Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 III.Sınıfların I.Dersi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Horace Rufus Allison
Ölü
Horace Rufus Allison


Mesaj Sayısı : 1987
Kayıt tarihi : 18/06/10
Yaş : 31
Lakap : Ozyy

III.Sınıfların I.Dersi Empty
MesajKonu: III.Sınıfların I.Dersi   III.Sınıfların I.Dersi EmptyPerş. Mart 03, 2011 8:07 pm

Önemli! Önceki dönem derse katılmış olan öğrencilerin ilk derse yazmaları zorunlu değildir.

Önceden Derse Girmiş Olan Öğrencilerin Aldıkları Puanlar

- Lester Claythorne - 24
- Elisha Stefenia Andie - 13
- Alex Selly Plarous - 17
- Savannah Bree Brown - 12
- Isabella Andie - 8
- Akerya Hill - 5

Dersin Konusu:
Ufalma İksiri
Dersin Profesörü: Horace Rufus Allison
Ders Zamanı/Hava Durumu: Öğleden Sonra İlk Ders / Yağmurlu
Dersin İşlendiği Yer: Zindanlar
Dersin İşlenişi: Ufalma İksiri / Uygulama
Sınıfın Durumu:
Profesör sınıfın içerisinde öylece sınıfı izliyor. Bu arada her masanın önünde iksiri yapabilmek için birbirinden çeşit malzemeler var, bunun yanında orta boyda siyah bir kazanda masanın tam ortasında bulunuyor. Masanın sağ tarafında ezmek ve kesmek için bazı ıvır zıvır eşyalar bulunuyor. Kazanların içinden gelen sisli dumanlar ve fokurdamalar, dolaplarda bulunan renkli iksir şişeleri, iksir dersi kitapları ve ölçekler... Zindanların muhteşem havasını içinize çekiyorsunuz, rahatlatıcı bir duman ve ardından muntazam derecede eşsiz bir koku. Kokunun nereden geldiğini bilmiyorsunuz ancak öğrenmek istiyorsunuz. Kokunun profesör masasına yakın bir yerlerden geldiğini düşünüyorsunuz fakat profesör masasında olduğu için bir türlü bakmak cesaretinde bulunamıyorsunuz. Sınıfta sisli duman bir kol geziyor ve herkes yerlerinde oturup birbirleriyle konuşuyor. Profesörde bu arada önünde duran yırtık kitabını karıştırmaya başlıyor. Profesör önündeki kitabıyla ilgilenirken bir kaç öğrenci sınıfta haylazlık da bulunuyor ve profesör dikkatini kitaptan çekerek sınıfa doğru bakıyor. Ardından yerinden kalkarak masasının önüne yürüyor ve sınıfın en baş köşesinde öğrencilerini şöyle bir süzüyor. Kısa bir bakışmanın ardından profesör her zamanki gibi derse giriş konuşmasını yapıyor ve tüm sınıfı kendine odaklıyor.

Ders Başlıyor!

'' Öncelikle dersime hepiniz hoşgeldiniz. Her ne kadar burasının bir üçüncü sınıf olduğunu bilsem de ne yazık ki bu sınıftaki bazı öğrencilerin henüz bu seviyeye erişemediğini fark ettim. Sınıf içerisinde daha nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen, küstah, terbiyesiz ve bir o kadar da bencil olan öğrencilerin bu gibi bir sınıfa nasıl erişebildiğine bir türlü inanamıyorum. Birinci sınıf öğrencilerinin bile yapmadığı bu hareketleri sizlerden görüyorum, büyüdüğünüzü fark edemiyorsunuz, artık büyüyorsunuz. Kendinize gelin ve bu sınıfta olduğunuzun farkına varın. Burası bir sınıf, nasıl davranmanız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Size yalnızca şunu söylüyorum, eğer bir daha dersimde böyle bir şeyle karşılaşırsam bilin ki bunun cezası çok ağır olacaktır. Yaptığınız şeyi bu seferlik es geçiyorum, tekrarı olması halinde gereğini yapacağım. ''

Profesör ciddi tavrını sürdürmeye devam ediyordu,r bu arada sınıftaki çoğu öğrencinin yüzünde ürkmüş gibi bir halleri vardır, tabi bunun yanında gözlerini yere dikmiş öğrencilerde vardır. Düşünüyorlardır, gelecek onlar için nasıl olacaktır? Kendi geleceklerini kendileri hazırlayacaklardır, ayaklarının üstünde durmaları gerekecektir ve bunun için profesör onlara iyi bir ders vermiştir. Sınıfta sessizlik hakimdir. Profesör sıraların arasında gezinirken haylazlık yapan öğrencilerin ensesine doğru yavaşça dokunmuştur. Sınıfta kısa bir süre sessizlik oluşmuştur, tabi bu sessizlik profesörün konuşmaya başlamasına kadar sürmüştür. Ardından sınıfta fısıldaşmalar başlamıştır ve profesör rahatsız olurmuşcasına yüzünü hızla buruşturmuştur, bunu yapmasının ardından tekrar konuşmasına devam etmiştir ve sınıfta tüm dikkatini profesöre doğru vermiştir.

'' Evet arkadaşlar! Yeni bir yıl ve yeni bir dönem. Umarım sizlerle birlikte güzel bir yıl geçireceğiz. Biliyorsunuz ki giriş konuşmalarını pek sevmem zaten çoğunuz beni tanıyordur. Horace Rufus Allison, eski usta iksir öğreticisi. Her neyse konumuza geçelim artık. Öncelikle müfredat gereği önceden öğrenilmiş olan konuları sizlere biraz tekrarlamam gerekiyordu fakat süremiz sınırlı olduğu için hemen yeni konulara başlamalıyım. Yoksa bu dönem sonuna kadar dersleri yetiştiremeyebilirim. Evet arkadaşlar, ilk konumuz Ufalma İksiri. Bu dersi çok seveceğinize eminim hele ki bu dersin uygulamalı geçmesi sizin için büyük bir şans.''

Sınıfta hafif fısıldaşmalar başlıyor. Öğrenciler önlerinde duran orta boy kazanlara bakıyorlar, arada yakından inceleyeni de oluyor. Profesör Allison, sınıfta sessizliğin oluşması için bir kaç dakika sınıfı izliyor. Sınıfın sessizleşmesiyle beraber profesör tekrardan konuşmaya başlıyor ve önünde duran bıçağı eline alarak konuyu anlatmaya başlıyor.

'' Arkadaşlar konumuz Ufaltma İksiri. Adından da anlaşılacağı gibi bu iksir nesneleri ufaltmaya yarar. İlk defa 17.yy'ın ortalarında kullanıldığını biliyoruz. Fakat ne yazık ki iksiri icat eden kişinin kim olduğu elimize geçen kaynaklarda yok. Sadece bir cadı tarafından icat edildiğini biliyoruz. Şimdi malzemeleri not edin lütfen. ''

*Kesilmiş papatya kökleri
*Soyulmuş Büzüşmüşincir
*Dilimlenmiş tırtıllar
*Bir fare dalağı
*Bir parça sülük sıvısı.

Öğrenciler malzemeleri parşömenlerine not alırlarken profesör ders kitabının sayfalarını karıştırıyor ve içlerinden bir sayfa da duruyor. Sayfayı şöyle bir inceledikten sonra sınıfın hazır olup olmadığını kontrol ediyor ve ardından konuşmaya başlıyor.

'' Evet arkadaşlar. Önünüzde orta boyda bir kazanınız var ve bu kazanın yanında da iksiri yapabilmeniz için bazı malzemeler var. Şimdi hepiniz kazanlarınızın başına geçin ve iksiri yapmaya başlayın. Tarifi kitaplarınızın 25 inci sayfasında. İksiri doğru yapan ilk öğrencinin binasına 10 puan, ikinci yapana 7 puan, üçüncü yapana da 5 puan verilecektir. Hadi bakalım, başlayın! Kazanlar fokurdasın! ''

Profesör masasına doğru yürümeye devam ederken öğrenciler kazanlarının başına geçmiş iksiri yapmaya başlıyorlar. Profesör masanın altında bulunan çekmecesinden Gelecek postasını çıkarıyor ve haberleri okumaya başlıyor. Dersin sonuna doğru kazanlardan muhteşem bir koku yayılıyor ve profesör elindeki kitabı bırakarak kazanların yanına gidiyor. Profesör, öğrencilerine doğru yaklaşıyor ve kazanlarına doğru bakıyor. Ardından kazanlarına içine kurumuş bir yaprak atıyor ve iksirin olup olmadığını bakıyor. Sınıftaki çoğu öğrenci bu iksiri yapabilmeyi başarıyor, profesör gülümseyen bir yüzle sınıfa doğru bakıyor ve ardından konuşmaya başlıyor.

'' Muhteşem bir iş çıkarttınız çocuklar. Hepiniz çok iyiydiniz. Her ne kadar ben gazete ile uğraşsam da bir yandan sizleri seyrettim. Elinizden geleni yaptınız ve başarılı oldunuz. Sınıftaki çoğu öğrenci bu iksiri yapabilmeyi başardı, yapamayanlar öğrenciler ise bir dahakinde yaparlar. Bugünlük dersimiz bitmiştir. Kimin kaç puan aldığını açıklamayacağım. Bunu binalarınıza vereceğim puan ile göreceksiniz. Ayrıca size bir ödev veriyorum. Ödeviniz; Symhedia iksiri ne işe yarar? Tarihini araştırınız. Ders bitmiştir, çıkabilirsiniz. ''

Öğrenciler yerlerinde hızla bir şekilde toparlanırken profesör de masasının üzerinde bıraktığı Gelecek Postasını tekrar çekmecesine koyuyor ve ardından kenara koyduğu paltosunu üzerine doğru alıyor, bu arada dışarıdan gelen ' Gong' ile beraber öğrenciler hızlı bir şekilde yerlerinde toparlanıp sınıftan dışarıya çıkıyorlar. Profesör sınıfın boşalmasının hemen ardından hızlıca bir şekilde masasında toparlanıyor ve özel odasına yürümeye başlıyor...

Ayrıntı ve püf noktalar: Yazdığınız rp'lerin ders rp'sine uyumlu olmasına dikkat edeceğim, bu nedenle ne olmuş ne bitmiş haberiniz olsun. Derse girişinizle ilgili bilgi verildi. Düzenli ve güzel bir rp bekliyorum. Konunun ilgi çekiciliğinden, önünüzde duran iksir malzemelerinden, sınıfın genel durumundan ve ders işlenişinden rp'nizde bolca bahsedebilirsiniz. Bunlar size artı puan kazandırır. Ayrıca yapacağınız iksirin tarifine göre rp'lerinize 10, 7 ve 5 ekstra puanlar vereceğim. Haberiniz olsun.
Verilen Ödev: Symhedia iksiri ne işe yarar? Tarihini araştırınız. ( Hayal gücü kullanılabilir. )
Dersin Akışı: Profesör dersin başlangıcında bir kaç haylaz öğrenci ile uğraşıyor ve onlara ağızlarının payını veriyor. Bunun dışında derste her hangi bir olumsuz olay olmamıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Richie Rimbauer
Slytherin III.Sınıf
Slytherin III.Sınıf
Richie Rimbauer


Mesaj Sayısı : 66
Kayıt tarihi : 15/04/11
Lakap : Revolver Rich

III.Sınıfların I.Dersi Empty
MesajKonu: Geri: III.Sınıfların I.Dersi   III.Sınıfların I.Dersi EmptyPtsi Nis. 18, 2011 3:02 am

Koridorda koşarken aklımda tek bir düşünce vardı: Tanrım, ne olur geç kalmış olmayayım!
Öğle yemeğinden sonra ortak salona uğramak gibi aptalca bir şey yaptım ve oradan çıktığımda en sevdiğim ders olan iksire geç kalmak üzere olduğumu fark ettim. Her derse geç kalabilir, profesörlerden azar yiyebilir, hatta dersten bile atılabilirdim. Ama iksirde olmazdı, olmamalıydı. Hem de daha ilk dersten! En sevdiğim ve en başarılı olduğum derse karşı sorumluluk ve inançlarım vardı. Dahası profesörün gözünde de az çok sevilen bir öğrenciydim. İksir konusundaki azmim ve merakım hoşuna gidiyordu. Amacım kimseye bir şey kanıtlamak değildi, ama iksir profesörümün beni sevip benle alakadar olması hoşuma gidiyordu. Herkes hayatta ders konusunda kendisine bir idol bulmalıdır değil mi? Eğer geç kalırsam idolüm buna çok kızacaktı.

Koridorun köşesini döndüğümde neredeyse okulun hademesiyle çarpışıyordum. Koştuğum için bana nefretle bakıp bir şeyler mırıldandı ama ben ona aldırmadan tekrar koşmaya başladım. Zindanlara giriş yaptığımda içimde o her zamanki rahatlığı hissettim. Karanlık ve kasvetin o eşsiz büyüsü beni kendime getirmişti. Eğer geç kaldıysam açık yüreklilikle her şeyi anlatacak ve normalde başkalarına yapmadığım bir şeyi yapıp profesörden özür dileyecektim. Zindan koridorları yine her zamanki gibi kalabalıktı ama ben bir yılan gibi kıvrılarak onlara çarpmadan ilerlemeyi başardım.

Sınıfa girdiğimde iki şey başımı döndürdü. Birincisi, geç kalmamıştım. İkincisi ise; en ön sıralardan biri boştu ve ben oraya oturup dersi yakından takip edebilecektim. Hemen sıraya oturup kitabımı çıkarmıştım ki profesör de derse başlamaya iyice hazır olduğunu belirten son hazırlıklarına koyuldu. Kendi kendime, “Neredeyse namlunun ucunda beynin patlayacaktı Revolver Rich.” diye mırıldanıp gülümsedim.

Profesör masasında gerekli hazırlıkları yaparken onu izliyordum. Her ayrıntıyı yakalamaya çalışıyor, tüm dikkatimi oraya veriyordum. Sınıfın kokusu güzel bir şekilde değişirken profesör giriş konuşmasıyla derse başladı.

“Evet arkadaşlar…”

Sert bir dille eleştirdiği öğrencilerin arka sıralardaki gürültüye neden olan kişiler olduğunu tahmin ediyordum. Sınıfın sessizliği giderek gerilimli bir havaya bürünürken ben daha da mutlu oluyordum. Bu gerilim bana ekstra bir dikkat sağlıyordu. Şahsen ben kazanın fokurdamasını daha net duyabilmek için öğrencilerin dillerini bile kesebilirdim.

İlk dersimizin konusu ilgimi çekmişti. Hele ki hemen uygulamaya geçeceğimizi duyunca daha bir heyecanlandım. Önümde duran kazana ve yanındaki malzemelere bakarken not almamız gerektiğini işittim. Hemen parşömenimi hazırlayıp yazmaya başladım. Not alma işlemi bittikten sonra, profesör kitabımızın 25. sayfasına bakmamızı söyledi. Sayfayı açtığımda karşımda bu tuhaf ve eğlenceli olacağından emin olduğum iksirin tarifi duruyordu. Tam okumaya başlayacaktım ki hemen yanımda duran Gryffindorlu bir kız şuh kahkahalar atarak yanındaki diğer kıza bir şeyler anlatmaya başladı. Soğukkanlı bir tavırla kızın kulağına eğildim ve “Dua et de bu iksiri beceremeyeyim. Gerçi bu düşük bir ihtimal. Ama emin ol; eğer iksiri yaparsam, ki genelde güzel yaparım, bunu bahçenin ortasında ağzına döker ve o pabuç uzunluğundaki dilini yok ederim. O yüzden hemen susun lütfen.” Gözlerimi kısıp gülümsedim. Kızlar kocaman gözlerle bana bakıp hemen sustular. Gerçi birkaç dakika sonra tekrar fısıldamaya başladılar ama bu göz yumulabilir seviyede olduğu için tüm dikkatimi tekrar kitaba verebildim.

Bakışlarım bir kitaba bir de masada duran malzemelere kayıyordu. Ana hatları ezberleyip, kafamda planını yaptıktan sonra çalışmaya başladım. Dilimlenmiş tırtılların olduğu cam kabı elime alıp biraz inceledikten sonra sağ elimdeki kaşık vasıtasıyla hepsini kazana döktüm. Sonra sülük sıvısını alıp büyük bir dikkatle biraz ekledim. Eğer hepsini bir anda eklersem iksir henüz işin başındayken yanık simsiyah bir balçığa dönüşebilirdi. Yarım dakika bekleyip diğer kısmını da döktükten sonra arkamda duran bina arkadaşımın yaptıklarıma dikkatle baktığını fark edince kaşlarımı çattım. Ona yıllardır başka derslerde kopya verirdim ama iksir dersinde kimseye kopya vermediğimi hâlâ öğrenememişti. Kazanımı kendime doğru çekip onun görüşünü engelledikten sonra profesöre bir göz attım. Ama onun beni görüp görmediğini, eğer gördüyse de kızıp kızmadığını anlayamadım. Eğer gördüyse –genelde anlayamadığın bir şekilde her şeyi görebiliyordu- bu hassas bencilliğimi affetmesini umarak işime odaklandım. Kazandan çıkması gereken yeşilimsi buhar tütmeye başlamıştı. İşte tam bu anda, yani duman yeşilden griye dönmeden önce papatya köklerini kazanın buharı üzerinde biraz yumuşatmalıydım. Papatyaların yumuşadığına kanaat getirince onları da kazana atıp ağır ağır karıştırmaya başladım. Karıştırdıkça rengi koyu bir maviye dönüşüyordu. Hemen kitaptan kontrol edip gerekli rengin koyu mavi olduğuna iyice emin oldum. Sınıftan hafif gürültüler geliyordu ama ben bunları önemsemeyecek kadar işime dalmıştım. Birkaç kez arka sıralardan ufak patlama sesleri ve gülüşmeler duydum. Kazandaki renk en koyuya dönüştüğünde karıştırmayı bıraktım ve hızla incirleri kesmeye koyuldum. Her bir inciri dörde böldüm ve hepsini aynı anda tamamlanmasına çok az kalan iksire attım. Kitapta üç dakika karıştırın diyordu ama ben geçmiş derslerde biraz hızlı karıştırdığımı fark etmiştim. Tabi bir iki kötü deneyimle beraber. O nedenle sadece iki dakika karıştırıp bıraktım. İşte sıra son ve en önemli maddeye gelmişti. Fare dalağına… Dalağı kavanozdan çıkarıp masanın üzerindeki kesme tahtasına koydum. İyice ezilmesi ve suyundan mümkün olduğunca arındırılması gerekiyordu. Dalak gerçekten felaket kokuyordu ama bunu yapmak zorundaydım. Suyu ne kadar çok çıkarsa koku o kadar artıyor ama iksirin başarılı olma ihtimali de o kadar yükseliyordu. Yeterli olduğunu düşünene kadar dalağı ezdim. Sağ elimin parmakları acımaya başlamıştı. Sonunda dalağı alıp kazana attım ve son kez karıştırdım. Süre sınırlaması yoktu, sıvının rengi altın sarısına dönene kadar diyordu kitapta. Denileni yaptım ve renk istediğim gibi olunca kepçeyi kazandan çıkarıp derin bir nefes aldım. İksirimi tamamlamıştım ve kokusu bana gayet güzel geliyordu. Başarılı olduğumu umarak profesörün gelip kontrol etmesini bekledim. Bu esnada arkama dönüp kopyacı bina arkadaşıma bakmayı da ihmal etmedim. Onun iksiri altın sarısından çok soluk ve hasta bir insanın teni gibi beyaza yakındı. Tatminle sırıttım ve önüme döndüm.

Profesör masasından kalkıp sırayla iksirlerimize baktı. Sıra bana geldiğinde soluğumu tuttum ve elindeki kurumuş yapraklardan bir tanesini kazanıma atışını izledim. İksirin rengi yaprak sıvıya değer değmez daha da ışıltılı bir hâl aldı. Profesörle göz göze geldik, hiçbir şey söylemedi. Ama ben hoşuna gittiğini hissettim. Yanımdan yürümeye devam edip diğer arkadaşlarınkini de tek tek kontrol ettikten sonra kapanış konuşmasını yaptı. Çoğumuzu başarılı bulmuş ve bundan oldukça memnun olmuştu. Öğrencilerinin başarısıyla gurur duyan bir iksir hocasından daha fazla imrendiğim bir şey olamazdı bu hayatta. Symhedia iksiriyle alakalı ödevimizi de verince dersin artık bittiğini söyledi.

“Ders bitmiştir, çıkabilirsiniz.”

Malzemelerimi toplamaya başladım. Moralim oldukça iyiydi. Yorgun ama mutluydum. Hatta toparlanırken birkaç bina arkadaşımla şakalaştık. Dışarıdan gelen gong sesiyle birlikte sınıf boşalmaya başladı. Profesöre iyi günler dileyip yeni bir iksir öğrendiğim için teşekkür ettikten sonra kapıya doğru ilerledim. Tabi kapıdan çıkıp zindan koridorunda ilerlerken dersin başında tehdit ettiğim kızlara imayla gülümseyip göz kırpmayı da ihmal etmedim.


Değerlendirme:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
III.Sınıfların I.Dersi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Genel Olarak Wigtown :: Ders Arşivleri-
Buraya geçin: