Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Mazi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Aimée Lynn Ruthvell
SFL
SFL
Aimée Lynn Ruthvell


Mesaj Sayısı : 1585
Kayıt tarihi : 13/11/10
Yaş : 29

Mazi Empty
MesajKonu: Mazi   Mazi EmptyPtsi Tem. 24, 2023 9:35 am

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aimée Lynn Ruthvell
SFL
SFL
Aimée Lynn Ruthvell


Mesaj Sayısı : 1585
Kayıt tarihi : 13/11/10
Yaş : 29

Mazi Empty
MesajKonu: Geri: Mazi   Mazi EmptyPtsi Tem. 24, 2023 9:57 am

Var mıydı hala bir hikaye? Kalmış mıydı?

Çıplak ayakları sert taşlara ve üzerinde hareket ettikçe neredeyse duyulması imkansız tiz bir sesle çatırdayan yapraklara bastığında hissettiği o aşina acıyı kendine ekliyordu. Kulaklarında ince bir uğultu, kafasının içindeyse susmak bilmeyen onlarca kişi, ılık rüzgar estikçe duyduğu o ahenksiz şarkı…

Kimdi, nereden gelmişti, herkes neredeydi? Ne zaman kaybolmuştu, ne zaman kaybetmişti? Geri dönüş var mıydı? Hala birilerini bulabilir miydi ona kendini hatırlatacak, ya da yıllarını geçirdiği bu araziyi arşınladıkça bulur muydu kendine ait bir şeyler gölgelerin arasında…

Tam on yıl geçmişti inandığı her şeyi terk ettiği o günden beri. İlk gidenlerden biri oydu, Lestat’ın zamansız ve bir o kadar da anlamsız ölümünü kaldıramamıştı zayıf bünyesi. Zamanla  aldığı haberlere göre diğerleri de birer birer bırakmıştı, en sona kimse kalmayana dek. Şimdi geriye dönüp baktıkça bir şeyleri ayakta tutmak için savaşmadığına lanet ediyor, vazgeçtiği her şeye dair korkunç bir özlem duyuyordu. Bir daha o günler asla geri gelmeyecekti, çok sevdiği ve ailesi varsaydığı insanların hiçbiriyle bir daha konuşmayacaktı ve şu an burada dikilirken bunun için yapabileceği hiçbir şey olmadığını hiç olmadığı kadar farkındaydı. İliklerine kadar hissettiği o hiçlik duygusuyla birlikte yaşlı ağacın altına çöktü. Dizlerini karnına çeken Ruthvell kızı başını ağacın gövdesine yaslayarak gözlerini kapattı. 

Freja, Fae, Jason, Melodie, Serpent, Sunset… Yaşayıp yaşamadıklarına dair bile en ufak bir fikri yokken, uçsuz bucaksız anılarının denizine dalmıştı. Ne çok şey yaşamışlardı birlikte, o zamanlar her şey ne kadar da kolaydı. İnanmak kolaydı, gülmek kolaydı, savaşmak bile çok kolaydı. Onlar yanındayken, sırt sırtayken her şeyi yapabileceğine inanıyordu. Zihninde canlanan yüzler belli belirsiz bir tebessüm kondururken kuru dudaklarına, arkasından gelen bir hışırtıyla birlikte aniden gözlerini açtı. Hızlıca asasını çekip ayağa kalkan cadı, gelenin kim veya ne olduğunu göstermesini bekledi. Her türlü saldırıya açık olmasına rağmen bu tekinsiz ormanda duyduğu o tanıdık his bir an önce gitmesini söyleyen içgüdülerine engel oluyordu. Geçmişinden gelen bir yüz görmeyi umut ederek bekledi, her ne kadar bunun mümkün olmadığını bilse de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Serpent Felis Leo
SFL Lideri
SFL Lideri
Serpent Felis Leo


Mesaj Sayısı : 2984
Kayıt tarihi : 20/06/10
Yaş : 33
Lakap : Kaos'un Lordu

Mazi Empty
MesajKonu: Geri: Mazi   Mazi EmptyÇarş. Tem. 26, 2023 12:27 pm

Yıldızlar Kulesi


Boş.


Perdeleri periyodik olarak havalandıran dondurucu rüzgar tüm hiddetiyle kuleyi doldurup, avını sarmalayan bir boa misali daireler çizip zirveye ulaştığında ve odanın merkezindeki ikiz yatağın ipeklerine nüfuz etmek adına şansını bir kez daha deneyip başarısız olduğunda, pür dikkat bakışlarıyla önündeki dişide herhangi bir yaşam emaresi arayan zümrüt yeşili gözlere sahip adamın aklını dolduran tek kelimeydi o. Adada geçirdiği on yılda döndüğü her köşede, girdiği her evde, dolaştığı her sokakta, eski zamanların anılarının kuvvetle işgal etmesinden başka bir seçenek bırakmayan gerçeklikti. Yıllar boyunca tüm düşmanlarının açıkça, ve bazı dostlarının kapalı kapılar ardında iddia ettiği üzere kalbinin ortasıydı. 

Syrinx Aethra'nın eşsiz yüzüne bakarken bir kez daha gözleri dolma eşiğine gelmişti Serpent'ın, o ise bir kez daha buna müsaade etmedi. Buna izin vermek pes etmek, yaşamının bundan sonraki döneminde yalnız olacağını düpedüz kabul etmekti. Kendini bu ihtimale her ne kadar hazırlamış olsa da, dünyanın geri kalanında tek bir insan dahi bulamamış olmanın getirisinin bu yükü taşıyabileceğinden daha da ağır hale getireceğinin farkındaydı. Kağıt beyazı, buz kesmiş elleri bir kez daha eşinin elinin üzerine kapattı. Onu güçlükle hayatta tutan kan taşının söneyazan pırıltısını orta ve yüzük parmaklarının arasına alarak dikkatle inceledi. Son gözleminin üzerinden kaç gün geçmişti? Tıpkı kızın belirginleşen elmacık kemiklerinin işaret ettiği gibi yüzüğün yaşam gücü de zayıflamış görünüyordu. Soğuk dudakları kızın alnına ıslak bir öpücük bıraktı, kenetlenmiş parmaklar ayrılarak, belki de son defa olmak üzere eşleriyle vedalaştı.

Yerinden fırtına gibi kalkan Serpent kendini Yıldızlar Kulesi'nin diğer ucuna atarak çalışma odasına eriştiğinde ortamın dağınıklığına aldırış etmeden simya için ayırdığı küçük masasının başına geçti. Stoklarını yenilediği malzemelerini birer birer, incelikle karıştırarak ihtiyacı olduğu karışıma bir adım daha yaklaştığında, bir yandan da en son keşif gezisinde elde ettiği parşömenleri titizlikle inceliyor, atladığı bir şey olup olmadığını kendine yakışır bir paranoyaklıkla defalarca kontrol ediyordu. 

"Felis."

Sırtındaki tüyler bir kez daha diken diken oldu. Ufacık bir umutla büyüyen zümrüt yeşili göz bebekleri akabinde öfkeyle kısıldı. Postüründen taviz vermeden odağının merkezine yeniden tutunmaya çabaladığındaysa bu eforunun beyhudeliğini sorgulamamıştı.

"Tam da yolumuzu yarılamışken ilkelerini değiştirmen mi olacaktı sonumuz?"

Hışımla ezdiği bitkinin pestilini çıkarmış döveci kavrayan sol eli kaskatı kesildi, diğeriyse masaya tutunarak dengesine olabildiğince destek olmaya çabaladı. Hızlanan nefeslerini düzenlemeye çabalıyordu. Derince çektiği nefesinin kursağında kalacağını nereden bilebilirdi?

"Size dokunamam. Ama ben sizi böyle hadsiz bir yaratıktan korurum."

O noktada ayaklarına kilitlenmiş olan gözlerini kırptı, topuklarından masasının altına doğru yavaşça yayılarak oluşan kan gölünü görmezden gelmesi ve yaptığı işe odaklanması artık mümkün değildi. Ağır ağır ardına döndü, dizlerinin dibinde oluk oluk kan kaybeden Darcy'i, onun hemen arkasında başları simetrik şekilde hafifçe yana eğilerek ondan cevap bekleyen Melodie'ye ve Fae'ye bakındı.

"Kardeşimi öldürmemem emredildi. Şimdi ise öldürmem. Bir şekilde emirlerini çiğneyeceğim, Felis. Madem ne şekilde olduğu fark etmiyor, en az hasarı verecek şekilde sana karşı gelmeyi seçebilirim."

Milyonlarca kez duyduğu cümle bir kez daha onu aynı anda hem öfkelendirip, hem de gururlandırdı. Git gide solan benzi ve kaybettiği kana daha fazla dayanamayan Darciel'in gözlerini adamdan ayırmadan devrilmesine dikkati kaydığında, defalarca şahit olduğu o pozisyonda herhangi bir farklılık görmek adına her detayı bir kez daha incelemekteydi. Her zaman olduğu gibi, kızın omuzları, elleri, açılan parmaklarındaki aralıklar dahi aynıydı. Teftişi sonlandığında ise sonrasında ne geleceğini anımsayarak Tanrıça'ya döndü, kalbini paramparça edecek ve gerçekten duyup duymadığından dahi emin olamadığı o söz öbekleri için duygusal kalkanlarını bir kez daha, daha az acıtmasını umarak kaldırmıştı.

"Eritheia Fae Hyxest, lordunun merhametsiz kalbinin tüm ağırlığını omuzlayan sadık müridi. En naifi, en çok incineni."

Cümleleri kurduğunda hareket eden dudaklarının yazgısı bir kez daha, akabinde verdiği baş selamıyla birebir aynıydı. Normalde her ne kadar bir dementor gibi ruhunu emeceğine emin olduğu anılarla karışık delüzyonunun kekremsi tadını son ana kadar çıkarmak istese de, o gün ivedilikle gerçekleştirmesi gereken planları olduğunu hatırlayarak gözlerini kapadı, Sırlar Odası'nın girişindeki tuvaletin musluğundaki küçük yılanı zihninde canlandırarak tısladı.

"Salazar(ç)"

Her daim ulaşılabilir olmasına önem verdiği yılanının kaslı bedeninin zeminde çıkardığı sürtünme sesini ayağının dibinde, Darciel'in sözde cansız bedeninin üzerinde duyana dek kapalı tuttuğu göz kapaklarını araladığında sahne sonlanmış, gerçekliğe zorla geri getirilen zihni rahatlarken, yıllarca subjeleri olarak nitelendirdiği dostlarının kaybolan silüetleri kalbini bir kez daha, şiddetinde zerre azalma yaşatmadan kırmıştı.

Soğukkanlı sürüngen bacaklarından omuzlarına erişene dek kımıldamadı, sonrasında ise kendisinden emir bekleyen o merhametsiz surata, havayı tadan çatallı dillere odaklandı. Konuştuğunda kendi sesini tanıyamamıştı.

"Bugün çok uzun süre sonra bir can daha alacağız Salazar ve ben buna hazır olduğumdan emin değilim."

Masasında atıl bıraktığı parşömeni el yordamıyla bulup, şiddetle altını çizdiği son malzemeyi bir kez daha okumuştu.

Unicorn Kanı.


Yasak Orman
 

Yüzlerce pencerenin yalnızca birinde en ufak bir ışık emaresi görmek için bir kez daha hayal kırıklığına uğradığında bakışlarını Hogwarts'tan çekerek ileriye döndü. Gayretsiz şekilde, ihtiyacı olduğu kanı kaybetmemesi için dağladığı tek boynuzlu atın leşini bir eliyle sürükleyerek tüm ormanda yankılanan hışırtılara aldırmadı. Başı önündeydi, zihnini ise tamamen boşalmış, terk edilmiş dünyası, tüm kudretiyle geri dönen büyü, normale yakınlaşan iklim gibi daimi düşündüğü konular ile meşgul tutmaya çabalıyor, gerçekleştireceği son ritüelin Aethra'yı sonsuz görünen uykusundan uyandırabilme ihtimalini olabildiğince uzak tutarak ümitlenmemeye çabalıyor, sonu gelmeyen hayal kırıklıklarına bir yenisini eklemek istemiyordu.

Onu tüm bu mental buhranlarından bir tokat yemişçesine çıkaran ise, periferal vizyonunun sınırında gördüğü bir gölgeydi.

Başını ağır ağır kaldırdı. Kaçırdığı aklının ona oynadığı oyunların düzenli tiyatro sanatçılarının aksine gördüğü yüz farklı bir yüzdü. Bu yüzü tanıyordu. Bu yüzü biliyor, güveniyor ve seviyordu. Bu yüzü görmesi imkansızdı.

"Lynn?"

Fısıltısının duyulup duyulmadığından emin değildi. Bir kez karşısındaki dişinin gölgesine baktı, sonrasındaysa sık ağaçların arasından ışınlarını zorlukla sızdıran Ay'a. Sanrılarının başrollerinin hiçbirinin gölgesi yoktu. Ya zihni ona oyun oynama konusunda seviye atlamıştı, ya da karşısındaki gece yaratığı her ne ise düşüncelerini okuyabiliyor, ve ona göre şekil alarak avını gafil avlıyordu. İhanetin Gözleri'ni ağır ağır çekerek kendisine tutulan asaya karşı doğrulttu, bir düelloya girmeyeli uzun zaman oluyordu.

"Zihnime girebilmen takdire şayan yaratık. Nesin sen, bir deri değiştiren mi? Soyunuz tükendi sanıyordum."

Şayet istese çoktan atomlarına ayırabileceği, çağlar öncesinden kalan ve soyunu bir şekilde devam ettiren yaratığı henüz ortadan kaldırmamış olmasının sebebi, on yıllar sonra, her ne kadar sahte de olsa başka bir insanı görebiliyor olmasıydı. Belki de onu hapsetmeli ve Silvanesti'ye geri götürmeliydi, şayet yaratık farklı şekillere bürünebiliyorsa, tüm kristalliğiyle hatırlayamadığı bazı yüzleri bir kez daha görme şansı olabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aimée Lynn Ruthvell
SFL
SFL
Aimée Lynn Ruthvell


Mesaj Sayısı : 1585
Kayıt tarihi : 13/11/10
Yaş : 29

Mazi Empty
MesajKonu: Geri: Mazi   Mazi EmptyPtsi Tem. 31, 2023 8:39 am

10 yıl önce, Silvanesti
________


Gecenin soğuk karanlığı bir yük gibi çökerken üstüne, göğüs kafesinin altında hissettiği o lanet ağırlıktan çoktan bıkmış olan genç cadı, derin bir nefes aldı ve yün cübbesini üzerine geçirip sessizce açtığı kapıdan atmaya hep korktuğu o ilk adımı attı. Duraksadı, omzunun üzerinden hayatının belki de en karanlık gecelerini geçirdiği odasına son bir bakış attı. Verdiği karardan hiç emin değildi, dostlarını yarı yolda bırakmaktansa iliklerine kadar nefret ediyordu. Freja ona lanetler yağdıracaktı, Fae belki içindeki iyiliğe aldanıp arama başlatmak isteyecekti, Serpent ise hayal kırıklığına uğrayacaktı. Sevdiği ve ailesi bildiği herkese sırtını dönerken duyduğu büyük bir suçlulukla birlikte silik duygularının en aşağılarına bastırılmış bir özgürlük hissetti ve kimseye rastlamamayı umarak hayatından, gencecik hayatını adadığı davasından vazgeçerek uçsuz bucaksız ormana doğru yürümeye başladı. Bu orman ondan hayatını çalmıştı, en sevdiğini ondan çekip zorla koparmıştı. Ağaçların arasında yürüdükçe gözünün önünden gitmeyen sevgilisinin hayali, gördüğü son şey oldu. 
Gözlerini tekrar açtığında başının arkasında korkunç bir acı hissetti, ani bir refleksle elini götürüp dokunmak istediğindeyse ellerini bağlayan zincirleri farketti. Tanımadığı yüzler korkmuş ifadelerle birbirlerine bakıyor, bir yandan da içinde bulundukları rutubetli mahzeni inceliyor, bir anlam yüklemeye çalışıyorlardı. Asasının çoktan ondan alındığına emin olan cadı, gözlerini kapatarak birilerine ulaşmaya çalıştıysa da ortamdaki bir şey ona engel oluyordu. Demir kapının kilidinin tok sesi konsantrasyonunu bozdu ve korkusunu göstermemek adına fazlasıyla çabaladığı aşikar ürkek bakışları ağır bir gıcırtıyla birlikte içeriye giren iki kadına çevrildi. Mermer kadar pürüzsüz ve sert görünümlü cildi mahzenin loş ışığında parlarken, kahverengi bukleleri ve cam gibi keskin gözleriyle bir cadıdan çok vampiri anımsatan kadın buz gibi bir sesle konuştuğunda odadaki bütün uğultu bıçak gibi kesildi.
‘Kaç cadı ve büyücü var?’
‘Yalnızca iki cadı efendim.’
‘Daha iyi. Muggle’lar?’
Çalışanlarla birlikte on dokuz oldu.’
‘Cadıları kuledeki odalara kapatın, ayrı ayrı. Yeni gelen muggle’ları yapabilecekleri işlere göre ayırın. Kalanları da çiftliğe götürün.’ 
Çiftlik. Buz devri. Muhtemel bir vampir. Hapsedilen, uyuşturulan mugglelar. Yapbozun bütün parçaları otururken zihninde, kendine bir insan çiftliği oluşturan bu kadını taktir etmekten alıkoyamadı. Dünyanın sonu gelirken bile besin zincirinin en üstündekiler hayatta kalmanın bir yolunu buluyorlardı ve bu onda hayranlık uyandıran bir durumdu. Vampiri zihninde hissetti, gözlerini kaldırdığındaysa onun belli belirsiz gülümsediğini gördü.

Günümüz
__________

‘Serpent!’ Yıllar sonra gördüğü zümrüt yeşili gözler içinde varlığını dahi unuttuğu bir mutluluğu uyandırırken, bitkinliği bütün vücuduna yansımış büyücü onun kadar temkinsiz davranmayıp hızlıca asasını çekmişti. Tabi ki. Zararsız olduğunu kanıtlamak istercesine asasını indiren cadı ona doğru bir adım attı ancak duyduğu ithamlar duraksamasına neden oldu. Kimliğinden duyduğu şüpheye anlam veremeyen cadı, bunca yıl sonra karşılaştığı ilk dostu tarafından öldürülmemek adına yavaş hareketlerle sol kolunu sıyırdı. Dövmesi hala oradaydı ama bunun yeterli bir kanıt olmayacağını bildiğinden asasını koluna tutarak küçük bir kesik attı. ‘Serpent, benim, Lynn.’ Sakin tutmaya çalıştığı sesi engel olmayı başaramadığı bir heyecanla titriyordu. Kolundan akan koyu kırmızı kanın dahi yeterli olmayacağını biliyordu, zira karşısında kuşkulu gözlerle onu öldürmek için bekleyen büyücü, bütün bu olanlardan öncesinde bile kolay kolay ikna olan biri değildi. Hikayesini anlatmadığı taktirde kimliğini kanıtlayamayacağına kanaat getiren Lynn, ona doğru küçük bir adım daha attı ve mümkün olduğunca basit bir şekilde kendini anlatmaya çalıştı.
‘ Dünyayı buzla kapladıktan hemen sonraydı. Sizi terkettiğim gece, yaptıklarımızın sonuçlarını fazlasıyla farkında olan bir vampir tarafından esir alındım. Yaşamın sonu gelmeden ve insan nesli tükenmeden kendine küçük bir çiftlik yaratıyordu. Neredeyse hepsi mugglelardan oluşmasına rağmen benimle birlikte bir cadı daha vardı. Kanımızdaki büyü bizi hayvanlar gibi sağılmaktan koruyan tek şey oldu.’ Duraksadı. Ona inanıp inanmadığını görmek adına büyücünün ifadesiz yüzünü incelemeye çalıştı ancak bulabildiği tek şey her zamanki gibi aklından geçen hiçbir şeyi göstermeyen donuk bakışlar oldu. Çaresizce gerçekliğini kanıtlamaya çalışan cadı iç çekip ona doğru bir adım daha attı. ‘Portalı gördüğümde senin gönderdiğini anlamıştım. Ne yazık ki o yanımdaydı, sık sık sohbet etmek için odama gelirdi. O da çok sıkılıyordu muhtemelen. Neyse, kendi geçmediği gibi benim de geçmeme müsade etmedi. Sonrasındaysa tüm dünyada ses kesildi.’ Sustu. Bir süre sonra mahkumu olmaktan çıkıp dostu oldum ve o zamandan beri bir vampirin şatosunda yaşıyorum. Konuşmasına içinden devam eden cadı, zaten güvenmeyen birine böyle bir bilgiyi en azından şu anda vermenin anlamsız olduğunu düşünerek hikayesini yarıda kesti. Bir adım daha attı, gerçek olduğuna inanmasını o kadar çok istiyordu ki, onun gerçekliğini sorgulamak aklının ucundan bile geçmiyordu. Hatalarından asla ders almayarak fazlasıyla tedbirsiz hareket ederek asasını yere attı. Zararsız olduğuna, kanlı canlı karşısında durduğuna artık inanmasını bekliyordu ve tek bir saç teli bile kıpırdamayan büyücü artık sabrını taşırıyordu. Onu korkutup kendine saldırmasına sebep olmamak adına önce ellerini havaya kaldırdı, sonrasındaysa avuçlarını açarak usulca ona doğru uzattı. Serpent'i hayatta görmek, geri kalanının da varlığına dair içinde yeni bir umut filizlendirmişti. İnan artık. İnan ki geri dönebileyim. İnan ki geri kalanını görebileyim. Freja, Fae, Etta, Syrinx... Hepsini o kadar çok özledim ki.  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Serpent Felis Leo
SFL Lideri
SFL Lideri
Serpent Felis Leo


Mesaj Sayısı : 2984
Kayıt tarihi : 20/06/10
Yaş : 33
Lakap : Kaos'un Lordu

Mazi Empty
MesajKonu: Geri: Mazi   Mazi EmptyÇarş. Ağus. 30, 2023 1:22 am

Bakışları donuk değil canlı.

Sesi zihnimde yankılanmıyor.

Adımında momentum var, süzülerek hareket etmiyor.

Kanıyor.

Kanıyor!


Kızın kendine doğru attığı adımın ardından kesik kola kilitlendi. Etinden süzülen sıvının bileğinden parmaklarına ağır ağır akışını inceledi. Yaşamın en büyük göstergelerinden birine şahit olduğunun farkına varmakta güçlük çeken Serpent'ın duyduğu cümlelere odaklanması oldukça güçtü. Halbuki odaklanmalıydı! Koca bir on yıl boyunca duyduğu ilk gerçek cümlelerin her hecesini tek tek zihninde çevirmeli, ton farklılıklarının üzerinde durmalı, yıllardır işittiği bilimum omurgalı veya omurgasızların sesinden insanları ayırt eden keskin çizgiyi analiz etmeliydi. İdrakı geç olsa da konuya dahil olduğunda, mantık çerçevesindeki açıklamaları dinlerken yüzünü ifadesiz tutmaya gayret etmesinin sebebi dişiden şüphe duyuyor olması değildi. Yalnızlığının sonunda sona eriyor olmasına inanmakta güçlük çekiyordu ve yıllardır tutunduğu, birbiri ardına gelen boş umutlar silsilesine bir yenisini, o ana kadarki en büyüğünü eklemekten korkuyordu. Bu gerçek olmalıydı. Lynn gerçek olmalıydı.

Uykuya kaybettiği karısının dudaklarından duymayı istediği kelimelerin, içeriği ne olursa olsun, başka birinden geliyor olmasının bünyesinde yarattığı yabancılık hissine aldırmamaya çabalamasına rağmen kaşları çatıldı. Detayları daha dikkatli inceleme çabası beyhudeydi, Serpent o anda cadının her hareketine, her bakışına, jestleri ve mimiklerine ve o noktada bilinçüstüne kabul ettiremediği nice farklı detaya transa geçmişçesine, hayranlıkla bakmaktaydı. 

Lynn konuşmasının sonunda asasını fırlatarak güvenini kazanmaya ve bunun gerçek olduğuna inanmasını sağlamaya çabalamışken Serpent, hala doğrultuyor olduğu asasını yavaş yavaş indirdi. Çağlar öncesi gibi gelen zamanlarda yarattığı profil müridi ve yoldaşı olan bir birey için dahi oldukça tehditkar iken, altın çağında onu tanıyan dünyanın yapmasını beklemediği, önlem için, dikkat için çığlık atan beyninin tam aksine giderek kızla arasındaki mesafesini üç adımda kapattı. Bakışları yere dönerek kısa bir süre için yerdeki asayı aradı, ay ışığının yansıması gözlerine eriştiği anda harekete geçti.

İhanetin Gözleri'ni, diğerinin tam üzerine gelecek şekilde bıraktı.

Tahtanın tahtaya çarpma sesini işitti.

Sonrasında ise kalbini.

Sol eli koltuk altından kızın beline, sağ eli ise omuzunun üstünden sırtına dolandı. Kıyafetinin kumaşı parmaklarının ucunda kayarken kavrayışını güçlendirerek Lynn'i güçlü şekilde kendine çekti.

Ona sıkı sıkı sarıldı.

Kokusu burnuna erişen saçlarının üzerinden başına dudaklarıyla sıkı sıkı bastırdı.

Hepsi gerçekti.

Gerçek.

"Lynn..."

Kelimelere dökebildiği tek şey kızın ismiydi. Dolan gözlerine inat yüzüne esen rüzgarın getirdiği kokuyu ciğerlerine çekerek keyfini çıkardı. Çok mu sıkı sarılıyordu? Kızı nefessiz mi bırakıyordu?

Önemsiz. O kadar önemsizdi ki.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mazi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Okul Arazisi :: Yasak Orman-
Buraya geçin: