Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Yeni Öğrenci

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Caprice Anna Flower
Hufflepuff IV.Sınıf
Hufflepuff IV.Sınıf
Caprice Anna Flower


Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 18/01/11

Yeni Öğrenci Empty
MesajKonu: Yeni Öğrenci   Yeni Öğrenci EmptyÇarş. Ocak 19, 2011 2:07 pm


Karakterinizin Adı ve Soyadı: Caprice Anna Flower

Aile Geçmişi: Orta halli bir ailenin 2 çocuğundan biridir.
Aile Norveç de ormanlık bir arazide ikamet etmektedir. Anne İngiliz, baba
Norveç'lidir. Babası gezgin araştırmacı annesi ise kendi halinde ev hanımıdır. Safkan olmaları dışında hiç bir özellikleri yoktur.

Kişisel Özellikleri: Neşeli, cana yakın, adalet duygusu güçlü şakadan ve dostluklarından taviz vermeyen kaprisli bir hatundur.

Burç: Aslan


...



Ruhumun en mahrem yerinde hissediyorum seni. Seni ve ardından koşar adım kendimden uzaklaşan beni. Geri dön, demeye içim varmıyor. Bir yandan aşk, diye ağlarken diğer yandan cesaret, diyorum. Cesaret! Ne anlamsız bir kelime! Bende zerresi bulunmazken, sadece adalet duygusuyla hangi savaş kazanılmış ki? Bir umut var gene içimde, olmaz, olmamalı, diyorum. Aklım ermiyor beklide, yeterince zeki olsam kâdim şapka Ravenclaw binasına layık görürdü beni, Hufflepuff değil, değil mi? Konudan uzaklaşıyor muyum? Konunun başı da sonu gibi gizemli ve belirsiz... Yoksun ve mutsuzum. Sen gideli bir yıl oldu ve ben hala karanlık tarafta bir ışık çakmasını ve bunun sen olmasını bekliyorum. Ölümün soğukluğu bedenini ikinci bir ten gibi sarmadan sana dokunan ten sadece ben olmalıyım. Biliyorum, sen de hissediyorsun. Ama neden, enden, neden geri dönmüyorsun? Ya da beni de al yanına. Kabuklaşmış beden içine sıkışan ruhtan koptuğu an varlığım senle bütün olacak. Nefes almak mümkün değilse bu sihirli dünyanın küf kokulu aşksız rıhtımında, ben de özgürlüğe çıkılacak ilk seferde kendime yer ayırttırdım bile. Tek sorun; cesaret! Hadi Caprice, yapabilirsin. Mantık arama, sadece yap. Düşünme, yardım bekleme, sana ihanet edecek bir Slytherin yok, sadece yap.

Kış gün dönümünün soğuk bir gecesinde, tam olarak gece yarısı -on ikiyi kırk geçe, küçük denmeyecek kadar bedensel olgunluğa ulaşmış, büyük denemeyecek kadar da havalı ve bir o kadarda nazlı genç bir cadı, günlüğünün başına geçmiş, akan gözyaşlarını silme ihtiyacı duymadan sadece yazma iç güdüsüyle başını elleri arasına almış, tüy kalemin kâğıt üzerinde hızla gidiş gelişlerini izliyordu. Tüy kalem durduğunda mugglelar gibi elini uzatıp defteri kapattı. Asasını masasının gizli çekmecesinden çıkartarak en sevdiği profesörlerden biri olan Kehanet Profesörünü düşündü. Aşk uğrana yapılan savaşlarda kaybeden olmaz, demişti. O da kazanacaktı. Yavaşça ayağa kalktı. Odadaki arkadaşlarının horultuları Hogwarts’ın sakinliğine tezat oluşturuyordu. Elinde olmadan gülümsedi. Çok üzgünüm… Sizin için ben… Düşüncelerini toplamak bile ne kadar zor geliyordu. Derinden bir nefes alıp elinin tersiyle yanağını ıslatan davetsiz gözyaşlarını sildi. Asasını kaldırdı ve arkadaşlarının üzerine doğrultarak büyülü sözcükleri fısıldadı: “Uyu” Kızıl Gölge adına yakışır hassasiyetle sahibinden aldığı gücü vurgularcasına mavi mavi parlayarak uyuyan öğrencileri yavaşça uyku büyüsüyle sardı. Her şey hazırdı. Dostlarına son bir bakış atıp pencereye doğru yürüdü. Günlüğü masasının üzerinde masumca duruyordu. Caprice, elini camekânın pervazına doğru uzatmışken o anda aklına gelen bir fikirle duraksadı. Hızlıca dönüp hala elinde olan asasını günlüğüne doğrulttu ve büyüyü göndermek gözlerini kapadı. Zaman uzadıkça konsantrasyonu bozuluyordu. “Ona git!” Günlük saniyeler içinde “Pof!” diye ortadan kayboldu. Huzursuz gökyüzü, az sonra kaderini gizleyeceği masum kıza gözdağı verir gibi kükredi. Ardından gelen şimşek yağmurun romantizmini yok edecek kadar şiddetliydi. İçine doğan aşk ve adalet duygusuna sarılıp pencereyi açtı. Asası Kızıl Gölge hala elindeydi. Ondan ayrılmak acı veriyordu lâkin eylemin sonunda kavuşacağı ona huzuru getirecekti ve bunun için asasından vazgeçmeliydi. Ölümlü beden ona engeldi ve ruhu özgür kalmalıydı. Yüzünü tokatlayan rüzgâra sert bir bakış atıp pencerenin pervazına çıktı. Ölümü kucaklayacak kadar cesaretli değildi. Bakışlarını gökyüzüne dikip sertçe yüzünü döven yağmurdan kaçmak için gözlerini kapadı. “Geliyorum!” …ve bitti.

Kış gün dönümünün soğuk bir gecesinde, tam olarak gece yarısı -on ikiyi kırk iki geçe; ne acı acı havlayan bir köpeğin sesi, ne de yasak ormanın derinliklerinde uluyan bir kurdun haykırışı, hiç kimse için bir şey ifade etmiyordu. Ta ki, günün ilk ışıkları taş zeminin üzerine değil ilk bakışta ne olduğu anlaşılmayan kızıl bir göledin ortasına yatan çarpık bir şeklin üzerine vurana kadar. Onu bulan dostu Tristan oldu. Olay yerine gelen profesörler geldiğin de Tristan, elinde Caprice’nin günlüğüyle öylece cesedin başında oturuyordu. Hiçbir şey demedi. Ağlamıyordu. Öylece bakıyordu. Yavaşça günlüğü cebine koydu. Tristan’nı kollarından tutup kaldırdıklarında itiraz etmedi. Aklı başka bir yerde gibiydi. Ceset okul içinde kargaşa yaşanmaması için alelacele kaldırıldı. Bakanlık soruşturma için geldiğinde Tristan yapması gerekeni şeyi biliyordu. Suskunluğu ona düşünmesi için epey fırsat vermişti. Ortak salonda yalnız kaldığı bir anda Caprice’nin günlüğünü çıkardı ve asasını ona doğrulttu. Fısıltıyla çıkan sözcükler son bulmadan eski defter havada aslı durmuş, çıtırtılar eşliğinde yanıyordu. Küller usulca yanan şöminenin içine doğru çekilip yok olduğunda bütün kanıtlarda ortadan kalkmış oldu. Caprice, artık özgürdü. Sihir Bakanlığı okulun karanlık tarafın casusları tarafından yönetildiğine inanıyor ama kanıt olmadığı için eli kolu bağlı öylece bekliyordu. Bu ölüm şaibeliydi ve bakanlık bu işin peşini bırakmayacaktı. Tristan bunu garantilemek için elinden ne gelirse yapmaya çoktan karar vermişti bile. Her daim gülümseyen etrafına neşe saçan bir kızın intiharı doğal mıydı? Üstelik açık açık aydınlık için çalıştığını ilan eden bir öğrenci! Tristan, ortak salonun ortasına dalan bina sorumlusunun haşin yüzüyle karşınca düşüncelerinden sıyrıldı. Başıyla gelmesini işaret eden İksir profesörünü görmemezlikten gelerek kapıya yöneldi. Birkaç dakika sonra müdürün odasındaydı. Oyun başlıyordu… Derin bir nefes aldı ve akan gözyaşlarını sildi. “Caprice öldürüldü ve siz bunu yapanları bulmak zorundasınız! Anlıyorsunuz, değil mi? Zorundasınız!”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 1224
Kayıt tarihi : 14/06/10
Lakap : Tak da bir göreyim.

Yeni Öğrenci Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Öğrenci   Yeni Öğrenci EmptyÇarş. Ocak 19, 2011 2:34 pm

Hogwarts'a hoşgeldin evlat.

Hufflepuff!
IV. Sınıf!


Not: Rol oyununuzun bırakılma yeri burası değil, lakin yine de değerlendiriyorum. Seviyeniz 'Harika!'dır, Wigtown Wanderers'a hoşgeldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeni Öğrenci
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Portre :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: