Sherry Fionnuala - Pierretta Qixinâ (T5)

Konu: Sherry Fionnuala - Pierretta Qixinâ (T5) Paz Şub. 20, 2011 12:22 pm

" İkinci ders sizin ilk derste öğrendikleriniz ile stratejik düşünme hızınızı ortaya çıkaracak bir uygulamadır. Üstelik bu uygulamada takım çalışması içerisindeki uyumunuzdan da puan kazanacaksınız.
Her takımın karşısına çeşitli fantastik yaratıkların ilüzyonları çıkacak ve yine her takım için arena farklı arazi özelliklerine göre dekor edilecektir. Puanlama sizin büyü bilginizden çok stratejik becerileriniz ve takım içerisindeki uyumunuza göre yapılacaktır. Takıma puan verilecektir ama aynı zamanda takımın puanı her birinizin ayrı ayrı 2. ders notu olarak işlenecektir.

Puanlama
Büyü Seçimi: 3
Arazi Kullanımı: 7
Takım çalışması: 7
Stratejik Dizayn: 8

şeklinde olacaktır. Asalarınızı cüppelerinizde hazır tutmanız dileğiyle,
Başarılar
E. Jarvis"

Takım 5:

Saha Koşulu:

Zemine ayışığında parlayan küçük çakılların egemen olduğu düzlük arazi aynı zamanda sert ve durmaksızın yağan yağmura teslim olmuş durumda. (Gece)

Düşman:

Acromantula

(RPout: Arenanızı betimleyen ilk RP yazıldıktan sonra siz RPlerinizi bırakacaksınız. Sizin birer RP'nizden sonra tekrar bir durum RPsi yazılacak. Ders bitene kadar sırayla takım elemanlarının RPleri - durum RPsi şeklinde devam edecektir. Daha iyi bir performans için takım arkadaşınızla irtibata geçmeniz önerilir.)

Sherry Fionnuala - Pierretta Qixinâ (T5) Unbenannt-7

xx

Sherry Fionnuala - Pierretta Qixinâ (T5) 00131

" Sherry ve Pierretta,
Uygulama dersine hoşgeldiniz. Birazdan göreceğiniz üzere arena bugün siz ikiniz için özel olarak hazırlandı; fakat arenaya girmeden önce bilmeniz gereken önemli hususlar var ki bunlardan ilki asanızla yaptığınız herhangi bir lanetin ya da saldırı büyüsünün arena da karşılaşacağınız herhangi bir zorlukta işe yaramayacağıdır. Bunun yerine koruma ve kuracağınız stratejiyi uygulamanızı sağlayan aracı büyüleri kullanmalısınız (Accio, lumos, nox ... vb.). İkincisi ise arena da belki de daha önce hiç karşılaşmadığınız saldırı aletleri ya da silahlarla karşılaşacaksınız. Bunları nasıl kullanmayı öğrenmenizden tutun nasıl en verimli şekilde yararlanabileceğinizi arena da çözmenizi istiyorum. Unutmamanız gereken son bir şey ise takım çalışmasının her şeyi bir adım daha kolaylaştıracağıdır.

Başarılar
E. Jarvis"

(RPout: İlk RPnizde arenaya girişinizi ve neler hissettiğinizi kısa, öz, en fazla bir paragraf halinde betimlemenizi istiyorum. Sonrasında aktif olarak uygulama başlayacaktır.)

Hufflepuff IV.Sınıf Mesaj Sayısı : 126 Kayıt tarihi : 22/01/11

Sherry okulun şen şakrak koridorunda, Savaş Sanatları dersliğe doğru koşarken avazı çıktığı kadar Pierretta’yı çığırıyordu çünkü dersliğe girmeden önce onunla takım olduğunun haberi profesör tarafından her grup olana bildirilmişti. Cübbesinden sağa sola saçılan sakızlar, şekerlemeler ve olabildiğince dağınık hali herkesin gülmesine yetip de artıyordu. Koridorun sonunda bulduğu binadaşının koluna sıkıca yapışmış, çığlık atarak; “Çekilin, çekilin, bulaşıcı hastalık belirtisi var bizde!” Diye gülüşerek, herkesin kaçışmasına sebep olacak palavralar sıkarak dersliğe varmışlardı. Genç kız az önceki coşkun neşesinin tam tersine, birden havası sönmüş bir balon gibi durağanlaşarak, arkadaşına dönmüş ve “Ben ölürsem; Pierretta, anneme onu çok sevdiğimi söyle, tamam mı?” Diye olayı dramatize ederek bakan masum gözleriyle konuşmuş ve arenanın yarı aralık kapısına doğru ilerlemişti. Kapıda yazan yazıyı ve içerden gelen gürültüyü duyduğunda, gerisin geri kaçmak için arkasını dönmüş ve annesinin yüzü gözünün önüne belirivermişti. Kadının çatık kaşları bir sınıfta kalmayı daha kaldıramayacak gibiydi. Bu yüzden derin derin nefes alarak, parmak uçlarını şans getirmesi için birleştirmeden önce; en sevdiği, ağızda patlayan, karpuzlu şekerlemeleri ağzının içini tıka basa doldurmuştu. Konuşamayacak kadar dolu ağzıyla, arenanın tüyler ürperten kapısından içeri adımını atmıştı ama bu homurdanarak anlamsız cümleler söylemesini engellemiyordu. Ta ki savaş arenasının içini tamamen görünceye kadar. Gözünün alabildiğine uzanan mekân kâbuslarından bile beterdi. Şekerlemeler ağzının içinde çıtırtıyla patlarken, Sherry nefes almayı unutmuş ve boğazına kaçan bir şeker sebebiyle deli gibi öksürmeye başlamıştı. Bu öksürük sırasında yere çömelmiş, anlamsız el kol hareketleriyle Pierratta’ya sırtını vurmasını söylemeye çalışıyordu. Dizlerine batan çakıl taşları, kafasının ortasına mermi gibi saplanan yağmur damlacıklarının acısını aratmıyordu. Bir süre sonra sarı bir sıçana dönüşmüş, çakılların üzerinde debeleniyordu.

'‘Savaş Sanatı Arenası'na gidiyorum ben. Dersten sonra burada ol, bir şey konuşmamız lazım.’'
Sözleri nedeniyle Lynnetta Qixinâ’nın meraklı bakışlarına maruz kalan esmer cadı, ortamı yumuşatmak isteyerek gülümsemiş ve göz kırparak binasının ortak salonundan ayrılmıştı. Sevdiği derslerden birine doğru gittiği için neşesi yüzünden okunabiliyordu. Savaş Sanatı Arenası’na doğru ilerleyecekken asasını masasında unuttuğunu geç fark etmiş ve bir iç çekişle yönünü değiştirmişti porsuk. Hogwarts’ın içerisine girdiğinde etrafta neredeyse kimseler yoktu ve yere ufak bir şey düşse, sesi boş koridorlarda akustik bir şekilde yayılacak gibiydi. Sessizlik cadının tüylerini ürpertmişti. Neyse ki yatakhaneye bir an önce girmiş ve asasını alıp dersliğine koşar adımlarla ilerlemişti cadı. Dışarısı, koridorların aksine oldukça renkli görünüyordu. Öyle ki gülüşen ve birbirleriyle şakalaşan öğrencilerle kaynıyordu. Sebebinin hava olduğunu düşündü ilk başta Etta. Sherry’nin mizahsel yapısı sayesinde iki dişi porsuk derslerinin yapılacağı mekana doğru gülerek ilerliyordular. Dersliğe vardıklarında ise Sherry’nin birden asılmış suratına bakıp kalmıştı Etta. Ne olduğunu anlamadan devam etmişlerdi arenanın içerisine doğru. Geldikleri yerden farklı olarak, karanlık gökyüzünden yerde ki parıldayan çakıl taşlarına sert yağmur damlaları iniyordu. Sahayı incelemeye başlamıştı esmer güzeli. Etrafını en ince ayrıntıya kadar süzmüştü ki dikkatini dağıtan sarışın porsuğun öksürük sesleri olmuştu. Etta, olduğu yerden anında Sherry’nin yanına ilerlemişti. Boğazına takılan şeylerden kurtarmalıydı onu, bunun için sırtına bir iki el darbesi indirmek zorunda kalmıştı. Umuyordu ki, bu onun canını yakmamış olsun.

Konu: Geri: Sherry Fionnuala - Pierretta Qixinâ (T5) Cuma Mart 25, 2011 9:35 am

Yağmur biraz yavaşlıyor fakat yerini sadece bir kaç adım önünüzü görmenize izin veren sise bırakıyor. Hava beklenilenilen aksini bunaltıcı derecede ılık. Önünüzü görmekte zorlanmanıza rağmen yerde kırmızı bir okun parladığını görüyorsunuz ve çok uzağa gitmeden hemen onun önünde başka bir ok beliriyor. Belli ki size takip etmeniz gereken güzergah gösteriliyor; fakat birden havada hoş olmayan ve daha çok mide bulandırıcı bir koku beliriyor. Çok geçmeden kokunun okların gösterdiği rotadan size ulaştığını fark ediyorsunuz.

(Rpout: Kokuyu ve hissettiklerinizi betimleyerek okların kesildiği yere kadar ilerleyin.Ufak bir ipucu; okların kesildiği yer aynı zamanda kokunun en ağır olacağı yerdir. DİKKAT! Henüz etrafta canlılık belirtisi yok.)

Hufflepuff IV.Sınıf Mesaj Sayısı : 126 Kayıt tarihi : 22/01/11

Sherry boğazına takılan şeker parçacığından kurtulduğunda, ağzının kenarından "İçimden bir ses, boğazıma takılan ve sırtıma inen bu şaplakları mum ile arayacağımı söylüyor ya, neyse." Üstü başı berbat olmuş bir şekilde, çakılların üzerinde doğrulmaya çalışarak ayağa kalktı genç cadı. Soluk kesici mavi gözleri, dizlerine batan çakıl taşları nedeniyle dolu dolu olmuş, bakımlı biri olmamasına rağmen, sırılsıklam olmanın verdiği gafletle yüzünü iyice ekşitmişti. Saçlarına götürdüğü eli yerde debelenirken zarar görmüş ve sıyrılmıştı. İçinden kanı görünce büyük bir tiksinti ve öğürme isteği geçti. Onu kan tutardı! Gözleri fıldır fıldır dönüyor, sanki ayaklarının altından yer çekiliyordu. Nasıl bir şansız günündeydi ki; böyle bir ceza almıştı diye çığlık atan zihni, hafifleyen yağmurun etkisiyle birazda olsa soluklanıyordu. Aklının ona nasıl bir saçmalık sunarak eteğini şorta çevirmiş, çoraplarını delik deşik ederek kendi çapındaki serkeşliği'ne yeni bir boyut kattığını anlamıyordu çünkü ders savaş sanatıydı ve o şu haliyle bile savaştan çıkmış biri gibiydi. Gözlerinde ki siyah rimel akmış, saçları yüzünün dört bir yanına yapışmıştı. Söylenerek cebinden çıkardığı fuları kolunun sıyrılan yerine bağlayıp, sinirle üzerinde ki cübbeyi yere fırlatmış, kendine gelen bedeni ile cübbenin üzerinde "Lanet olsun!" diye bağırarak zıplamaya başlamıştı.

Sinirleri yatışınca hiç bir şey olmamış gibi yere eğilip cübbesini omzuna atmış ve arkadaşına gülümsemişti. Tam bu sırada çöken sis yüzünden yerde kırmızı kırmızı parlayan görüntüyü, seçemeyen gözlerini; iyice devirip, şaşılaştırmıştı. Yavaşça ılıyan havada, bu yorucu zıplamanın temposuna katıldığında nefesi daha fazla kesilir olmuştu. Hafifleyen yağmur damlalarına karışan teri, kesinlikle onu hasta edecekti. Yinede bir an önce bu işkencenin bitmesini isteyen tavırlarıyla yere eğilmiş ve kırmızılığın ne olduğuna bakmıştı. Bunlar ilerisini işaret eden kırmızı ok işaretleriydi, kafasını sağa sola sallayarak; "Tamam, benden bu kadar, ben çıkıyorum. Ne olduğunu bilmediğim ve önümü bile göremediğim bir yere ilerleyecek kadar deli değilim." Sözlerini söylediğinde kafasının içine balyoz gibi inen annesinin sesiydi yine içinden küfrederek; "Tamam, anne, tamam." Kendi kendine göğe çevirdiği bakışları ile annesi ile konuşan genç kız deli gibi gözüktüğünü biliyordu. Yinede yapabileceği bir şey olmamanın husumetini yaşayarak; "Hadi dua edelimde, cennette yakışıklı erkekler olsun." Diyerek, okların işaret ettiği yöne doğru yürümeye başladı.

Genç kızın burnu her adımda almaya başladığı kötü koku yüzünden açılıp kapanıyordu. "Merlin'in kulakları aşkına, Pierretta bu koku hakkında bir fikrin var mı?" Leş gibi havada süzülen kokunun atomları Sherry'nin genç ciğerlerinde pis bir tabaka oluşurmaya başladığında oklarda son bulmuştu ama genç kızın temiz hava olarak niteleyebileceği havada son bulmuştu. Yağmur damlalarının ıslattığı kolunu burnuna siper ederek çevresine bakındı.

Yavaşça yeryüzüne inmeye başlayan yağmur yerini sise bıraktığında, Etta sis yerine dolu yağmaya başlamış olmasını dilemişti. Sisten nefret ederdi genç porsuk. Sadece bir adım ötesini görmesine izin veren sise Sherry’nin anlamayacağı bir şekilde, Fransızca küfürler savuruyordu. Özellikle bulundukları yerin bir Savaş Sanatı Arenası olduğunu düşünürse… Tam bir felaket! Sherry’nin ne durumda olduğuna bir göz attıktan sonra yerde tek tek belirmeye başlayan kırmızı oklara hayretler içerisinde bakıyordu cadı. Biri onlarla oyun mu oynuyordu? Öyleyse eğer, bu hiç komik değildi. Her şekilde alaycılığını ve neşesini yitirmeyen Sherry’nin dudaklarından dökülen sözcükler, bu durumda bile Etta’yı güldürmüştü. '‘Hadi dua edelimde, cennette yakışıklı erkekler olsun.’' Etta için cennet, burasıydı. Zaten cennete gideceğini düşünmüyordu cadı, neyse. Birçok kişiyi öldürmüş birisini hangi Tanrı, cennetine alırdı ki? Hiçbiri. Etrafını saran iğrenç kokunun tek çağresi burnunu tıkamak olmasını umarak sağ elini burnuna doğru kaldırmıştı cadı. Ama başarılı olamamıştı. O iğrenç koku etrafını sarmıştı. Ve gerçekten iğrenç kokuyordu. Hiçbir fikri yoktu bu koku hakkında. Ama pek iyi bir şey olmasa gerekti işin sonunda ki şey, bu kadar berbat koktuğu göz önüne alınırsa. '‘Sadece ilerleyelim Sherry. Umarım, kaybolur bu lanet olasıca koku.’' Lanet okumaması gerektiğini bilse de cadı, bunun için üzülmeyecek kadar meşguldu şu anda, kokuyla.

Sis hafifçe aralanıyor, artık az da olsa çevrenizi görebiliyorsunuz fakat yine de, diğer ayrıntıları hala seçemiyorsunuz. İki adım uzağınızda, çakıllı arazinin ortasında çoktan kurumuş yüksekçe bir ağaç duruyor. Ağaca gömülmüş olarak duran bir kılıç ve hemen ağacın yanında yatan bir mızrak, ay ışığının yağmur damlalarıyla birleşmesi sonucu ışıldıyor.

Etraftaki koku hala etkisini sürdürüyor fakat artık kokuya eşlik eden bir de çakıl sesleri duyuluyor. Sanki rüzgar çakılları yerinden oynatıyormuşçasına hassas sesler bunlar; ama rüzgarın bir taşı yerinden oynatamayacak kadar az estiği gerçeği de mevcut. Ürpertici olanı ise bu seslerin her bir yükselişinde daha yakında duyuluyor olması.

( RPOUT: Karakterlerinizi isteğiniz doğrultusunda haraket ettirebilirsiniz. İşinize yarayacak hemen hemen her şey betimlemelerde gizlidir. DİKKAT! Henüz herhangi bir yaratık kendisini açığa vermedi. )

Hafifçe kaybolan sise şükrediyordu cadı. Zira bu sis içerisinde, şu anda bulunduğu dersliğe bakılırsa, bir canavar veya benzeri şeyle dövüşmek istemezdi. Rakibini görmeden nasıl savaşabilirdi ki? Emindi ki, Profesör Edna bunu ayarlamıştı. Bazen onun gerçekten oldukça pratik zekalı ve fazlasıyla akıllı olduğunu düşünüyordu. Zaten profesör bunu kanıtlıyordu her defasında. Sherry‘nin konuşmalarını hiç usanmadan dinlerken, bir yandan da dikkatli olmaya çalışıyordu genç porsuk. Başına dikkatsizliğinden dolayı bir kaza gelmesini istemezdi. Karşısında görüpte inanamadığı bir şey vardı. Çakıllı arazinin tam da ortasında kurumuş bir ağacın işi neydi? Görünüşe göre iki dişi porsuk için de işler hiç iyiye gitmiyordu. Ancak esmer cadının gözlerine çarpan mızrak ve kılış olmuştu. Parlaklıkları, kurumuş ağaca tezat bir şekildeydi. Etta, etrafı süzen ve hala pis kokuyu –sanki yapabilirmiş gibi- azaltmak için burnunun önünde eliyle sürekli yelpaze yapan cadıya bakarak savaş aletlerini eline aldı. Tamam, Etta kokunun hala hoş olmadığını düşünüyordu ama şimdi onu dert edecek değildi. Bunun için elinde ki mızrağı cadıya uzatırken sızlanmaması gerektiğini sadece içinden hatırlatmıştı. Sherry’ye bir şey demeden etrafı izliyor ve yeni yeni duyulmayan başlayan çakıl seslerinin yönünü algılamaya çalışıyordu. Bir ayak sesi diyemiyordu cadı bu çakılların kıpırdanışına. Çünkü sesler pekte ayak seslerine benzemiyordu. Daha da hafifti. Ve gittikçe daha da yükseliyordular. Dişi porsuk ürkerek sendelemişti. Duyguların karma karışık bir hal alması ve yerde ki çakıl taşlarının ayağına dolanması nedeniyle yaşamıştı bu olayı. Çakıl taşlarının harekliliği artıkça kalp ritmi de artıyordu cadının. Elinde ki kılıcın sapına sıkı sıkıya sarıldı ve gelecek olan şeyi bekledi. Heyecandan olsa gerek, terleyen avuç içleri kılıcını tutmakta zorlaştırıyordu cadıyı. '‘Sherry, her an gelecek olan tehlikeye karşı dikkatli olmalısın. Etrafını gözle!’' Bina arkadaşına emir verir gibi konuşmuştu ama Sherry’nin öyle algılamadığını biliyordu. Daha doğrusu, Etta şu anda ne yaptığını bilmiyordu.

Büyü Seçimi: -
Arazi Kullanımı: 4
Takım çalışması: 6
Stratejik Dizayn: 2

Takım Notu: 12

Takım notunuz aynı zamanda bireysel notunuzdur.
Bu notunuzu ikinci dersiniz için saydırabilirsiniz veya notunuzun geçersiz olmasını istiyorsanız, başlık altında bu isteğinizi belirterek ( "Notumun geçersiz olmasını istiyorum" ) açılacak olan ikinci teorik derse katılma hakkınızı kullanabilirsiniz.

Dikkat: Bu isteğinizi dile getirmek için bu akşam 00.00'a kadar vaktiniz vardır. Aksi takdirde başlık kilitlenecek ve notunuz gerekli merciilere bildirilecektir.