Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Cehennem Yolu

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nora Queen
Slytherin IV.Sınıf
Slytherin IV.Sınıf
Nora Queen


Mesaj Sayısı : 69
Kayıt tarihi : 22/06/14
Lakap : siz onu arabella olarak biliyosunuz tabii.

Cehennem Yolu Empty
MesajKonu: Cehennem Yolu   Cehennem Yolu EmptyPtsi Tem. 07, 2014 9:37 pm

Arabella & Crixalis Sandstorm
§ facilis descensus averno §
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nora Queen
Slytherin IV.Sınıf
Slytherin IV.Sınıf
Nora Queen


Mesaj Sayısı : 69
Kayıt tarihi : 22/06/14
Lakap : siz onu arabella olarak biliyosunuz tabii.

Cehennem Yolu Empty
MesajKonu: Geri: Cehennem Yolu   Cehennem Yolu EmptyPtsi Tem. 07, 2014 10:51 pm

Elli tilkinin aynı anda geziye çıktığı ve hiçbirinin kuyruğunun birbirine değmediği kafasının içinde yeni sorular belirdikçe, insanlarla tanışmak yerine Hogwarts ve SFL ile ilgili merakı artıyor, aradığı yanıtlar her soruyla beraber biraz daha azalıyordu. Son iki gündür en çok düşündüğü okulun içinde bir örgütlenme olmuşsa bunların bir toplanma yeri olduğu gerçeğiydi ve Nora bu karargahı bulma konusunda aşırı inatçılık yapmıştı. Efsaneleşmiş topluluğun liderinin bir Slytherin olduğunu öğrendiği ilk an, aklına zindanlara bakmak gelse de, Ortak Salonunun yakınındaki kokuşmuş yosun tarlasının bir toplanma mekanı olamayacak kadar belirgin olduğunu daha zindan demirlerini gördüğü an anlamış, baş ve işaret parmağıyla sıkıca küçük burnunu tıkayıp, oradan koşarak uzaklaşmıştı. Hufflepuff'a ait mutfağı ve giriş katı es geçmişti, keza giriş kat gün içerisinde bir sürü öğrenciyle dolup taşıyordu ve orada gizlenmek sandığınızdan çok da kolay değildi. Birinci kat, oda mevcudiyeti bakımından pek kalabalık değildi; ikinci kat müdüriyete ait; üçüncü kat meraklı bütün öğrencilere açık (bkz. Yasak Koridor) ; dördüncü ve beşinci kat birbirinden zıt olarak inek öğrencilerle ve sevişmek isteyen ergenlerle dolu; ve kuleler ise Gryffindor ve Ravenclaw'a aitti -ki dişi yılanın öğrendiğine göre Gryffindor binası örgütte en az sayıda öğrencinin bulunduğu binaymış. Okul içindeki araştırması hüsranla sonuçlanan kısa saçlı cadı, bir anda aşırı baskın kalan pes etme isteğini, son anda görmezden gelerek bir hışımla poposunu ortak salonun kabarık koltuğundan kaldırarak, bedenini açık havanın serin kollarına bırakma kararı almıştı.

Çimenler ayaklarının altında ezildikçe, gidebileceği yeri belirginleştirmek için zihninde eleme yapmış ve mantığı onu yasak ormana yönlendirmişti. Turuncu gün ışığının canlılık kattığı bahar kokulu çimenler azaldıkça, ölü toprak ve yaşlı ağaçların kökleri arttıkça yasak ormana yaklaştığını hatta geldiğini anlamak pek zor olmamıştı Nora için. ''O kaçık insanlar için gerçekten iyi gizlenme yeri.'' Sesli düşünmüş, yoluna devam ederken titreyen parmaklarını gizlemek için kalın ağaçların pürüzlü teninden destek almıştı. Hiçbir ses işitmiyordu kulakları. Fazla korkak hissetti kendini, oysa kuzeyde daha beter yerlerde avlandığı da olmuştu. Lakin o an kendisini avcıdan çok bir av gibi hissetmişti. ''Ok ve yayını yatak altında sakladığın gerçekten iyi olmuş, aptal.'' Kendisini rahatlatmak için çoğu zaman sesli konuştuğundan bahsetmiş miydi? Tanrım, korkağın tekiyim! Adımlarını durdurup sırtını bazı yerlerde kabukları soyulmuş yaşlı ağaca yaslayarak derin nefesler almak istemiş, bu girişimi birkaç saniye içinde kırılan bir çıra ya da ince dal ile aniden bölünmüştü. Yalnız değilim, YALNIZ DEĞİLİM! Bir an aradığını bulup bulmadığı konusunda tereddüte düşmüş fakat yaklaşık yarım asırdır görünmeyen, halk arasında artık bir efsaneden başka bir şey olmayan insanların okul arazisi içerisinde yasak bir ormana gelmek gibi bir alışkanlıkları olduğunu sanmıyordu. Bu nedenle buz mavisi gözlerini korkuyla sesin geldiği yöne çevirmiş, olabildiğince sessiz ilerlemeye çalışmıştı. Gördüğü ise, günlük ihtiyacını karşılamakta olan güzel bir ceylandan başka bir şey değildi. Gülümsedi ve o ana kadar tuttuğunu bile fark etmediği nefesini bıraktı. İşte, rahatlamıştı. Gülümsemesini suratından silmeden yaklaşmak istedi, Nora için yeterince vahşi olmayanlar kategorisine ait dört ayaklı hayvana. Onu korkutmamak için yine sessizce attı adımını. Bir, iki, üç... Görüş açısı aniden sol taraftan tecavüze uğramıştı. ''ANANI Sİ- ...!!'' Cadının bileklerinden bile daha kalın paslı halkaların bir araya gelip oluşturduğu uzun zincir, ucunda henüz kana bulanmamış et kancasıyla sonlanıyordu. Demir sesinin, kan kokusuna karışması birkaç saniyeyi bulmuştu ve büyük ihtimalle Nora'dan ağır hatta onun iki katı ağırlığındaki hayvan sanki kuş tüyü bir yastık gibi hızla çekilip, sürüklenmişti orman içinde. Duyduğunu sonradan idrak ettiği ses ''Buraya gel.'' demişti. Yerden kalın bir dal kapmış, korkudan daha ağır basan merak duygusuna da bir kez küfür ettikten sonra koşar adımlarla ormanın karanlığına dalmıştı.

Ayaklarını yere çivileyen, gözlerini yuvalarından çıkacak kadar büyüten, ve midesine kramp girmesine sebep olan görüntü şunlardan ibaretti; kanlı bir kanca, insan suratı büyüklüğünde bir bıçak, paramparça bir ceylan ve çiğ et yiyen bir porsuk. ''Tanrım...'' Öykk, diye düşündü. Düşüncesi, kasılmaya başlayan midesi sayesinde sesli bir gerçeğe dönüştü ve boş bir öğürmenin ardından geleceğini beklediği sindirilme aşamasındaki yiyecek topluluğunu, kibarlıkla sırtını yamyama dönerek ve bir eliyle ağaçtan destek alarak serbest bıraktı. Okulda dersler dışında okul kıyafeti giymekten nefret ettiği için giydiği koyu ve cansız yeşil tişörtünün kenarıyla ağzını ve çevresini temizleyip, tekrar Crix'e döndüğünde ise, ne diyeceğini ve ne yapacağını bilmiyordu. İki bıçak ve uzun zincirli sağlam bir kancaya karşı elinde olan tek şey çürük odundu. Başı dönmeye başlamış, kaçmaya çalıştığında kendisinin de bir yem olacağı korkusu zihninde ışıklı bir tabela gibi yankılandığı zaman korkuyla geriye attığı adımı durdurmuştu. ''Tamam, evet... Pekala. Sanırım,'' Cümlesini nasıl bitireceği konusunda hiçbir fikri yoktu. Neden konuştuğu konusunda hiçbir fikri olmadığı gibi. ''Sanırım onun o şekilde yenmemesi gerekiyordu.'' Durdu ve gözleri sarışın büyücüyle birbirini bulduğunda korkuyla boş konuşmaya devam etti. ''Yani tabi damak tadı, sen böyle seviyor olabilirsin ve...'' KAPA ÇENENİ, diye bağırdı içinden bir ses. Elindeki ağaç parçasını bırakmadan başka bir ağaca elini yaslayıp, aradığı güven duygusunu bulmaya çalışıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crixalis Sandstorm
Hufflepuff IV.Sınıf
Hufflepuff IV.Sınıf
Crixalis Sandstorm


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 22/06/14
Lakap : Crix

Cehennem Yolu Empty
MesajKonu: Geri: Cehennem Yolu   Cehennem Yolu EmptyPtsi Tem. 07, 2014 11:53 pm

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Et. Taptaze ve kanlı?
Neden bu arzu ahlaken yasaklı?


Sürüne sürüne kendini attığı yasak ormanın birbirinden çeşitli protein kaynakları sunuyor olması Crixalis'in durmak bilmeyen iştahını kamçıladıkça kamçılıyor, yoluna çıkabilecek herhangi bir insanla karşılaşmamak adına yolunu uzatabildiği kadar uzatıp, okul müdürünün dahil bilmediğine emin olduğu gediklerden çıkıyordu. Sakinleş, istediğini alacaksın. Sakinleş. İçerisinde, ne olduğuna anlam veremediği, nadiren ortaya çıkan, çıkmasından, yalnızca mantığını darmaduman edebilecek kadar gözü kara olmasından ötürü nefret ettiği varlığı misafir etmekteydi. Misrule diyarlarında buna sapkınlık derler, başını gövdesinden ayırırlardı, zira aynı illetten muzdarip olmuşlara bunu yaşattığını kendi gözleriyle, küçük bir çocuk olsa da görmüş ve aklından çıkarmamıştı. Kimseye söylememeliyim, aileme dahil, beni canlı canlı yakarlar. Onlarla konuşmayı deli gibi istese de fazla riskliydi, ve aradığı fırsatı bir türlü bulamamış, en sonunda büyüsel gücünün eğitimini alabilmesi için kıta üzerinde, felaketin ardından, karanlığın içinde bir kandil gibi parlayan Hogwarts'a yollanmıştı.

Ve işte buradaydı, kara ormanda, derin nefesler çekip, gözlerini dört açıp, hem koku duyusu hem görme yetisiyle avını aramaktaydı. Asasından destek alarak yudumladığı güçlendirme iksirini lokal bölgesinde, asa eli olan sağ elinde ve devamındaki kolunda toplamıştı. Tüm şartlar, avı dışında tamamiyle hazırdı.

Aradığı ceylanı görmesi uzun sürmedi, kokusunu takip ettiği tek boynuzlu atı beklemeyecek kadar sabırsızdı. Olabildiğince sessiz şekilde zincirini kavradı, ay ışığına adım atmadan, olanca gücüyle tek seferde savurarak, hırsla soludu.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Kancanın ete çarptığı andaki tatmin edici sesi duyduğunda, gelen cisme bakmasına dahil gerek yoktu. Ceylan uçarak gelmiş, ve Crix'in sol elinin tek hamlesiyle yakalanıp canını vermişti.

Diz çöktü, bıraktığı eline satırını, diğer eline hançerini alarak karnını derince yardı. Açığa çıkan organlardan bağırsağı serice çekip boğumunu sert bir şekilde söküp attı, eline düşen küçük böbrekleri tek hamlede ağzına tıktı. Ağır ağır, tadını çıkararak çiğnediği anda aklından geçen düşüncenin diline vurmasını engelleyememişti. "Bu yeterli değil." Sözü, odağının dışından gelen sesle boğulup dağıldığında, bir misafirinin daha olduğunu, ve onun davetsiz olduğunu fark etmişti. Damak tadı mı? Damak tadının neyi arzuladığını bir bilseydi...

Satırını bıraktı ve ayağa kalktı. Parmakları zincirini kavradı, ve uzun sayılabilecek bir süre zarfı boyunca ikili, tek kelime etmeden birbirlerine baktı.

Crix anladı. Crix, bunu bekliyordu.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Kaçmak için ardını döndüğü anda kancasını bir kez daha, ölümcül olmamasına özenle dikkat ederek salladı. Kızın beli, bir ceylanınkinden belli ki inceydi, zira demirin ete batma sesini duymaksızın asıldığı zincir hedefini bulmuş, kızı neredeyse uçurarak üzerine fırlatmıştı. Düşmesine izin vermeden, belinden yakaladı, yüzü yere bakan kızın saçlarına seri şekilde eğilip derin bir nefes aldı. Onu tanıyordu, zorla tutulduğu ve utanç verici biçimde ayrıldığı topluluğun arasındaydı.

Doğrulttu, kanlı parmaklarıyla çenesinden yakalayarak, nefesleri nefesine değinceye kadar yakınlaştırdı.

"Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum yılan."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nora Queen
Slytherin IV.Sınıf
Slytherin IV.Sınıf
Nora Queen


Mesaj Sayısı : 69
Kayıt tarihi : 22/06/14
Lakap : siz onu arabella olarak biliyosunuz tabii.

Cehennem Yolu Empty
MesajKonu: Geri: Cehennem Yolu   Cehennem Yolu EmptySalı Tem. 08, 2014 12:36 am

Okula geldiği ilk gece gözüne kestirdiği sarışın tarafından kesilip yenme ihtimalini hesapladığında, bu yüzdenin; ardına bile bakmadan kaçarsa kurtulma ihtimali yüzdesinden bile yüksek çıktığını kendine itiraf etmesi pek zamanını almamıştı lakin elindeki tek kurtuluş yolu bu gibi gözükmüştü. Davetsiz misafirliğini çok uzatmak istemediğini, Crix konuşmaya başladığında kulağını delip geçen ses tonundan anlamıştı. Beyni düşünmeyi reddetmiş ve hayatta kalma mücadelesi belli ki başladığı gibi engellenmişti çünkü Bells bedeninin soğuk ve kanlı bir demir tarafından sarıldığını hissetmiş, havada süzülerek kendini porsuğun kollarında bulmuştu. Hayal ettiği yakınlaşma tam olarak bu yönde değildi ama sesini çıkarıp mızmızlanacak hali de yoktu. Çenesi kanlı birkaç parmak tarafından kavrandığında, göz bebeklerinin dahi titrediğini hissetmiş, ıslanan pantolonu değil de yanakları olduğu için sessizce minnet duymuştu ama bu onu kurtaracak gibi durmuyordu.

''Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum yılan.''

Böyle güzel bir akşam yemeğine davet edilmemenin incinmişliğini içinde hissettiğinde, çığlık çığlığa bağırmamak için kendisini zor tutmuş, bağırsa bile bir işe yaramayacağının bilincinde başka çıkış yolları aramıştı kafasının içinde. ''Biraz davetsiz oldu ama istersen gidebilirim. Kalmak gibi bir niyetim yok ki zaten.'' Dile getirdiği kelimelerin bile havada süzülüp kendi sıfatına tükürdüğünü hayal etmiş, konuşmasının mantıksızlığında boğulmayı, çiğ çiğ yenmeye tercih etmişti. N'olur bırak beni gideyim, diye düşündü ama söyleyemedi. Çenesindeki parmağı yakalayıp, kamp günlerinde öğrendiği birkaç hareketle büyücünün işaret parmağının eklem yerlerini biraz oynatmış, yani parmağın kırılmasına neden olmuştu. Unuttuğu şey ise, karşısındaki canavarın geriye 9 parmağı ve yapılı cüssesiyle güçlü kollarının olduğuydu. Özür dilemek istedi, işe yaramayacağını bildiği halde. Belki de bu yaşam mücadelesinin Crix'i tatmin eden şey olduğunu düşünmesi an meselesiydi. Sessizliğinin içindeki hıçkırıklarını gizleyememiş, bırakmamak üzere sıkıca kavranan bedeninin yorgunluğunu beyin hücrelerinden ayak parmaklarına kadar her bir zerresinde hissedebilmişti. ''Beni yiyecek misin?'' Sesli düşünmelere bir son vermesi gerektiğini bir köşeye not ettikten sonra titreyen dudaklarını sıkarak bir cevap beklemişti. Tuzlu su akıtan gözlerini, kancayla sürüklendiğinden beri ilk defa dikkatle büyücünün suratına dikmişti. Dudakları koyu kanla yıkanmış, kıyısının birkaç santim ötesinde bir parça et kalmış ve gözleri açlıkla parıldıyordu.

Crix, onu gerçekten de yiyebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crixalis Sandstorm
Hufflepuff IV.Sınıf
Hufflepuff IV.Sınıf
Crixalis Sandstorm


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 22/06/14
Lakap : Crix

Cehennem Yolu Empty
MesajKonu: Geri: Cehennem Yolu   Cehennem Yolu EmptySalı Tem. 08, 2014 1:34 am

Sakinlik, nazlı nazlı akan bir nehir
Öleceğinden emin midir nedir?


Kalmaya niyetinin olmadığını belirtmesine lüzum yoktu, zira kaçmaya çalışırken kancasına yakalanmış bu küçük ceylanın, altında yatan ölü kardeşiyle aynı kaderi paylaşmak istememesi, insanın hayatta kalma içgüdüsüne paraleldi. Velhasıl Crixalis, en derinlerinde bastırdığı en hasta arzusunu tek bir tahminle -içinde bulunduğu durumun normalliğinin katkısıyla- ortaya çıkarmış ve şeytani dürtüsünün istediği tohumları kendi parmaklarıyla serpmişti. Eklemlerinden ustalıkla oynatılan parmağının çıtırtısı ve verdiği ani acı, onu bırakmasına yeterli değildi, zira dokuz parmağı daha mevcuttu ve bedeni sıkı sıkı tutuyordu. Sağlam olanını serbest bırakıp asasına uzandı, basit bir şifa büyüsüyle -şanslıydı ki çalışmıştı- uzvunu eski sağlamlığına kavuşturdu. Sopayı aynı ağırlıkla yerine koydu, yavaşlığının sebebi halihazırda düşünüyor olmasıydı. Kızı gerçekten parçalarına ayırıp, bi eliyle ağzını kapayıp, diğer elleriyle satırı vursa kim anlardı? Kemiklerini ceylanın geriye kalanlarıyla karıştırıp gömer, kimsenin ruhunun duymasına gerek bile kalmazdı, ki kızın buraya geldiğini bilen tek bir cadı veya büyücü olmadığından, ufak bir karakter analizi yaparak emin olabilirdi. İkilemi onu rahatsız etme aşamasını geçip, açlığı canını yakmaya başladığında kararını vermişti. Onu görmeliydi

Önce yaşlı gözlere baktı, ardından ellerinde titreyen bedene. Boştaki eli satırını kavradı, kızın göğüs kafesinin başlangıç noktasına, boynunun bittiği noktaya yerleştirdi.

Aşağıya doğru sertçe çekti, yırtılma sesi tüm ormanda yankılanana dek, satırı bacaklarının arasından boşluğa düşene dek devam etti.

Kollarında çırılçıplak kalan dişi hala hayattaydı.

Serbest bıraktı, ayakta ve dengede durmasını sağladı. Kaçmaya çalışmayacağını biliyordu, zira hem o kadar aptal değildi, hem de Crix'in zinciri ait olduğu yerde, hemen sağındaydı.

"Kendi etrafında yavaşça dön."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cehennem Yolu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Okul Arazisi :: Yasak Orman-
Buraya geçin: