Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Tanrının Gazabı

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Amethea Adrasteia
Astronomi Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu & Admin
Astronomi Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu & Admin
Amethea Adrasteia


Mesaj Sayısı : 679
Kayıt tarihi : 25/06/10
Yaş : 29

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyCuma Ağus. 03, 2012 11:52 pm


[Resimleri sadece adminler görebilir.]

Olur da, Cennet Bahçesi'ne yakın kurulmuş bu masaya oturursanız, öfkenize hakim olmanız önerilir. Patlayan birkaç bardağı gözden çıkaracaksanız, ayrı tabi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Syvonne Florentine
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Syvonne Florentine


Mesaj Sayısı : 382
Kayıt tarihi : 07/11/11

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 12:16 am

Üzerine geçirdiği dar kesim siyah elbisesiyle aynadaki aksini sakince seyrediyordu. Başını hafifçe yana yatırıp gördüğü şeye bakınırken memnun olup olmaması gerektiğini bilmiyordu ama yine de memnun olmuş gibi yapacaktı. Olabildiğine doğal bıraktığı saçlarını omzunun üzerinden serbest bırakıp yavaşça ortak salondan süzüldü. Geçen koca bir yılın analizini merdivenlerde yapmaya başladığında arkasında bıraktığa seneye hüzünle bakacak değildi. Yaşadığı şeyler rutine bindiğinden beri geçen hiçbir yıl için üzülmüyor, yas tutmuyordu. Kurduğu dostluklar, kavgalar, acılı aşk dönemi, kavgalar, ailesiyle arasını sıkı tutma çabaları, kavgalar… Liste daha da uzar giderdi ve artık göze sadece kavgalar kısmı batardı. Kavgalar demek aslında ne kadar doğru olabilirdi ki? Onun tüm yıl boyunca verdiği savaş sadece bir kişiyleydi. Şımarık ikiziyle… Ondan tamamen farklı olan bu kızla… Nasıl oluyordu da aynı zaman dilimi içinde aynı rahimden çıkıp da bu kadar taban tabana zıt olabiliyorlardı? Aslında her zaman hafiften bir kıskançlık da duymuyor değildi. Onun her istediğini yapması ve tüm ilgileri üzerine çekmek istediğinde o mükemmel oyunculuğunu konuşturmaya başlamasını kıskanıyordu. Ama bir yandan da bu özellikleri onu sinirlendiren ve onda nefret duygularını uyandıran yegâne davranışlar oluyordu.

Balo salonundan içeri girdiğinde gözlerinin çevresindeki hafif kırışıklıkları ortaya çıkaracak şekilde gözlerini kısarken ona doğru yaklaşmakta olan kızı sonradan fark etti. Kızın tam onun önünde durmasıyla konuşması aynı saniyede olup bitiyordu. “Yvonne! Biz şu ilerideki masadayız. Ne dikiliyorsun burada? Hadi gel.” Bizim masa tabirini kullanırken başıyla işaret ettiği yere bakmaya başladı ve bakışları kısa bir süreliğine donduktan hemen sonra hiçbir şeyi belli etmemeye çalışarak aynı yüz ifadesiyle kıza döndü. “Yok, Sophia ben başka masaya geçecektim.” Kafasını hafifçe sağa sola oynatarak tanıdık görmeyi ve hemen onun masasına çöreklenmeyi umut etmeye başladığı sırada onu görmesi hayatın bünyesinde barındırdığı ironiyi kanıtlama çabası sayılmasa ne sayılırdı ki? Ayağına kadar gelmiş olan o fırsat her ne kadar cazip görünmese de başka çaresi yoktu. O masaya gidip oturamazdı hiçbir şey olmamış gibi. Üstelik daha yeni yeni şu aşk acısı denilen şeyi kalbinden atıyordu. Henüz hazır değildi yakın arkadaşım dediği kız ile sevdiğim dediği erkeği o derece samimi görmeye. Ne zaman hazır olabilirdi ki? Aşk da bir çeşit özgürlük değil miydi? Başka bir aşkın başladığı yerde eskisini geride bırakıyorsa insanoğlu o zaman o kadar kolay unutamazdı onu. İstemese de ikizinin olduğu masaya gidecekti. “İzninle Nova ile konuşmam gereken bir şey vardı. Daha sonra tekrar yüz yüze gelmek istemiyorum. Bugünden halledeyim.” Kızın omuzlarından hafifçe ittirerek kendine yol açtı ve o malum masaya doğru yürümeye başladı. Eğlenebilmek amaçlı geldiği yerde başına gelebilecek olan tüm o ihtimalleri düşününce kanının donduğunu hissetti. Koridor o yürüdükçe kısalaşırken suratına oldukça alaycı bir gülümseme kondurdu. Masanın yanında belirdiğinde ellerini sandalyenin tepesine koyarak yaslanmaya başladı. Karşısındaki kişiden zerre izin isteme gereği hissetmeden masaya oturup bakışlarını kenetledi ikizinin üzerinde. Alaycı yüz ifadesinin verdiği hararetle yüz ifadesini aratmayacak bir ses tonunda konuşmaya başladı. “Hayırdır, insan içine çıkmaya başlamışsın? Kim seni evcilleştirdi bu kadar?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Slytherin VI. Sınıf
Slytherin VI. Sınıf
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 630
Kayıt tarihi : 27/07/12
Lakap : Taker Girl.

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 1:06 am

    Genç cadı kırışmaması için özenle dolabının yanına asmış olduğu elbiseye doğru yürüdü. Oldu olası böyle uzun kesimli eteklerden hoşlanırdı, bir de straplez üstlerden elbette. Moda programlarında gördüğü mankenlere küçük yaşlardan beri özeniyordu, bu yüzden olacak ki son birkaç senedir annesi ve babasına baloda giyeceği elbiseyi kendisi seçtiriyordu. Bazı zamanlar Syvonne ile birlikte gitmek zorunda kalıyordu dükkanlara; fakat bütün dikkatini elbiselere verdiğinden dolayı cadı bunu fazla umursamıyordu. Çabuk hareketlerle askılardan kurtardı giysiyi. Ellerinin arasında duran kumaş o kadar yumuşaktı ki Nova bir an için onu yatağının üstüne serip, güzel derin bir uyku çekmek istedi; ancak günlerdir bugün ile alakalı planlar kuruyordu. Hastalığının ortaya çıkardığı ataklardan biriyle de karşılaşmadığına göre balo salonuna gitmemek için en ufak bir neden bile yoktu. Hızlı hareketlerle giysinin boşluğundan kollarını geçirdi, kumaşı dikkatli ve yavaş hareketlerle göğüslerinden ve belinden aşağıya doğru kaydırdı. Saten eteğin bacaklarına dokunuşu gıdıklandırıcıydı ama aynı zamanda genç cadının feminenliğini hissetmesini sağlıyordu. Straplez yakanın göğüslerini fazla açığa çıkarmadığından emin olduktan sonra hızlı hareketlerle makyajını yaptı. Saçını dağınık bir topuz yapmış ve önden iki parçayı açık bırakmıştı. Boynuna taktığı gümüş ejderha kolyeyi de düzelttikten sonra az topuklu ayakkabılarını giydi. Zindanlardan çıkarak balo salonuna doğru ilerlemeye başladı.

    İçeriye girdiği anda buram buram parfüm kokusunu ciğerlerine çekmek zorunda kaldı. Ya içeriden bir kız bütün şişeyi üstüne dökmüştü ya da büyük bir dişi grubu aynı markanın aynı ürününü kullanıyordu. Salona yayılmış bir de serinlik vardı ki genç cadı bir anlığına tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Gözüne kestirdiği boş bir masaya doğru ilerlerken giyiyor olduğu uzun eteğin önlerini kaldırmak zorunda kalmıştı. Bir kez tökezlemiş ve düşüp rezil olmaktan son anda kurtulmuştu. Elbette hemen yanındaki oğlana tutunması, hatta onu taciz bile etmiş olabilirdi, gerekmişti. Masaya ilerlerken beyaz bir örtünün serili olduğu tezgahta duran içeceklerden birini aldı eline. Sıkı sıkı onu tutarken küçük bir yudum aldı. Masaya yerleştiği anda da diğer kızların neler giydiğine bakınmaya başladı. Sonuç olarak bu akşam herkes, milletin ne giydiğinden ya da ne giymediğinden bahsedecekti. Nova da bu dedikodu tufanından uzak kalmak istemiyordu, zaten sosyallik çemberinden yeterince dışlanmıştı. Hastalığı yüzünden yataktan çıkamadığı ya da birilerine yanlışlıkla çarptığı zamanlar, genç kızın Hogwarts içerisindeki bütün popülerliğini silip süpürmüştü. Şimdi ise Nova herkes tarafından bir ucube olarak görülüyordu, hatta kız kardeşi tarafından bile.

    Tam onu düşünürken kalabalığın içerisinden Syvonne'un kendisine doğru gelmekte olduğunu fark etti. İti an çomağı hazırla diye düşünürken, onu görmezden gelip gözlerini kaçırmanın güzel bir taktik olup olmayacağını denemeye karar verdi. İlgilenmiyor hatta umursamıyor gibi davranmaya çalışarak bardağından büyük bir yudum aldı. Beklediğinin aksine kız kardeşi yaklaşmayı kesmemiş, aksine daha da hızlanmıştı. Sanki birilerinden ya da bir şeylerden kaçıyor gibiydi. Nova onunla yüzleşmekten başka çaresi olmadığını anlayabiliyordu, bu yüzden boğazını temizleyerek kendisini en kötüsüne hazırladı. Onun sandalyeye yerleşmesini küçümser bakışlarla gözlemlerken dediklerine şuh bir kahkaha atarak karşılık verdi. "Baktım sen çıkabiliyorsun insan içine, düşündüm ki neden ben çıkamayayım? Duyduğuma göre seninkiler ikinci aşamaya geçmişler." Kaşlarını 'Anlarsın ya.' manasında kaldırıp indirirken, bakışları Syvonne'un sevdiği çocuk ile güya en yakın arkadaşına dönüktü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Syvonne Florentine
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Syvonne Florentine


Mesaj Sayısı : 382
Kayıt tarihi : 07/11/11

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 1:20 am

Genç cadının söylediklerinin üzerine kız kardeşinden gelen cevabın da aynı derecede sert olması amaçlanmıştı. Suratındaki ifade birkaç saniyeliğine donduktan sonra bakışları yavaşça kız kardeşinin bahsettiği kişiler üzerinde odaklandı. Çocuğun eli kızın belini kavramış bir şekilde otururken onları dışarıdan gören herhangi biri yeni evli çifti barbekü partisinde olduklarını düşünürdü. Bu düşünce ne kadar midesini bulandırdıysa bunu suratına yansıtmaktan da çekinmedi. Suratını eski hâline döndürmeye çalışırken tekrar ikizine dönüp konuşmadan onun gözlerinin içine bakmaya başladı. Onun bu hâlini arada bir acınası bulsa da o anda sığındığı şey yalnızlıktı belki de. Tekrar duruşunu ve konumunu eski hâline ayarladıktan sonra dudağının sol tarafının yukarı doğru kıvrılmasına izin verdi. Ses tonunda en ufak bir oynama bile yapmadan karşılık verdi karşısındaki kıza. “Savunma mekanizmalarını gerçekten merak ediyorum. İnsani duygulardan o kadar uzak olan bünyen herhangi bir insani eylem karşısında böyle bir tavır mı takınıyor? ” Böyle kelimesini vurgularken işaret parmağıyla onu gelişigüzel gösteriyordu. Sandalyesinde hafifçe dönerek arkasında kalan kişileri kollamaya başladı. Tekrar önüne döndüğünde sandalyesinin daha da ucuna oturup ikizine iyice yaklaştı. "Ama sen ihanete bile uğramayacak kadar insanların umurunda değilsin, değil mi?" bir çocuk gibi konuşurken dudaklarını büzmüştü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Slytherin VI. Sınıf
Slytherin VI. Sınıf
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 630
Kayıt tarihi : 27/07/12
Lakap : Taker Girl.

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 1:54 am

    Baktığı noktada pek iç açıcı bir sahne yoktu Nova için. Yeni ilişkiye başlamış olan sevgililer genelde midesini bulandırırdı çünkü. Canımlı cicimli aylar geçtikten sonra, asıl birbirlerini tanıma evresine girdiklerinde izlemek ise büyük bir zevkti onun için. Tartışmalar, ardından kavgalar ve belki de ayrılıklar... Nova elbette birilerinin ayrılmasını amaçlıyor değildi, özellikle de şu anda gözlerinin dönük olduğu çiftin. Syvonne'un hoşlandığı Alex isimli oğlanın ilgi çekici bir yönü yoktu aslında. Tabii insanların düşünceleri ve zevkleri değişkendi. Birinin sevdiğini bir diğeri sevmek zorunda değildi. Derin bir nefes alan Nova duyduğu lafın üzerine az kalsın somurtmaya başlayacaktı ama son anda durumu fark edip, alaycı bir gülümseme takındı. "Umurunda olduğum insanlar bana böyle davranacaklarsa, hiç umurlarında olmamayı yeğlerim canım kardeşim." Bakışlarını yeniden çifte yönlendirdiğinde, oğlanın ağzının kızınkinin içinde yok olduğunu gördü. Genç cadı ise yüzünde iğrenmeye yönelik bir ifade saniyelik bir zamanda geçmesine rağmen soğukkanlılığını korudu. "Evet... ne kadar umursandığını görebiliyorum buradan."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Syvonne Florentine
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Syvonne Florentine


Mesaj Sayısı : 382
Kayıt tarihi : 07/11/11

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 2:17 am

Aralarındaki sözlü atışma hiçbir zaman fiziksel boyutlara ulaşmamıştı. İkisi de bu tür bir davranış sergileyerek seviyelerini düşürmeme konusunda oldukça ısrarcıydılar. Bu yüzden her seferinde birbirlerine laf sokuyorlardı ve bu asla bitmiyordu. Sonsuz uzunluktaki bir beysbol sopasında kimin elinin üstte kalacağıyla ilgili iddiaya girmek gibiydi. Kaybeden de kazanan da olmuyordu. Birileri gelip de onları ayırana kadar sürerdi. Her seferinde bunun bilincinde olup da tekrar tekrar yapması ise onun zayıflıklarından biriydi belki de. Bakışları kardeşinin baktığı yere odaklandığında gördüğü manzarayla birlikte bakışlarına biraz hüzün biraz da kızgınlık çökse de bozuntuya vermeden kardeşine bakmaya başladı ve büyük ihtimalle o günün sonuna kadar kullanacağı ses tonuyla laf yetiştirdi. "Bak ne yapalım biliyor musun? Seni düşünme külfetinden kurtaralım." Oldukça şirin bakmaya çalışarak devam etti. "Seni zaten kimse umursamıyor. Yarın okul koridorlarında sürünerek insanlardan yardım dilediğinde onlardan ekstra tekme yememek için dua edersin sen." Yavaşça arkasına yaslanıp sırıtan bir yüzle ikizine bakmaya devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Slytherin VI. Sınıf
Slytherin VI. Sınıf
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 630
Kayıt tarihi : 27/07/12
Lakap : Taker Girl.

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 2:43 am

    Synnova kız kardeşinin dedikleri karşısında yüksek sesle gülmemek için kendisini zorlarken, aslında onun ağzından çıkan her kelimenin ne kadar kasıntı olduğunu düşünüyordu. Çoğunlukla bu tür laflar işitmezdi genç cadı, kendisiyle fazla iletişim kuran kişi olmadığından ötürüydü bu. Aslında o kırık bir kalbinin olmasındansa, kalpsiz gibi davranmanın en iyisi olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden olacak ki hayatında kendisi dışında kimseye değer vermemeye çalışıyordu. Ailesinin hastalığı hakkında en ufak bir fikri yoktu, bunun en büyük delili karşısında duruyordu zira. Syvonne eğer Nova'nın MS olduğunu bilseydi, bütün bu lafları etmezdi. En azından genç cadı bunu tahmin ediyordu, fakat bu durumdan şikayet değildi. Kız kardeşinin kendisiyle tartışması, kendisine acımasından bin kat daha iyiydi. Boğazını temizlerken içeceğinden büyük bir yudum aldı. "Bu cümleyi kurabilmek için gerçekten uğraştın değil mi? Kimden yardım dilenmişim acaba gerçekten merak ettim... ya da kimmiş o bana tekme atan? Hayır hani ben öyle bir şey hatırlamıyorum da, kendinle karşılaştırmış olabilirsin beni."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Syvonne Florentine
Şu anda Muggle'sınız. Lütfen rütbe başvurusunda bulununuz.
Syvonne Florentine


Mesaj Sayısı : 382
Kayıt tarihi : 07/11/11

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptyC.tesi Ağus. 18, 2012 4:33 pm

Karşısındaki kızın söyledikleri karşısında sinsice sırıtışını gizleme gereği duymadı. Başını hafifçe iki yana sallarken ikizinin gözlerinin içine bakıyordu. Hiç bitmeyecek tartışmanın konusu öyle yerlere gidecekti ki yarım saat sonra o konuya nereden geldiklerini düşünürken konuşmanın başlangıcına bakıp daha da şaşıracaklardı belki de. Dudaklarını hafifçe yaladıktan sonra karşılık verdi ikizine. "Ah! Doğru, unutmuşum seninle konuşurken cümleleri basitleştirmek zorunda olduğumuzu." Mecbur olmasa o masada o kadar uzun süre durmazdı. İkizine olan nefretin miladını belirlemek istese ne kadar eskiye gitmesi gerekirdi bilmiyordu. Aslında o antipatinin vücuduna yayılma aşamasını da bilmiyordu. Bir gün gayet iyi anlaşan iki kardeşken ertesi sabah uyandıklarında sanki birbirlerinden nefret etmeye başlamışlardı. Ve o duyguyu tetikleyen şeyse net değildi. Karşısındaki kıza karşı hissettiği tüm duygular aile içindeki tavırlarla daha da perçinlenmişti. Onun istediği gibi davranması, başına buyruk tavırları, hiçbir sorumluluğu kabul etmeyişi... Kimsenin on altı yaşındaki iki kızdan beklentileri fazla değildi ama yine de almaları gereken sorumluluklar vardı. Konu aile olunca da asla ikizine sempati duyamıyordu. Ona olan hislerini neden sonuca bağlamayı bırakıp tekrar konuşmaya başladı. "Keşke birbirimizi karıştırabilecek kadar bir ortak yönümüz, benzerliğimiz olsa. Ama keşke demek saçma olur zira Tanrı'ya şükretmeliyim ki senden çok daha farklı birisi yaptı beni." Kafasını hafifçe öne eğip bileğindeki bileklikle oynamaya başladı. Kız kardeşi ile atışmaktan ilerideki masada neler yapıldığına dikkat etmeyi unutmuştu. Onunla aynı kanı taşıyan birinin sebep olduğu ilk iyi şeydi belki de. Birkaç masa çaprazındaki masaya bakmaya başlayıp onların aralarındaki samimiyete odaklandı. Aslında o yakın arkadaş kavramının tam merkezine oturttuğu kıza çok önceden Alex'ten hoşlandığı söyleseydi durum o anda farklı olur muydu, yoksa insanoğlunun bencilliği mi ön planda olurdu? Bilmiyordu, bilemeyecekti. Özel hayatın gerekliliklerini kendine saklama huyu yüzünden şimdi hafif bir buruklukla sandalyesinde oturan kişi oluyordu. Başını kaldırıp ikizinin suratına bakmaya başlayıp hafif bir tebessüm eşliğinde konuşmasına devam etti. "Ve keşke düştüğümde tekme yemeyeceğimi bilecek kadar da tanısaydın beni."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Slytherin VI. Sınıf
Slytherin VI. Sınıf
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 630
Kayıt tarihi : 27/07/12
Lakap : Taker Girl.

Tanrının Gazabı Empty
MesajKonu: Geri: Tanrının Gazabı   Tanrının Gazabı EmptySalı Ağus. 21, 2012 10:56 pm

    Nova'nın dudaklarında buruk bir tebessüm oluşurken, genç cadı içeceğinden bir yudum daha alma ihtiyacı duydu. Parmaklarını bardağının soğuk cam yüzeyine değdirdiğinde, tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. İçindeki buz yüzünden olsa gerek her saniye sıvının ısınması gerekirdi, aksi oluyor ve soğuyordu. Genç cadı aynı şeyi bardağı dudaklarına değdirdiğinde de yaşadı ve elbette dili içeceğe temas ettiğinde de. Boğazından geçerken öksürecek gibi oldu, böylece dikkati biraz da olsun kız kardeşinin kendisine söylediklerinden ayrılmıştı. Bu tür bir söz dalaşının asla sonu gelmeyeceğine göre aslında birbirlerini daha fazla yormalarına gerek yoktu. Muhtemelen Syvonne da canı istediği için gelmişti buraya ya da Nova gibi o da yeterince yalnız kalmıştı ve onunla tartışmayı, bir yerlerde tek başına oturmaya yeğlemişti. Genç cadı gözlerini kısa bir anlığına Alex'e ve yanındaki yılışık, aynı anda üç beş yerden frikik vermeyi başarabilen kıza baktı. Belli ki arada bir nefes almaları gerekiyordu, zira şu anda ne dudakları ne de bedenleri birbirlerine temas halindeydi. İçinden bir ses bu konuda kız kardeşine laf etmesine devam etmeyi söylerken, neden olduğunu bilmediği diğer ses bu kadarının yeterli olduğunu ve kızın duygularının yeterince incindiğini söylüyordu. Kızgınlığını Nova'dan çıkarıyordu belki de, rahatlamaya ihtiyacı vardı. Derin bir nefes alan genç cadı, elbisesinin dekoltesini düzelttikten sonra duygusuz bakışlarını kız kardeşine kaldırdı. "Belki de hayatın boyunca ilk defa doğru bir noktaya değindin. Birbirimizi hiç tanımıyoruz." Syvonne'un ettiği laf farklı bir manaya çıkıyor olsa bile genç cadı bu kelimeleri dudaklarından azat ederken çok farklı şeyler düşünüyordu... artık düşünmekten yorulduğu gerçekleri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tanrının Gazabı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Geçmiş Balolar-
Buraya geçin: