Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Meşe Palamudu

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Noel Anne
Santa Claus Ailesi
Santa Claus Ailesi
Noel Anne


Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 13/12/10

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ara. 31, 2011 3:59 pm

[Resimleri sadece adminler görebilir.]

- Tamam, bu kez konuşmuyorum. Sen açıklayabilirsin, çocuklara kötü örnek olmak istemeyiz, değil mi?
- Böyle konuşmayı bırakır mısın? Hey? Ah, yavru geyikler aşkına...
Meşe Palamudu, balo salonunun en gözde, en şatafatlı, en kusursuz masası.
Buraya oturmaya layık olduğuna emin olmadan asla hamle etme.

- Bu kadar mı? Gerçekten, senin düzgün iş yapma anlayışın bu mu yani?





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mia Bonheur
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Mia Bonheur


Mesaj Sayısı : 746
Kayıt tarihi : 11/08/11

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 3:06 pm


    “Yolumdan çekil.”
    “Sarhoşsun ve hiçbir yere gitmiyorsun Mia. Bu kez değil, Luc’a bunu yapmaya hiç hakkın yok.”
    “Onu görmem gerek…”

    Gerçekleşmeyecek düşlerinin pençesine düşmüş bir güvercini andıran cadı, yıllardır bir an bile nefes almasına izin vermeden süregiden çırpınışlarının sonunda ona umut olabilecek ışıltıya sahip adamın adının anılmasıyla birlikte ikizinin yakaladığı narin bileğini çekiştirmeyi keserek duraksadı. Her zaman olduğu gibi fazla kaçırdığı alkolün zehri damarlarında dolaşırken mantıklı düşünmeyi başaramıyordu lakin Luka öyle bir etkiye sahipti ki üzerinde, yalnızca adını duyması bile ıslanmış kirpikleri ardına saklanmış lapuz maviliğinin iri iri açılmasına neden olmuştu. Endişeli olduğu kadar gitmesine izin vermemekte kararlı duruşunu koruyan ikizinin bakışlarında gördüğü gerçeğe hak vermek dışında bir seçeneği yoktu, Luc bunu hak etmiyordu. Onu yeniden hayata döndüren büyücüye layık olabilmek adına çabalaması gerekirken bataklığın diplerinde sürüklenen yitik bir adam uğruna içerek kendini rezil etmekten vazgeçmesi gerekiyordu. Hafifçe iç çekti, yorgun bedenini hayatı boyunca sahip olduğu en değerli hazinenin ince kolları arasına bırakıp gözyaşlarıyla ıslanmış yüzünü göğsüne gömerek derin bir uykuya dalarken. Jason Tyler Lloyd, geçmişindeki hatalardan en büyüğü olarak anılacaktı bundan sonra, daha fazlası değil.

    Ondan en ufak bir haber dahi getirmeden gelip geçerken günler, tıpkı herkes gibi yeni yılın telaşına kapılmıştı genç porsuk, yeni bir sayfa açmaya kararlı olduğunu o kadar çok dillendiriyordu ki buna dayanamadığı aşikar cadı abartılı bir edayla devirdi su yeşili gözlerini. Bir yandan krem tonlarındaki elbisesinin içine girmek için çabalarken, diğer yandan Anastasia’nın tepkilerine aldırış etmeden konuşmaya devam ediyordu.
    “Düşünsene Anastasia, kimin aklına gelirdi ki? Yani ben ve Luc. Hala inanması çok güç geliyor, yani o benim hep en yakın arkadaşım olmuştu…” Sırt dekolteli kumaşın içine girmeye çalıştıkça öylesine komik bir görüntü sergiliyordu ki, aynadaki yansımasıyla göz göze geldiği an alay dolu bir kahkaha döküldü gül kurusu, dolgun dudaklarının arasından. “Tanrım! Ne ara bu kadar kilo aldım ben?” Karşılaştığı manzara karşısında dehşete düşmüşçesine bir ifade yerleştirirken çehresine, yatmadan önce yediği kurabiyeleriyle bir ayrılık konuşması yapması gerektiğine karar verdi. “Jason’ın yokluğu yaramış güzelim.” Jason… Açtığı yaraları hayatının sonuna dek kapatamayacağı büyücüyü anımsamasıyla birlikte damarlarındaki tüm kanın çekildiğini hissetti. Birkaç saniye öncesine dek her şeyiyle unuttuğuna inandığı adamın ismi bir kez daha dokundu hala kapanmamış yaralarına, bir kez daha deşti hepsini. Canı acıyordu, ona dokunamadığı her saniyenin bedelini ruhu ödüyordu. Oysa hayır, Jason ölmüştü artık, Luc’a bir söz vermişti… “Onun adını anma bir daha. Buna hazır değilim, henüz.” Derin bir nefes aldıktan sonra fermuarını kapatmayı başaran cadı çıplak omuzlarına dökülen bal rengi buklelerini narin parmaklarından yardım alarak düzeltti ve meleksi bir güzellikle ödüllendirilmiş arkadaşının koluna girerek ayrıldı yatakhaneden. Luc’un hep aptalca diye adlandırdığı, gelmeyeceğini de kesin bir dille belirttiği baloya ulaşıp en gözde masalardan birine bırakırken bedenini, dilediği tek şey büyücünün varlığını yanında hissetmekten ibaretti.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christian Luke Hyxest
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Christian Luke Hyxest


Mesaj Sayısı : 372
Kayıt tarihi : 26/12/10
Lakap : Luc.

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 3:58 pm


    “Seni bu kılıkta göreceğimi hiç düşünmemiştim, Luka Romanov. Beni şaşırtıyorsun.”

    Göğsünü okşayıp omuzları üzerinden boynuna dolanan ellerin varlığı rahatsız edici bir hal almaya başladığında daha fazla uzatmanın manası olmadığını kabullendi. Gözlerini sıkkınlıkla kaçırırken bir şey söyleyecekmiş gibi araladığı dudaklarını birbirine bastırdı. Kızın serin ellerine uzatıp onları aşağı çekmeye çalıştıysa da Lelia, inatla kendisine yaklaştı. “Mm, aslında pek tarzım olmadığını biliyorsun ama malum, sahip çıkmam gereken bir kız arkadaşım var.” Cümlesinin açık ucu gitmesi gerektiği sinyallerini verirken var gücüyle bedenine yaslanmış cadıyı uzaklaştırmak için ellerini aşağı çekti, fakat bu onu kışkırtmaktan başka bir işe yaramamışa benziyordu. Derin bir nefes alıp başını geriye atarken sırtını yaslamak zorunda kaldığı duvarın soğukluğu adeta içine işledi. “Ne, sevgili mi? Hâlâ Jason için salya sümük ağlıyor Luc. Sana istediğini verecek kişi o değil,” dedi cadının tehditkar tınısı bir fısıltı halini alarak. Sertçe yutkunan Luc, duyduklarının göğsünde açtığı sızıyı bastırmaya gayret ederken düşüncelerini işgal eden ismin ve beraberinde gelen kinin kendisini ele geçirmesine izin vermemeye gayret etti. Gece mavisi gömleğin yakasına öylesine iliştirildiği belli olan, siyah, bağlanmamış papyon beyaz parmakların arasında bir sağa bir sola hareket etmeye başladığında derin bir nefes aldı. Platin sarısı saçların yüzüne yaklaştığını ve dudaklarının üstünü örtmeye hazırlandığını hayal meyal seçebiliyordu fakat öfkesi yüzünden her şey bulanıklaşıyordu. Mia'nın ıslak kirpikleri arasında titreşen mutluluk parıltılarının tam teslimiyet ve sadakat istediği an zihnine dolunca, umarsız bir hareketle boynundaki elleri kelepçeleyip aşağıya indirdi Luc. Sırtını soğuk duvardan çekip cadı ile pozisyonlarını değiştirerek doğru olanı yaptığına ikna etmeye çalıştı kendini. “Bir daha buna yeltenme, Feodora.” Söylediklerinin anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek istercesine birkaç saniye öylece baktı cadının gözlerine. Çenesinin hafifçe yukarı kalkışı asla vazgeçmeyeceğini fısıldarken ellerini serbest bırakan Luka, düşüncelerinde açılan oyuğu nasıl doldurabileceğini düşündü.

    Giriş katına doğru adımlamaya başladığında gömleğinin açılmış yakasını düzeltti lâkin papyonunu bağlama zahmetine girişmedi, her şeyin normal göründüğünden emin olmak için büyük camlardaki yansımasını seyrediyordu. Yıllardır yalnızca yeni bir ava doğru ilerlediğinde terk ettiği koyu kızıl, kıvrık saç tellerinden eser dahi yoktu. Çimen yeşili gözlerin yerini bal sarısına çalan bir kahverengi almıştı, fakat simasının yumuşak tavrından soyunup cüretkarlığı giyinmesini sağlayan değişen kemik yapısıydı. Mia'nın kendisini ilk kez böyle göreceğini düşündüğünde dudaklarına dökülen memnuniyet dolu gülümsemenin geri dönüşü, koyu kestane rengi saç tellerinde gezinen parmakları olmuştu. Balo salonundan yükselen gürültü Lelia'nın hatırlattığı problemleri yarıda kestiğinde kapı açılır açılmaz gözüne çarpan güzelliği süzmeye başlamıştı Luka. Bal rengi bukleleri her zamanki parıltısıyla omuzlarından aşağıya, sandalyenin arkasına doğru dökülürken meraklı gözlerle etrafı izleyişini seçebildi. Krem rengi giyinmişti, zira büyücü ona defalarca bu tonun kavruk tenini ortaya çıkardığını ve sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde kalacağını söylemişti. Çarpık bir tebessüm dudaklarına yerleşirken kendisini süzen gözlere aldırış etmeksizin cadıya doğru ilerledi. Sol elinin ilk üç parmağı dolgun bukleleri kenara doğru çekerken eğildi, boynuna uzun ve tatlı bir öpücüğün lekesini bıraktı. Genç cadı arkasını döndüğü an tüm sihrin bozulacağını bildiğinden anın tadını çıkarmak adına iki eliyle omuzlarını okşadı şefkatle, şakağına bir öpücük daha kondurdu. “Yasemin kokuyorsun,” dedi memnun bir fısıltıyla. Ses tonu kulağında yankı bulduğu an küçük omuzları titreyen ve gözleri irice açılan cadının tepkisi gülümsemesini genişletirken susmayı tercih etti büyücü. Alacağı cevabı merakla bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mia Bonheur
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Mia Bonheur


Mesaj Sayısı : 746
Kayıt tarihi : 11/08/11

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 4:46 pm

    İçtenlikten yoksun, sahte olduğu aşikar bir tebessüm yer edinirken çehresinde, Anastazie’nin geçen yıl aynı dersi aldığı bir kuzgunla süzülürcesine dans pistine doğru ilerleyişini izledi sessizce. Böyle bir gecede onu yalnız bırakma ahmaklığını yapan büyücüye bunu ödeteceğine dair yemin edip sessizce küfür savururken müziğin gürültüsüne doğru, masadaki tatlılara yöneldi öfkenin sindiği bakışları. Vişneli turtaya batırırken çatalını, saçlarında hissettiği yumuşak dokunuşun sahibinin kim olduğuna tahmin edişinin verdiği huzurla birlikte hafifçe gülümsedi ve parmaklarını uzattığı masadan geriye çekti. Boynunda hayat bulan öpücükler az önce bütün benliğine yayılan öfkeyi alıp götürürken tek bir dokunuşuyla bile ruh halini değiştirebilme yetisine sahip büyücüyü görmek, özlemini çektiği dudaklarına kavuşabilmek için sabırsızlanıyordu. Bal rengi buklelerinin döküldüğü çıplak omuzlarını okşamasına izin verdi, bütün gecenin onlara ait olacağını düşünüp acele etmesinin bir anlamı olmadığına kanaat getiren porsuk. Büyücünün dudaklarının yolculuğu şakaklarında sona erdiğinde, kulaklarına ulaşan fısıltının yabancılığı çehresindeki tebessümün donmasına ve az önce huzurla kapattığı lapuz maviliğinin aniden açılmasına neden oldu. Sözcükler doğru, ses yanlıştı. Onu öpen Luka değilse eğer, kim buna cesaret etmişti ki?

    Oturduğu sandalyeden hışımla fırlayan cadı öfkesini dizginleme zahmetine dahi katlanmadan, karşısında dikilerek yavşak bir sırıtışla onu izleyen büyücüde sabitledi zehirli bakışlarını. Kim olduğuna dair en ufak bir fikri dahi olmamasına karşın, daha önce hiç görmediğine emin olduğu bu yüz hatlarında ona tanıdık gelen bir şeyler vardı.
    "Sen," dedi şaşkınlığının sebep olduğu titrek bir ses tonunun eşliğinde. Kim olduğunun bir önemi yoktu, ruhunu adadığı adamdan başka hiç kimse onu öpme lüksüne sahip değildi. "Ne cürretle?!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christian Luke Hyxest
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Christian Luke Hyxest


Mesaj Sayısı : 372
Kayıt tarihi : 26/12/10
Lakap : Luc.

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 5:06 pm


    Cadının sihrinin himayesi altına girmeden önce vereceği tepkiye odaklanmaya gayret eden büyücü, şaşkınlığını gizlemeyip ani bir hışımla ayağa fırladığını görünce gülümsemesini bastırmadı. Dudakları biraz daha genişledi, beyaz dişleri kendinisini gösterirken Mia'nın en azından bunu yapabilecek kadar normal kalabildiğine seviniyordu. Zaman zaman kızıl saçları ve bembeyaz teni ile enfes bir Rus kızına dönüşen, canı istediğinde ise İspanyol aleviyle yanan esmer tenini giyinip kendisine görsel bir ziyafet yaşatan cadıyı aynı şekilde ödüllendirmediği için memnundu büyücü. Aksi takdirde şu an Mia'yı içerisine attığı şaşkınlık ve öfke duygusuyla eğlenemezdi, öyle değil mi? “Doğru, evet. Öpüşmeden önce sarılmak gerekiyordu ama o aşamayı geçtiğimizi sanıyordum.” Sırıtışı biraz daha büyürken salondaki gözleri üstlerine çekmiş olduklarını fark etti fakat umursamadı. Sağ elini yükseltip öfkeyle yanakları kızarmış cadının çenesini okşadı. “Ne cüretle seni öpmüş olabileceğimi bildiğim söylenemez,” dedi yapmacık bir şaşkınlıkla. O kadar eğleniyordu ki Mia'nın gözlerine bakıp olan biteni anladığında vereceği tepki ve kendisine çektireceği o apansız zulüm dahi bu neşeyi gölgeleyemiyordu. Birkaç saniye önce dudaklarını bastırdığı narin boyuna kaydı gözleri, başını hafifçe yana kırdı. Oradan da derin göğüs dekoltesine doğru baktığında memnun edilmiş gibi gülümsedi. Tüm bunların onu daha da çileden çıkaracağına eminken masmavi gözlerinin kor gibi yandığını görüp, dudaklarını onunkilere bastırmamak için gayret etmek ciddi anlamda zorluyordu genç adamı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mia Bonheur
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Mia Bonheur


Mesaj Sayısı : 746
Kayıt tarihi : 11/08/11

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 5:37 pm

    Dolgun dudaklarının öfkeyle ince birer çizgi halini alırken, yeteneği üzerindeki kontrolünü tam olarak sağlayamadığından lapuz maviliğini terk ederek kahverenginin en koyu tonlarından birine bürünen gözlerini doğrudan büyücüde sabitledi. Büyük bir hata yaptığını söyleyerek uzaklaşmasını beklerken olduğu yerde kalması ve sürdürdüğü yılışık tavırları kavisli kaşlarının çatılmasına neden oldu. Luka'nın burada olmasını ve kendini bilmediği aşikar büyücüye haddini bildirmesini dileyen cadı, göğüs dekoltesini incelemesinin ardından öfkesini kontrol edemeyerek üzerine doğru yürürken buldu kendini. Meydan okurcasına bir ifadeyle bakarken hala karşısında duran pişkinliğe, yüksek topuklu, ince bileklerini bağlayan ayakkabılarının balo salonunun zemininde çıkardığı tok ses kendinden emin duruşunu destekliyordu. İşaret parmağını göğsüne doğrultup tehditkar bakışlarını alay dolu bakışlarla buluşturduğunda, yeşile çalan amberi görmesiyle zihninde şimşeklerin çakması bir oldu. "Luka?" Kilometrelerce uzaktan bile tanıyabileceği bu gözleri öfkesinin verdiği körlükle hatırlayamadığı ve sevgilisinin de kendisi gibi bir metamorfmagus olduğunu unuttuğu için kendine sessiz bir küfür savurdu. "Seni adi herif!" Dudaklarından dökülen ironik kahkahası, devamında getireceklerinin ipuçlarını taşıyordu her tınısında.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christian Luke Hyxest
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Christian Luke Hyxest


Mesaj Sayısı : 372
Kayıt tarihi : 26/12/10
Lakap : Luc.

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 6:08 pm


    Kendisine doğru sallanan narin işaret parmağına kayan gözleri muzur ışıltılarla titreşirken öfkeyi bile bu denli güzel taşıyabilen bir cadıya sahip olmanın gururunu omuzladı büyücü. Biçimli kaşların kendine has kışkırtıcılığını bir kenara bırakıp birbirine yaklaşmasını, gül kurusu rengi dudakların kızgınlığı biraz daha perçinleyerek mühürlenişini ve çıplak omuzlar münakaşanın stresi ile geriye atıldıkça güzelliğini sergileyen belirgin kemiklerin aldığı hali sükunetle izledi. Ona karşı koymanın zor olduğunu defalarca tecrübe etmişti fakat şimdi, kollarını ince beline sıkıca sarmamak ve küçük bir oyun oynadığını itiraf etmemek için en büyük çabasını sarf ediyordu Luc. O öfke duyarken kendisi hayal ediyordu; sabahları uyandığında göğsüne dökülmüş bal rengi buklelerle eşsiz güzelliğe sahip bir cadıyı bulacağını, ona gömleklerini giydireceğini ve çıplak ayaklarının parkede bıraktığı seslerin tek huzuru haline geleceği günleri. Tüm bunları onun gözlerine bakarak düşleyebilmek içerisinde bulunduğu keşmekeşin, salt aşkın bir göstergesiydi. Mia'nın durumu idrak ettiği anlamına gelen bağırışı dans pistinde yükselen hareketli müziğe karışırken genç adam, dakikalardır bastırdığı kahkahalarından birini patlattı. Aralarındaki mesafeyi kapatıp cadıyı şefkatle kucaklarken başını göğsüne bastırdı, bir yandan da inip kalkan omuzlarına durmaları gerektiğini söylüyordu. “Yüzünün aldığı hali görmeliydin,” dedi gülmeye devam ederek. Sırtına dokunan ellerin sahibesi var gücüyle tırnaklarını derisine geçirdiğinde bunun yeterli bir uyarı olduğunu düşünerek alt dudağını ısırdı, sevgilisinden ayrılıp yüzüne baktı. Aptal yerine konulmuş küçük bir çocuğun kırılganlığı ile ışıldayan berrak maviliğe içten bir tebessümle bakarken dudaklarını birleştirdi, derin bir özlemle uzunca öptü aşık olduğu cadıyı. “Özür dilerim.” Durumu telafi etmeye gayret ederek pişman olmuş rolü yaparken yavaşça kemikli eli kavradı, masaya doğru çekti ve cadının yerinden sıçramasına sebep olduğu sandalyeyi tuttuktan sonra oturmasını bekledi. Karşısında yerini aldığında kendini beğenmiş bir tavırla saçlarını karıştırdı. “Bana yabancı bir adammışım gibi bakma,” dedi bir nefeste. Arkasına yaslanıp değerlendirmeye açık bir suç misali gözlenmeyi bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mia Bonheur
Hufflepuff VI.Sınıf
Hufflepuff VI.Sınıf
Mia Bonheur


Mesaj Sayısı : 746
Kayıt tarihi : 11/08/11

Meşe Palamudu  Empty
MesajKonu: Geri: Meşe Palamudu    Meşe Palamudu  EmptyC.tesi Ocak 07, 2012 7:21 pm

    Yaşadığı şaşkınlıktan sıyrılıp kendine gelemeden bedenini saran kollar tarafından alıkonulmaya izin vermeyeceğini kanıtlarcasına geçirirken tırnaklarını büyücünün sırtına, bu oyununu yanına bırakmayacağı gün gibi ortadaydı. Salonda yankılanan kahkahalarının her birini tek tek ödeteceğini söylercesine intikam kokan bakışlarını tanıdığı Luc’tan çok uzakta bir görünüşe bürünmüş adamda sabitledi, değişikliğe alışmasının zaman alacağı aşikardı. O, metamorfmagus halini ona çoktan göstermiş, cehennem alevleriyle yanan kızıl saçlarının bir porselen kadar pürüzsüz, bembeyaz teniyle yakaladığı ahengin kışkırtıcılığını ona yaşatmış olmasına rağmen bir kez olsun büyücünün diğer formunu merak etmemişti. İşte sen böylesin Mia, kendinden başka hiçbir şeyi önemsemiyorsun. Metamorfmagus olduğunu bilmen bile bir mucize. Sessizce iç geçirdi, zihninde yankılanan gerçeklere itiraz edemeyeceğini farkındaydı. Luc’un bedenindeki ufak tefek değişiklikleri, sinirlendiği zaman rengini değiştiren gözlerini veya onu eğlendirmek için burnunu hayvan burunlarıne çevirişi gibi oyunlarını biliyordu mesela lakin diğer yanıyla hiç ilgilenmemişti. Değişmeyen bencilliği yüzünden bir kez daha öfkelenirken dudaklarında hissettiği sıcaklıkla birlikte bütün düşüncelerinden uzaklaşan cadı ona duyduğu kızgınlığı bir kenara bırakarak gizlemekte zorluk çektiği bir aşkla karşılık verdi sevgilisine. Onun yanında olduğu zamanlarda, ona dokunduğunda veya dudakları birleştiğinde içini kaplayan huzur bir kez daha çıkıp gelmişti saklandığı yerden. Midesindeki krampların başka hiçbir açıklaması olamazdı, onu seviyordu. Kabullendiği bu gerçeklikle birlikte büyücünün içtenliğinden şüpheye düştüğü özrüne zerre inanmadığını göstermek istercesine kaldırdı kaşlarını. Son derece eğlendiği böylesine ortadayken, bunu gizlemek uğruna çabalamasını taktire şayan bulan cadı, Luc’un oturması için çektiği sandalyeye bıraktı her ayrıntısında Fransızlara özgü asaleti taşıyan narin bedenini. Gözleri yeniden lapuz maviliğine kavuşurken, karşısına oturan büyücüde sabitledi onları. Yabancı bir adam… Bacaklarını birbiri üzerine attıktan sonra hafifçe eğilerek dirseğini üstteki bacağının üzerine yerleştirerek avucuna yasladığı çenesini hafifçe kaldırdı ve arkasına yaslanarak değerlendirilmeyi bekleyen sevgilisini inceledi çattığı kaşlarının eşliğinde. İnce parmaklarını sırayla ritim tutarcasına yanağında gezdirirken buğday tene dökülen koyu kestane saç tellerinin ne kadar değiştirirse değiştirsin hala aynı bakışlara sahip gözleriyle uyumunu izledi uzun bir süre. Değişen yüz hatlarında onu çeken bir şeyler vardı, tam olarak adlandıramadığı. Yıllardır tanıdığını, yeryüzündeki herkesten çok daha iyi bildiğini iddia ettiği büyücünün diğer yanının farklılığı karşısındaki şaşkınlığından kurtulamamıştı henüz. Bambaşka bir adama bakıyordu şimdi ancak çok bildiği bir şey vardı; görünüşü ne kadar değişirse değişsin içinde barındırdığı ruh hala aynıydı. “Alışmam için biraz zaman tanımalısın sevgilim,” dedi en nihayetinde, zihnine hücum eden düşüncelerinden sıyrılarak konuşmayı başaran cadı. “Ayrıca, sanırım yeni seni daha çok seveceğim.” Duruşunu değiştirip sırtını dikleştirirken şuh bir kahkaha hayat buldu dolgun dudaklarında. Söyleyeceklerinden tereddüte düşmüşçesine duraksadıktan sonra kendinden emin bir ifade giyinip devam etti. “Seni seviyorum Luc, seni seviyorum çünkü bizi birbirimizden iyi kimse tanıyamaz, tamamlayamaz. Gözlerine baktığımda içinin derinliğini kavrayabilen, yüreğini görebilen bir ben varım." Hafifçe uzanıp yaklaşırken sevgilisine doğru, sıcaklığını daha yakından hissedebilmekti tek arzusu. "O gece veremediğim sözü şimdi vermeye hazırım. Duygularımdan da, ne istediğimden de eminim. Az önce bana dokunanın senden başkası olduğununun düşüncesi bile midemi bulandırdı. Bundan sonrasında yanımda olmasını istediğim tek erkeksin Luc, sonuna kadar seninle olacağıma söz veriyorum," dedi çehresine yerleşmiş, hafif bir tebessümün eşliğinde lakin lapuz maviliği bütün ciddiyetiyle parlıyordu. "Bu yüzden, şimdi bana bir söz vermeni istiyorum. Benden, beni sevmekten asla vazgeçmeyeceksin. Söz ver."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Meşe Palamudu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Geçmiş Balolar-
Buraya geçin: