Yasaklı Elma

Konu: Yasaklı Elma Cuma Ocak 06, 2012 5:30 pm

[Resimleri sadece adminler görebilir.]

- Kalabalıktan sıyrılıp biraz soluk almak isteyenler için sessiz, sakin bir o kadar da gösterişli olan masa dans pistinin uzaklarına yerleştirilmiştir.
- Benim için yasak elmayı ısırmayı göze alır mıydın?
- Senin için yapmayacağım çok az şey var, sevgiilim. Ucunda ne olursa olsun yapardım, bir ısırık alırdım o elmadan yalnızca senin için.

Konu: Geri: Yasaklı Elma Cuma Ocak 06, 2012 7:07 pm

Bellatrix, gözlerinin derinliklerindeki hüznün yüzdüğü deniz kadar boğuk bir maviliğin üzerine kombine edilmiş beyaz bir tülle bu gecenin en güzel kızı olmayı hedeflememiş ve sadeliğin mükemmel parıltısını yaşatmakla yükümlü bir vari gibi düz fakat göz alıcı elbisesiyle aynanın karşısında geçirdiği zamana feryat etmeye başlamıştı. Kabarık olmayan ve üzerine tam oturan elbisesi, bir peri kızını andırıyordu. Masum ve kusursuz. Sarı saçlarını tepesinde dağınık bir topuzla şekillendirmeyi tercih etmiş ve dudaklarını daha fazla belirginleştiren çikolata tonlarındaki ruju hiç taşırmadan sürmüştü. Yaşına uygun bir görünüm sergilediğini aynada son kez kendine bakarak onayladıktan sonra, taşlarla bezenmiş topuklu ayakkabısını giymişti. Artık hazır sayılırdı. Kalbinin prensinin kollarında olmaya sadece dakikalar varken, büyük bir umutsuzlukla günah keçisi olduğunu defalarca aynı düşüncenin içine sokuyordu. Rutubetli duvarların arasında süzülerek bir üst kata çıkan cadı, balo salonunun girişinde duran yakışıklı kuzenine yaklaştıkça kalbinin temposunu duymaya ve yüzünde belli belirsiz bir kızarma oluştuğunu hissetmeye başlıyordu. Dudakları utanç ve bilemediği bir duygu içinde kıvrılırken, gözlerindeki parıltının bu gece Hogwrats'ın ihtişamıyla yarışabileceğine adı gibi emindi. Elliot'un çikolatalı parfümü göğüs kafesinde artçı depremlere sebep olurken, her zamanki gibi oldukça yakışıklı görünen genç adamın koluna girerek kendini güvence altına almıştı. Gecesinin bu kadar güzel başlamış olacağı bu kadar güzel gideceği anlamına gelmiyor olabilirdi lakin genç büyücünün varlığı Christina için yeter ve artardı. İlk konuşanın Elliot olması da, cadıya büyük bir cesaret bahşetmişti. ''Aubrey yok mu?'' Sahi, Aubrey nerelerdeydi? Hiçbir fikri olmaması birden kendini çok kötü bir arkadaş gibi hissettirmişti. Bütün gün Aubrey'i görmediği aklına gelince, birinin onu davet etmiş olabileceğini ummuştu. Tatlı bir ifadeyle büyücünün sorusunu cevaplamaya çalışmıştı. ''Bilmem, belki başka biriyle gelebilir.'' Eklemek istediklerini hiç çekinmeden söylemek için büyücünün gözlerinden cesaret depoluyordu. Sonsuzluğun içinde kaybolacakmış gibi hissetmesinden sadece birkaç saniye sonra toparlanmış ve derin bir nefes aldıktan sonra muzur bir ifade takınarak kelimelerini dökmüştü. ''Ama bu gece sadece benimsin, Elliot Marc Beauvais.''

Konu: Geri: Yasaklı Elma Cuma Ocak 06, 2012 10:02 pm

Klasik bir sonbahar gününe oranla, bulutların yeryüzüne olan yakınlığı görüş mesafesini azaltıyordu. Okulun açılmasından yaklaşık dört ay geçmesine rağmen, ilk günden yaşananlar halen zihninde yankılanıyordu. Yağmurun, okulun büyük ve eskimeyi bilmeyen camlarına çarparak çıkardığı sesin kulaklarında uyandırdığı tını, huzurunu ve sükûnetini sağlayan tek şeydi. Üzerindeki takım elbisenin siyah beyazlığı arasındaki canlı tenine, bu gece eşlik edecek bedene doğru ilerliyordu. Üstüne gelen duvarlara karşılık, soğuyan bedenini kontrol etme gösterilerine de başlamıştı. Adımlarıysa artık arzuladığı zemine ayak basmış bulunuyordu. Etrafı seyir ederken, gözlerinin kapsama alanına giren ve ilk başta bir kartalla karşılaştığını sansa da içindeki yılanı fark ettiğinde, yüzündeki sinsi tebessümle karşılamıştı. Kolunda hissettiği sıcaklık ile ruhunun tamamlandığı kanısına verdiğinde, rahatlamıştı.
“Aubrey, nerede?”
Merak, kelimelerinde hissedilirken; cadı cevabı vermek için uygun masaya yerleşmeyi beklemişti. Sarı saçları, toplu da olsa parıltısıyla yüzüne güzellik katarken, topuklu ayakkabıları aralarındaki boy farkının kapanmasını sağlıyordu. Elliot, uca doğru kıvrılan saçlarına dokunmazken; yakışıklılığıyla övünen bakışlarını gözüne kestirdiği bir yere doğru çevirirken, cadıyı da peşinden sürüklemişti. Aubrey’in nerede olduğunu öğrenemese de içindeki merakı ört pas ederek, tekrar dikkat kesilmişti.
“Ama bu gece sadece benimsin, Elliot Marc Beauvais.”
“Öyle mi, Bellatrix Tina Javier?”
Yüzündeki tebessümün içeriğine ek olarak katılan haz, kelimelerinin kudretine de tesir ediyordu. Vardıkları masaya yerleşmeleri için kolunu geri çeken güzellik, şehvetini geceye katmaya başlarken, büyücünün gecesi her geçen saniye daha da şenleniyordu… Bacak bacak üstüne atarken bir yandan da kolunu, kızın omzuna atmış ve eski kafalı iki sevgili gibi görünmelerine sebep vermişti.
“Bu kudretli geceye benimle katıldığınız için müteşekkirim,”

Spoiler:

Konu: Geri: Yasaklı Elma Cuma Ocak 06, 2012 10:27 pm

''Bu kudretli geceye benimle katıldığınız için müteşekkirim.''
Cadı gülümsemişti. Kalbinin derinliklerinden gelen sevginin, bağlılıkla harmanlanıp sunduğu bir gülümsemeydi bu. Ve karşısında duran gence güvenini sunuyordu. Kelimeler birer birer dudaklarından dökülürken, büyücünün ona yaptığını; kelime oyununu oynuyordu.
''Öyle mi, Beauvais?''
İki gencin birbirine karışan kahkahaları sessiz ve sakin ortamı neşelendiriyor, rakı sofrasına gelen mezeler misali sofranın sahiplerinin heyecanlarını arttırıyordu. Bütün geceyi böylece oturarak geçirmeyi ummuyordu dişi yılan. Geceye biraz hareket katmak lazımdı. Bu yüzden kuruldukları ihtişamlı masadan biraz uzaklaşıp, içkilerini almıştı iki eline. Elliot'un ne tür bir şeyler içeceğini, kendi içeceğinden daha iyi tahmin ediyor oluşu şüphesiz aralarındaki yakınlıktan kaynaklanıyordu. Bu yüzden sorma gereği dahi duymadan aldığı içkilerden birini büyücüye uzatmış ve kendi içeceğinin boğazındaki yakıcılığıyla zihnini baş başa bırakmıştı. Dayanıksızlığı göz önünde bulundurulursa, üçüncü bardağa kalmadan sarhoş olabilirdi lakin gece daha yeni başlıyordu. Daha ilk bardakta uyuşmaya başlayan beyni, yüzüne belirsiz ve saf bir gülücük yapıştırırken, cadıyı güzelleştiriyordu. Bütün vücudunu sarmaya başlayan ateşi çok az miktarda hissediyor oluşu, yolun başından dönmesi gerektiğini müjdeliyordu. Lakin cadı bu gece uslu kız olmayı istemiyordu. Gittiği yere kadar, diyordu içinden.

Konu: Geri: Yasaklı Elma Cuma Ocak 06, 2012 11:54 pm

Birkaç saniye sonra, ciddiyeti eriyip akmış ve dudaklarının arasından çıkan şey kelimelerden çok kahkahalar olmuştu. Bir yandan içkiyi arzulayan dudaklarına, istediğini vermek istiyordu; ancak bir zihinfendar misali cadı ayaklanıp, birkaç metre uzaklaştığında, geri dönerken elinin boş olmadığını görünce yüzündeki tebessümle minnettarlığını belirtmişti. Bacağını indirdikten sonra, hafifçe belini eğmiş ve dirseklerini diz kapaklarına yerleştirmişti parmaklarıyla cadının uzattığı bardağı kavradıktan sonra. Dudaklarına temas ettirdiği içkinin verdiği haz içindeki huzuru uyandırıcı nitelikteydi. Engereğin yanına yerleşmesini beklerken, dudaklarını beslemişti. Cadı yanına yerleştiğindeyse, bedenini geri yaslamış ve bir kolunu tekrar omzuna atarken diğeriyleyse de bardağı tutuyordu. Aceleci tavırlar karşısındaysa bir dur deme gereği duymuştu. “Yavaş ol derim, gece uzun.” Tavsiyelerinin anlamsız olduğunu sanmıyordu; ancak cadının kulaklarına iletildiğine de inanmıyordu. Belki de yaşayarak öğrenmeliydi, bu yüzden de anı yaşamayı seçeneklerden seçmişti. Yüzünü yüzüne çevirip, karşılaştığı okyanus gözlere bakarken, beklemeye başlamıştı. “O zaman, senin için kaldırıyorum kadehimi.” Yüzünü yüzüne çevirip, karşılaştığı okyanus gözlere bakarken, beklemeye başlamıştı.

Konu: Geri: Yasaklı Elma C.tesi Ocak 07, 2012 2:22 pm

Yavaş içmesini söyleyen büyücüsüne aldırmadan bir bardağın sonuna gelmişti. Lakin, Marc haklıydı; her zamanki gibi.
''O zaman, senin için kaldırıyorum kadehimi.''
Elliot'un yüzünün yakınlığı dizginleyemediği duygularını daha fazla gün yüzüne çıkarıyordu. Bu yüzden pek fazla tepki vermedi, suratına yapışan aptal bir şaşkınlıktan başka. Sonrasında kendini toparladı ve bardağının kalan kısmını büyücünün bardağına doğru uzattı.
''İkimize.''
Kadehler birbiriyle çakıştığı sırada büyücünün duyamayacağı kadar alçak bir sesle mırıldanmıştı. Tüm vücuduna yavaşça etki etmeye başlayan alkol, başının dönmeye başlamasına dahi etki etmişti. Lakin duraksayan genç cadı, kendini dinlendirmiş ve üzerine çöken bu halsizliği geçirmek için türlü yöntemlere kalkışmıştı. İlk yaptığı şeyse etrafta gözlerini gezdirmek olmuştu. Balo salonuna yayılan melodi çoğu çifti ayağa kaldırmıştı. Ve Bellatrix bunu fırsat bilerek genç adamın kendi omuzuna attığı eli kavramı ve onu da peşinden sürüklemişti. Işıltılı masalarından ayrıldıklarında kendilerini dans pistinin kenarında bulmuşlardı. ''Hadi Elliot,'' demişti kıkırdaşarak. Büyücünün herhangi bir tepki vermesini beklemesi sadece birkaç saniyesini almıştı. Eski günlerdeki gibi...