Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Tyleen

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sunset Miranda Allison
SFL
SFL
Sunset Miranda Allison


Mesaj Sayısı : 3162
Kayıt tarihi : 02/02/11
Yaş : 30
Lakap : Mirana Nightshade.

Tyleen Empty
MesajKonu: Tyleen   Tyleen EmptySalı Eyl. 22, 2015 7:55 pm

:'))
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sunset Miranda Allison
SFL
SFL
Sunset Miranda Allison


Mesaj Sayısı : 3162
Kayıt tarihi : 02/02/11
Yaş : 30
Lakap : Mirana Nightshade.

Tyleen Empty
MesajKonu: Geri: Tyleen   Tyleen EmptySalı Eyl. 22, 2015 8:44 pm

CARLEEN DRESCHER
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
17 YAŞINDA
SAFKAN
HEIL HITLER
KOALA
Sihir Tarihi için verilen ödevde hangi akla hizmeten ikili gruplara gidilmişti ve kendisinin Tysonla beraber olmasına karar verilmişti, aklı almıyordu. Zira her ne kadar aynı bina aynı dönem gibi şeyler söz konusu olsa da Carleen bir şekilde ondan kaçmayı başarıyordu, bir buçuk yıldan fazla süredir ondan uzak durmayı başarmıştı. Kendisi de buna şaşırıyordu elbette. Jochen'in yeri ne olursa olsun büyücü de onun için ayrı bir köşedeydi ve itiraf edemediği bir gerçek vardı onunla ilgili; Tyson hala onda sahip olduğu yeri koruyordu bir şekilde. Kaçağı oynamasının ve kaçınmak zorunda hissetmesinin sebebi buydu belki de. Zamanında kendisini ait hissettiği, artık demir almasına gerek olmadığına inandığı yegane limandı, ancak hayatın farklı bir planı vardı Carleenle ilgili ve bir anda, sabahın ilk ışıklarıyla terk eden bir gemi misali Kaiser limanında bulmuştu kendisini. Suçluluk elbette hissediyordu, büyücünün daha iyisini hakettiğine olan inancı bir nebze içini rahatlatıyor gibi görünse de pek de öyle değildi ve dile getirmek bir kenara dursun aklından geçirmekten dahi kaçınır hale gelmişti.

Defterinin arasında uzun süredir göremediği notlardan gördüğünde ve büyücünün el yazısını tanıdığında göğsüne dolan hissin ne olduğunu tam olarak bilmiyordu, isimlendirememişti. Hoşnut olduğunu da kabul etmekten uzaktı elbette, inkar en büyük yardımcısı haline gelmişti bir süre evvel. Her zamanki yerde. Kaynak kitapları ben getiririm. - Ty. Sonuna o şekilde not düşmek zorundaydı, değil mi? Adını yazmak yerine ona hitap ederken kullandığı kısaltmayı yazarak Carleen'in acı duymasını sağlamayı istemiş olmalıydı, başka herhangi bir sebep gelmiyordu aklına ve çocuğa hak da veriyordu. Ona yaptığı şeyi, içine soktuğu durumu düşününce az bile yapıyormuş gibi geliyordu ama yine de kabullenemiyordu. Onun canını yakmaya yeltenmesi fikri dahi huzursuz ediyordu, dişi porsuğu.

Defterini ve tellerine sıkıştırdığı tüy kalemini göğsüne bastırarak adımladı koridoru, kütüphaneye girdiğinde ortamın sessizliği mi yoksa özel kalmasını isteyip onsuz adım atmadığı bölmeye gidecek zorunda olmak mı üzerine ağırlık çökmesine neden olmuştu, bilemiyordu. Zemine çarpan topuklarından çıkan ses her kulağına ulaştığında soluk alıp verdi, bir yardımı olmuyordu ama alışkanlık misali yapmaya devam ediyordu. Bu kadar abartmasına gerek bir durum söz konusu muydu, emin değildi. Biraz büyütüyormuş gibi hissediyordu, zira oturup ödevi yapıp sonrasında ikisi de hayatlarına geri döneceklerdi. Hiç konuşmamış değillerdi, ama nedendir bilinmez Carleen bundan kaçmıştı ki Tyson'a zamanında gerekli açıklamayı da yapmıştı. Huzursuzluğunu anlamlandıramıyordu. Kütüphanenin arka tarafında kalan yere geldiğinde Tyson çoktan oradaydı, bakışları anında saatine gitti, geç kalıp kalmadığını kontrol etme ihtiyacı hissetti. Bilakis, birkaç dakika erken gelmişti hatta. Ne kadar süredir beklediğini merak etti ama soramadı. "Beklettiysem özür dilerim." diyebildi yalnızca. Büyücünün birkaç santim ötesinde duran boş sandalyeye geçti, altı kişinin rahatlıkla oturabileceği masada neden sadece iki sandalye vardı ve ikisi de yan yanaydı? Merak ettiği ve cevabını tahmin edebildiği bir soruydu. Dillendirmedi, gerçeği duymayacağından emindi. Hafifçe öksürüp boğazını temizledi. "Ne yapmam gerek?" Rahatsızdı, Tyson'dan değil. Bir zamanlar en yakını olan adamla arasında fersahlarca mesafe olmasından rahatsızdı. Beraberken çehresinden tebessüm eksik olmayan adamın yanında mimiklerini hareket ettirirken kasılmaktan rahatsızdı. Elinde koca bir hiç vardı, kazancı yoktu. Onu kaybederken Jochen'i kazandığını zannetmişti ama kendisini kandırmıştı. Sahip olduğunun hiçlikten ibaret olduğunu bir kere daha fark ederken hayatının bir düzene oturamayışının sebebini de öğreniyordu adeta.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eritheia Fae Hyxest
SFL
SFL
Eritheia Fae Hyxest


Mesaj Sayısı : 1551
Kayıt tarihi : 21/06/10
Lakap : Venus.

Tyleen Empty
MesajKonu: Geri: Tyleen   Tyleen EmptyC.tesi Eyl. 26, 2015 2:19 pm


TYSON BEVERWILL

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
17 YAŞINDA
SAFKAN
WU TANG
DRAKE
Elindeki kalemi işaret ve baş parmağı arasında çevirip gözlerini kilitlediği kitaplarla dolu raflara dalıp gitmiş, o gün öğle saatlerinden bir parçayı kafasında tekrar tekrar oynatmaya koyulmuştu. Dersteki eşleşmeleri gördüğünde suratının orta yerine ağır bir yumruk inmiş gibi olduğu yerde kalışı bir kenara dursun, kendinden beklediği biçimde derhal yer değiştireceği birilerini aramaya koyulmamasına şaşırmıştı. Eskiden böyle yapardı, Carleen’le her kim eşleştirilmişse onu bulur ve gerek rüşvet, gerekse tehditle onlarla yer değiştirip genç cadıya yakın olabileceği birkaç saatin peşini kovalardı. Eskiden ona yakın olmak için yaptığı her hamleyi şimdi ondan kaçmak için izlemek zorundaydı. Carleen’le aynı sınıfta bir sırada yan yana oturmak varken o nereye konuşlanmışsa dersliğin zıt ucuna adımlarını yöneltmek mecburiyetinde hissetmek, koridorun başında cadıyı seçtiği anda yolunu değiştirmek ya da sırtını duvara yaslayıp saatini ayarlıyormuş gibi rol keserek o gidinceye kadar beklemek… Zordu Tyson için. Ortak salonda bile takılamaz olmuştu, Carleen’in boş vakitlerinde en çok keyif aldığı yerlerden biriydi orası- kesişme ihtimallerinden ürktüğü için kaç öğle arasını yaz kış demeden bahçede pinekleyerek geçirmişti? Ondan kaçmıyordu esasen Tyson, bunu kabul edebilmişti. Carleen’i hep sevmişti o, yüzünü görebileceği fazladan birkaç dakika için şehir değiştirmişliği olan bir adamın ondan kaçması nasıl mümkün olurdu? Hissettirdiklerinden uzaklaşmak istiyordu, onun artık kendisi gibi hissetmediği gerçeğinden uzaklaşmak istiyordu.

Meseleyi bu raddeye dek kendi içinde çözmüşken anlamlandıramadığı hareketi, niçin Carleen’den kaçmak için bir kez daha kendisiyle yer değiştirecek birini bulma çabası sarf etmediğiydi. Onunla konuşmak istiyordu- hayır, hayatının nasıl gittiğini sormayacaktı, onsuz nasıl olduğu umurunda bile değildi zira Carleen, Tyson’ın nasıl olduğunu düşünmüyordu, değil mi? Eskisi gibi tatilde gittiği kasabada rast geldiği eski motoru tamir etme çabasını anlatmasını istiyordu, tırmanacak bir tepe bulup yabani otlarla çizdiği bacaklarındaki sızıyla ilgili yakınmasını dinlemek istiyordu, sütten farksız bir hâl alan çilekli milkshake’in ayarını nasıl tutturduğunu ifşa etmesi için Tyson’a yalvarmasını istiyordu. İmkansız şeylerdi de işte, öylesine havadan sudan geçecek bahisleri özlüyordu. Düşündüklerinden aldığı cesaretle aniden ayaklanıp masanın etrafındaki altı sandalyeden dördünü kasıtlı yapıldığı belli olmayacak şekilde etraftaki masalara dağıttı, kalan iki sandalyeyi de yan yana koydu. Kendince bir testti, Carleen’in ona yakın olmaktan kaçınıp kaçınmayacağını görmekti derdi. Yerine oturup kalemi tekrar parmakları arasına aldığındaysa adım seslerini duydu. Yüzü Tyson’ın kadrajına girmeden aceleci davranan kokusu bölmeyi sarmıştı. Derin bir iç çekti genç adam, raflara kilitlenmiş gözlerini birkaç kez kırpıştırıp suratında eğreti duran bir gülümsemeyle bir özür mırıldanıp yanına oturan kıza döndü.

“Bekletmedin, ben… Zaten buradaydım,” dedi çabucak, akabinde birkaç kez başını sallayıp kendini mi yoksa karşısındaki kızı mı ikna etmeye çalıştığını bilemeden dudaklarını ıslattı. Ne zamandır bu kadar yakın mesafeden bakmıyordu yüzüne? Beyaz tenindeki birkaç silik, kahverengi lekenin yerini dahi unuttuğunu fark etti o anda, hafızasını tazeledi. Carleen vaziyetin acınasılığını anlayan, çekingen gözlerini yukarı kaldırdığında derleyip topladığı tüm cesareti yerle yeksan oluverdi. Neden istediği kişi Tyson değildi? Neden ona yetmemişti? Neden onu bir arkadaş gibi sevdiğini bilmektense nefret edilmeyi, mide bulandırıcı bir yaratık gibi muamele görmeyi tercih edecek kadar kafayı yemişti- Sil baştan, Carleen ile ayrılıklarından bu yana günün her saati kendi başına kaldığında olduğu gibi sebep monologlarının dibine gömüldüğünü idrak ettiğinde; genç kızın yüzüne kilitlendiği süre zarfı da rahatsız edici denecek kadar uzadığında bir öksürükle toparlayarak gözlerini masaya indirdi. “Benim de pek bir fikrim yok, sen gelene kadar kaynakları bulup ilgili sayfaları ayırdım.” Önündeki kitapların altına sıkışmış not defterini çıkartıp üstü çizilmemiş bir ismin etrafında, kalemini gerginliğini ifşa eden bir sertlikle bastırarak daireler çizdi. “Birini bulamadım. Ya kütüphanede yok ya da gözümden kaçtı, burayı hiç çözemediğimi biliyorsun zaten.” Not defterini kıza bakmamaya çalışarak ona doğru iteledikten sonra gözlerini eline sabitleyip kalemi parmakları arasında çevirmeye devam etti, bir yandan da sol dizini sektirip duruyordu. “İş bölümü konusunda da pek iyi olmadığımı biliyorsun, o yüzden senin bana ne yapmam gerektiğini söylemen daha iyi olur. Eskisi gibi.” Çenesi kasıldı, başını çevirip kıza kısa bir bakış attıktan sonra tekrar kalemini seyretmeye koyuldu.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sunset Miranda Allison
SFL
SFL
Sunset Miranda Allison


Mesaj Sayısı : 3162
Kayıt tarihi : 02/02/11
Yaş : 30
Lakap : Mirana Nightshade.

Tyleen Empty
MesajKonu: Geri: Tyleen   Tyleen EmptyC.tesi Eyl. 26, 2015 10:18 pm


CARLEEN DRESCHER
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
17 YAŞINDA
DOYÇ
SAFKAN
HEIL HITLER
KOALA
Yolların ayrılması zorunlu kılınmış olan insanla tüm ilişiğin kesilmesi gerektiğini Carleen yine zor yoldan öğreniyordu. Akıllanmak neymiş bilmez tavrı sürekli olarak ona aynı şeyi yaşatıyordu ve bir gün dersini almazsa artık kafayı sıyırabilirdi. Tysonla alakasının kalmamasını sağlamaya çalışmasının baş sebebi büyücüye daha fazla zarar vermemekti, bir diğer sebebi ise kendisine acı çektirmemekti. Eğer ona yaklaşırsa görecekti ki verdiği karar ne kadar doğru hissettirse de mantıken yanlıştı. Bu yüzden hem hislerinden hem de akılcılığından nefret eder hale gelmişti, yalnızca onu harap ediyordu. Dışarıdan bakıldığın yüzünde bir tebessüm olsa da, mutluyu oynamaya çalışsa da öyle değildi ve bunu hiç kimseye haykıramıyor oluşu yalnızlığını bir kez daha tokat gibi suratına çarpıyordu. Kimse hak ettiğine inanmazdı, ama Carleen bir şekilde kabulleniyordu yalnızlığı, yaşadıklarını. Demir attığı limanın Tyson'dan daha beter bir şekilde bırakmış olması elbette canını yakıyordu lâkin yaptıklarının bir cezası gibi görüyordu. Sadece onunlayken yaşadığını gerçekten hissetmiş olması biraz zorlaştırmıştı süreci.

Bir adam var esas kızla hayatta hisseden, başka bir adam daha var ötekine yaşadığını hissettirene gerçek mutluluğu ve aynı hissi veren. Carleen o esas kız rolündeydi bu sahnede. Onun için yaratıldığını hissettiğini adamı kaybedebileceğini hiç düşünmemişti ve bunu yaşadığında aklına gelen ilk isim Tyson'ınki olmuştu. O zaman çok daha iyi anlamıştı oğlanı içine attığı kuyunun ne denli derin olduğunu. Sadece düşüyorsun, karanlık ve elinizi tutup sizi kurtarmasını isteğin elin sahibi bir türlü ortaya çıkmıyor, yavaş yavaş ümidi kesiyorsun ama hala ufak da olsa umut ışığı baki kalıyor. Başta bunun sebebinin tanrının çok da acımasız olmadığını, biraz da olsa ona yüzünü güldürmeye sebep olacak bir etmen olması için orada kalmasına izin verdiğini düşünmüş, sonrasında optimistik yaklaştığını öğrenmeye başlamış en sonunda ise tanrıya inancıyı yitirmişti. Ya gerçekten vardı ve onlara bunu yaşatarak eğleniyordu ya da yoktu ve bir şeylere sebep aramaya gerek kalmıyordu. Drescher ikinci seçeneği kendisine cevap edinmiş ve kafasını bu şeylere yormaktan vazgeçmiş, pes etmişti. O esnada yine sorgulamaya başlamıştı. Tyson'ın kokusunu hissedecek kadar yakınında olduğunda neden diye sormuştu uzun bir süre sonra. Sevdiği o kokuyu unuttuğunu düşünürken niye yine izin verilmemişti buna? Acı çektirmeye ve çektirdiği acıların cezası olarak da kurbanlarıyla aynı kadere mahkum edilmişti.

Büyücünün olabildiğince onunla göz temasından kaçındığı fark ettiğinde ister istemez gerilmişti. Derin bir nefes aldı, haklı bir hareket olduğunu bilse de yapmamasını dilerdi. En azından birbirlerinin yüzüne bakabilmeli, Carleen'in daha az suçlu hissetmesini sağlayacak bu şeyi yapabilmeliydiler. Kalemiyle uzun bakışmalar yaşayarak ona doğru ittirdiği not defterine uzandı, parmaklarıyla kavrayıp yakınlaştırdı. Saçlarını geride tutmak için gözlüklerini yukarı kaydırdığını unutup görebilmek için eziyet çekti. Etrafında defalarca kalemi gezdirdiği isme bakıp sinirlendi. Ellerinde tek bir şey vardı, Illidan'ın da sürekli söylediği kitaplarda bulamayacakları şeyleri işleyeceğiydi ve ısrarla onlara Buzul Buhran'ı ve öncesini kapsayan bir ödev vermişti. Hangi akla hizmeten böyle bir şeye girişmişti, gerçekten merak ediyordu. "Adının önüne profesör gelince aptallaşıyor insanlar, sanırım ünvanın getirisi bu." Masanın üzerine yayılmış kitaplara baktı, her zamanki gibi yaptığı en şey Carleen'in işini kolaylaştırmak olmuştu. Ayrılmış kısımlara baktı, birkaç sayfaya göz attıktan sonra aldığı yere bıraktı. Mecburiyetten aldığı dersin ödevini de zorla yapacak olmaktan nefret ediyordu. "Sadece ödev söz konusu olduğunda söylediklerimi yapma ihtiyacı hissediyorsun, Ty. Üzülüyorum..."Bir an için geçmişe gitmiş, aynı sıcaklığı hissetmiş, ona her zamanki yakınmasını yapmıştı. Hata mıydı? Öyle hissediyordu, ama emin değildi. Hala bakışlarını kaçırıyordu oğlan ve bu durum gittikçe daha da sinir bozucu bir hal almaya başlıyordu. Göz ardı etmesi için tek bir şeye ihtiyacı vardı, bir şeyler yemeliydi ancak Tyson tek bir şeyi alışıldığı gibi yapmamıştı. Onun için yiyecek bir şeyler koyulmamıştı masaya, dinmeyen açlığını görmezden geldi. Yanındaki porsuğa çevirdi bakışlarını. "Bana bakmamaya ant mı içtin? Nereye kadar devam edeceksin, Tyson?" Bundan yakınması gereken en son kişi olduğunun bilincindeydi ama bu pek de umursadığı bir şey değildi o an için. Ona yeniden aynı şekilde bakmasını istiyordu, bencilce bir arzu olsa da dile getirmekten çekineceği bir şey değildi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tyleen
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Dördüncü Kat :: Kütüphane-
Buraya geçin: