görebilmek için salona şöyle bir bakınırken ayaktaki kalabalığı yararak kendisine doğru yaklaşan sarışın cadıyı fark etti. Luke, ayağa kalkıp elindeki dört kadehle birlikte pek de rahat yürüyemiyormuş gibi görünen cadının elinden iki bardağı çekerken Liena'nın yüzündeki tiksinti dolu ifadeye gülmeden edemedi. "İkişer kadeh alarak ne kadar cömert davranmışsın."

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Perş. Ağus. 09, 2012 10:47 pm

"Beni de düşünmen ne büyük incelik, Liena."

Siyah topuklularının zeminde çıkardığı tok sesin eşliğinde sevgilisinin yanında beliren cadının, çehresindeki sahte tebessümü eksik etmeden kadehlerden birini kaparken içinde filizlenen anlamsız kıskançlığını dizginlemekte zorluk çektiği aşikardı. Sol elini usulca kaldırıp büyücünün koluna sahiplenircesine dokunarak narin parmaklarını gezdirmeye başladığında okyanus mavisi bakışlarını doğrudan onda sabitlemişti. "Baloda seni yalnız bırakacağımı gerçekten düşünmedin, öyle değil mi hayatım?"

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Perş. Ağus. 09, 2012 10:57 pm

Aniden yanlarında beliren cadının yüzündeki ifadeye daha önce onlarca kez tanıklık etmiş olan büyücü, yersiz bir suçluluk hissedip gözlerini kaçırırken kuvvetlice yutkundu. Elindeki kadehleri masaya bırakıp kendisine yanaşan sevgilisinin ince beline kolunu sardı ve gülümseyerek onu süzdü. "Elbette düşünmedim," deyip cadının şakağına bir öpücük kondurduktan sonra hemen önündeki sandalyeyi çekip Mia'nın oturmasını beklerken Liena'ya temkinli olması gerektiğini ifade eden bir bakış attı, zira bu gecede sinir bozucu hiçbir detayın yer almasını istemiyordu.

"Kusursuz görünüyorsun," diye fısıldadı sandalyesine oturmuş cadının kulağına doğru eğilerek.

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Perş. Ağus. 09, 2012 11:14 pm

Belinde hissettiği güçlü kolların dokunuşuyla hafifçe ürperse de bunu belli etmemek adına buruk tebessümünün ardına saklanarak zarif bir hareketle sandalyeye oturdu. "Bu yeni bir şey değil," dedi dolgun dudaklarının arasından dökülen şuh bir kahkahanın beraberinde. Yaşadığı sorunların hayatı boyunca sahip olduğu tek doğru şey olan sevgilisiyle arasına girmesine izin vermeyecekti. Yüzüne dökülen bal rengi buklelerini geriye atıp yeniden ayağa kalktı ve elinden tuttuğu büyücüyü çekiştirerek dans pistine sürükledi. "Hadi ama sevgilim, içinde bir yerlerde hâlâ güzel bir bayanı dansa kaldıracak kadar centilmenlik kırıntısı olduğunu biliyorum," diyerek tekrar gülümseyen porsuk, zihnini kemirerek koca bir boşluk yaratan zehirle yalnızca bu yolla başa çıkabiliyordu; yok sayarak.

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Perş. Ağus. 09, 2012 11:31 pm

Genç büyücü henüz oturmaya yeltenmişti ki elinden tutup onu dans pistine doğru sürükleyen sevgilisinin neşeli kahkahası Christian'ın ayak diretemeyeceğini ifşa edecek kadar güzel bir tınıyla kulaklarında can buldu. İç geçirip yeni bir parçaya geçiş yapan orkestrayı birkaç saniye dinledikten sonra dudaklarında muzip bir tebessümle sol elini sevgilisinin beline yerleştirip bedenine bastıran genç adam, sağ elini ise nazik bir hareketle havalandırdı. "Ben her zaman centilmen biriydim," derken bir yandan ailesine, dans derslerini asla atlamadıkları için minnet duyuyor, bir yandan ise adımlarının birbirini yakalamasını bekleyip başını hafifçe eğerek Mia'nın güzel çehresini süzüyordu. Kadınsı güzelliğinin ve baştan çıkarıcı derin gözlerinin atlında sakladığı masumiyetin oluk oluk kanayan acıları bastırdığını bilmek, Luc'un bile baş edemediği bir gerçekken elinden hiçbir şey gelmeyişi büyücüyü yıpratıyordu. Sevgilisinin yaptığı gibi, yok saymayı seçerek hafifçe tebessüm etti. "Hayat nasıl gidiyor, Bonheur?"

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Perş. Ağus. 09, 2012 11:49 pm

Bakışlarının altında henüz kapanmamış pek çok yarayı gizleyen cadı, bu sefer her daim takındığı o pür güçten yapılmış maskesini düşürerek doğrudan içini okuyan amber gözlere bakmayı sürdürdüğü taktirde oynadıkları mutluluk oyununun sonlanacağı korkusuyla başını sevgilisinin boynuna yaslamayı yeğledi. "Hmm, bir düşünelim. Kafayı sıyıran bir ikiz kardeş ve onun rus finosu, ihmal eden bir sevgili falan, bildiğin şeyler," diye mırıldandı alay dolu bir tınının eşliğinde. Ona beslediği aşk öylesine büyük, öylesine yenilmezdi ki şimdi kollarındayken uzun süredir hasretini çektiği o huzura yeniden kavuşmanın mutluluğu dudaklarına yansıyan tebessümün saflığından okunuyordu. "Seni özlüyorum Luc." Başını kaldırmadan büyücünün emsalsiz kokusunu içine çekerken, onsuz bir dünyanın hayalini dahi kurmayı başaramayacak kadar acizdi.

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Paz Eyl. 02, 2012 9:34 pm

Luc'un duymaktan korktuğu cevap cismani varlığına kavuşmuş gibi cadının kaçırdığı gözleriyle birlikte geliverirken dudağının sol kenarını yavaşça yukarı doğru kıvırdı. Boynuna temas eden sıcaklığın getirdiği huzurla yüzünü sevgilisinin bal köpüğü rengi buklelerine doğru bastırıp onu dinlerken, hayatı kaçırıyor oluşlarının artık canlarını yakmaya başladığını kabullendi. "Sanırım bir şeylere geç kalıyoruz." Cadının sağ elini de omzuna doğru bırakmasının akabinde belini saran genç büyücü, bastırmakta güçlük çektiği suçluluk duygusunun bariton sesine işlediğinden bihaber, sözcükleri dökmeye başladı. "Bunlar bitecek, Mia, hiçbiri kalıcı değil. Hem beni sonsuza dek mutlu yaşadılar masallarına inandıran sensin, unuttun mu?" Sağ elini yükseltip iki parmağıyla cadının ince çenesini yavaşça yukarı kaldırdı ve gözlerini yakaladı, alabildiğine içten bir tebessüm döktü dudaklarına. "Seni sevmekten vazgeçmeme hiç yardımcı olmuyorsun," dedi aşkla bakan gözlerinin ardından. Christian, onu bakışlarıyla büyüleyen bir meleğe cümlelerle onu anlatmaya çalışmanın manasız olduğunu biliyordu, lâkin denemek, artık bir ömürlük uğraşıydı.

Konu: Geri: Olympos'un Eteği Salı Ekim 02, 2012 6:00 pm

Sonsuza dek mutlu yaşadılar… Sevgilisinin şefkatli dudaklarından dökülerek melodik bir tınıda hayat bulan kelimeler, zihninde ördüğü sahte gerçekliğin yıkılmasına ve geriye yalnızca kolları arasında kendini bulduğu büyücü kalana dek silinmesine neden olurken, balo salonuna hakim olan bütün seslerin birer uğultu hâlini alışına seyirci kaldı. Onu, küçük bir çocuk misali saklandığı gizli köşesinden çekip çıkardıktan sonra okyanus mavisinin en derin tonlarından birine bürünmüş gözlerini kendi amberleri arasında hapseden Luke, cadının ona neden bu denli aşık olduğunu bir kez daha hatırlattığında, mercan kırmızısı dudaklarında uzun zamandır hasret kaldığı o pür mutlulukla kutsanmış tebessümü canlandı.

"Ve sen, Christian Luke Hyxest, her seferinde beni kendine biraz daha aşık ediyorsun."