Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Wigtown Wanderers'a Hoş Geldiniz!

Forumumuzda vakit geçirip, role play yapmak lütfen için üye olun.

https://discord.gg/QCRdw8xVE8
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
https://discord.gg/QCRdw8xVE8

 

 Dikkatsizlik

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Dora
Gezgin
Gezgin
Dora


Mesaj Sayısı : 393
Kayıt tarihi : 04/05/11
Lakap : Dora.

Dikkatsizlik Empty
MesajKonu: Dikkatsizlik   Dikkatsizlik EmptyÇarş. Ocak 22, 2014 6:04 pm


Her sabah kalkıp birkaç tur koşup kendisini formda tutmaya çabalıyordu, zira biraz da olsa göbeği çıktığında Fredic'in dalga konusu oluyordu ve bu sinirini bozmaya başlamıştı bir süre sonra. O sabah yine günlük rutinini yerine getirirken taşa takılmayı başarmış bileğini burkmuştu. Ayağının üzerine rahat bir şekilde basabildiği için umursamamıştı ancak gittikçe kötüleşmişti ve geri döndüğünde bunu fark etmişti. Düzeltebilecek herhangi bir büyü var mıydı bilmiyordu varsa bile kendisi bu işi batırabileceği için yeltenmemişti. İyileştirme büyülerinde hiçbir zaman iyi olamamıştı, nedense. Biraz araştırmış neyin iyi gelebileceğini öğrenmeyi başarmıştı. En azından bir şeyleri yapabiliyor olduğunu bilmek kendisini iyi hissetmesini sağlamıştı. Bir muggle gibi oturmuş kremi doğru düzgün bir şekilde sürmeye çabalıyordu. Morarmış olan bileği canını yakmak için uğraş veriyordu adeta parmakları her teniyle buluştuğunda. Çığlık atmaktan boğazı kurumuştu resmen. Habire önüne dökülen saçları da sinirlerini bozmuş, kel olmayı bile dilemişti. Sonrasında ne istediğini fark edip dileğini geri çekmişti. Canını fazla tatlıydı ve bu kadar çıtkırıldım bir yapısı olduğunu fark ettiğinde kendisine kızdı. Dişlerini sıkıp hala daha çabalarken Fredic'in sesini duymuş yaklaşık yirmi saniye sonrasında da kapıdan içeri giden bedenini görmüştü. Sonunda geldiği için sevinçten boynuna atlamak istemişti, ancak biraz da olsa ayağını kıpırdattığı anda canı yanmış, yine çığlık atmıştı.

"Sana ihtiyaç duyduğum zamanlarda neden yanımda değilsin, Fredic! Burada ölümle burun burunayım." Bileğine doğru elini uzatırken durumunu nasıl daha kötü gösterebileceğini düşündü. Sevgilisinin ona tüm ilgisini sunmasını, onu bu dertten kurtarmasını diledi. Köpek bakışlarını takınıp sevgilisinin gözlerine kenetledi bakışlarını. "Şu kremi sürüp, ardından lanet bandajı sarmama yardım eder misin, sevgilim? Aslında yardım kısmını atlasak direk sen yapsan nasıl olur? Bence mükemmel bir fikir. Hadi, yap." Emrivakinin cılkını çıkarıp direk kremi ona doğru uzattı. Aslında yapmaması için bir sebep yoktu ancak Dora işini garantiye almayı seçmişti. "Karşılığında ne istersen yaparım. Beni bu acıdan kurtar, lütfen." Mugglelara acıyordu, kendilerini iyileştirmeleri hiçbir şey gelmiyordu ellerinden ve acı çekmek zorundaydılar. Bir cadı olduğu için bir kez daha mutlu oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fredic Victor Allison
Gezgin
Gezgin
Fredic Victor Allison


Mesaj Sayısı : 385
Kayıt tarihi : 26/05/11

Dikkatsizlik Empty
MesajKonu: Geri: Dikkatsizlik   Dikkatsizlik EmptyÇarş. Ocak 22, 2014 8:24 pm

“Victor, bana ve kabileme yardım ettiğiniz için ne kadar teşekkür etsem az… Eğer yardımcı olabileceğimiz herhangi bir şey varsa?” İçten, memnun bir tebessüm.  “Birkaç hafta burada sizinle kalmak istiyoruz. Herhangi bir sorun olursa, her zaman yardım için çağırabilirsiniz.” Bir emir niteliğinde; lakin memnun kalınan sözlerin akabinde uzatan eli, karşılıksız bırakmadı elbette ki. Ardından sırtını dönerek adamın çadırını terk etti. Soğuk havayı nüfuz ederken, derin bir nefes aldı. Çadır nedenini bilmediği bir sebepten ötürü, aşırı havasızdı; lakin bunu fark ettirmemeyi başarmıştı. Geceleri karnaval ateşini andıran yüce kamp ateşinin küllerinin yanından geçerek, kabilenin onlara verdiği çadırına doğru yola koyuldu. Genellikle devriye gezenler dışında bu saatte ayakta olan sayılı kişi olurdu; lakin kampın başındaki Theo adlı adam, Victor olarak tanıdığı genç adamı konuşmak üzere çağırdığında; tahmin ettiğinden daha fazla kişinin uyanık olduğunu anlamıştı. Keza öyle olması gerektiğini de düşünüyordu. Dünya denilen gezegen, değişmiş ve bambaşka bir hal almıştı. Tetikte ve gözü açık olmak, kimseye güvenmemek gibi ölmemek için başlı başına önemli başlıklardan idi… Tanıdığı nazik, orta yaşlı çiftin çadırının yanından geçerken selam vermeyi unutmamış ve akabinde doğruca çadıra dönmeyi ve bugününü hayatındaki en değerli varlığa ayırmayı düşünüyor, bir yandan da ağrıyan boğazına sıcak bir kahvenin veyahut çayı yudumlarken soğuk havanın gazabından uzak bir şekilde sevgilisinin bedenini sararak huzuru sindirmek istiyordu.

Çadıra girdiğinde, hayal kırıklığına uğradığını daha ilk andan sezmişti. Dora’dan gelen birkaç iniltiyi işittiğinde üzerindeki kalın postu çıkarmış ve çift kişilik koltuğun olduğu bölüme ilerledi ve işte oradaydı. Pür güzelliği ve bozulan örgüsüyle hafif dalgalı yayılan saçları ile uzanan sevgilisi tam karşısında uzanıyor ve bileğini ovuşturuyordu. Kendisini görmesiyle, şikâyetlere ve yardım dileklerine başlayan Dora’yı olabildiğince kulak vermeye çalıştı. Öte yandan boynundaki şalı çıkarmış ve kolayda bir yere koymuştu. Kıza döndüğünde ise, dikkatini çeken tek yere karşılık cevabını vermiş ve yanına ilerlemişti. “İnsanların bizden kuşkulanmalarını istemiyorsan, bana Victor demeye alışmalısın sevgilim.” Cümlesini tamamladığında koltuğun yanına başına varmış ve kızın başıyla aynı hizaya geldiğinde duraksamış ve eğilmişti. Dora ise, mızmızlanmaktan bıkmıyordu. “Çok mızıkçısın.” Alnına soğuk ve kuru dudaklarıyla nazik bir buse kondurup geri çekildiğinde asıl soruna odaklanmıştı. Kuşkusuz yardım edecekti. Bunu cadının da bildiğinden emindi; lakin sevgilisiyle konuşmanın tadına varmak için eline geleni yapıyor ve bu büyücünün hoşuna gidiyordu. Uzayan bıyık tellerinin altındaki derisini kımıldatarak dudaklarında kısa süreli ve ufak çaplı bir tebessüm oluşturdu. Yanına vardığında dizinin üzerinde çömeldi ve pamuksu narin parmaklarından krem kutusunu alıp, iki eliyle tuttuğu eli öptü. “Sana ne zaman hayır diyebildim ki?” Sevgilisinin kusursuz fiziğini tek bir bakışla süzdükten sonra krem kutusuna kaydırdı gözlerini. İşaret ve orta parmağını beyaz kreme daldırdı ve parmaklarının alabildiği kadar kremi kavradı. Akabinde dokunmaya kıramadığı sıcacık teni, soğuk ile buluşturunca; genç kız irkilmiş ve aniden inlemişti. Bu, Fredic'in dudaklarında biraz önce ifşa olan tebessümü ufak çaplı bir kahkaha ile birlikte geri getirmişti. “Narinliğinden ödün vermiyorsun.” Bu kadar narin olması, sebepsizce genç adamın hoşuna gidiyordu; lakin yaşadıkları dönemler için bu bir dezavantajdı. Fredic hafif ovarak bileğine kremi sürdü ve nezaketinden ödün vermeden ve canın yanmasına dayanamayacağı düşüncesiyle dikkat ederek sargı beziyle sardı. Canı yarsa, Fredic’in canı daha çok yanardı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dora
Gezgin
Gezgin
Dora


Mesaj Sayısı : 393
Kayıt tarihi : 04/05/11
Lakap : Dora.

Dikkatsizlik Empty
MesajKonu: Geri: Dikkatsizlik   Dikkatsizlik EmptyÇarş. Ocak 22, 2014 10:16 pm


Ona ikinci adıyla seslenmekten hiçbir zaman hoşlanmamıştı, ancak sevgilisi o ismi kullanması için ısrar ediyordu. Ona baktığı zaman gördüğü Victor olamamıştı hiç. İsimlerin nedense görünüşü ve karakteri simgelediğini düşünüyordu. Bu konuda fazlasıyla inançlı birinden farksızdı. Mesela, Robert dendiğinde aklına oturaklı, sabit fikirli ve bıyıklı birisi geliyordu. Hepsini öyle olmasına gerek yoktu elbette ama Dora'nın kafasında oluşan profil bu şekilde seyrediyordu. Sevgilisi için de öyleydi, Victor dediğinde onun gibi birisi canlanmıyordu zihninde. Onun için daha çok yaşlı ismiydi. Sert mizaçlı, çoktan ellisini devirmiş birisi geliyordu aklına. Elbette bu onun suçu değildi, tamamen hayal gücünün gereksiz bir genişliğe sahip olmasından kaynaklanıyordu bu. İşte bu yüzden ona o isimle seslenmeyi sevmiyordu. Bu konuda üzerine biraz daha düşünecekti ki bileğinde hissettiği soğuk parmaklarla düşüncelerinden sıyrılmış, irkilmiş ve akabinde bir inilti koyvermişti. Her ne kadar nazik bir şekilde kremi sürmeye çalışsa da Fredic Dora'nın canının yanmasına engel olamıyordu. Çığlık atmamak ya da acı bir iniltinin dudaklarının arasından kaçmaması için kendini zorladı. Eğer onun canını yaktığını düşünürse sevdiği büyücünün kendisine kızacağını ve üzüleceğini biliyordu. Onun az önceki gibi gülümserken ya da kahkaha atarken görmek onu biraz daha fazla sevmesini sağlıyordu, eğer şu anki sevgisinden daha fazlası var ise. Sargı bezini sararken de epey dikkat ettiğini gördüğünde ise yüzünde bir tebessüm perdah oldu. Geniş omuzları ve büyük elleriyle onu sardığında yanında ufacık kalıyordu Dora ve bu hoşuna gittiği kadar sinirini de bozuyordu. Sebebini bilmiyordu.

"Narin mi? Sakallarını kestiğinde narinliğimden eser kalmaz, bilesin!" Gülümsedi, az önceki tehdidi savurmamış gibi yaparak. "Teşekkür ederim, Fredic." Dudaklarını onunkilerle birleştirdi, sözcüklerinin akabinde. Yumuşaktı, her zaman ki gibi. Kollarını büyücünün boynuna sardı, bir an için durmak istemedi. Ne zamandır birbirlerini öpmekten öteye gitmemişlerdi, Dora'nın gereksiz takıntıları yüzünden. İnsanlar ne zaman bir şeye ihtiyaç duysa soluğu onların çadırında alıyorlardı. Ne zaman gelecekleri belli değildi ve Fredic birkaç defa uyandırılmıştı o sebepten ötürü. Bu, haliyle Dora'yı rahatsız ediyordu ve bir şekilde engelliyordu hem kendisini hem sevgilisini. Rahatsızlık vericiydi elbette. Durdurdu yine kendisini. İstemese de geri çekildi. "Sana asla o adla seslenmeyeceğim, sevgilim. O isimle büyükbabamı andırıyorsun ve içimdeki tüm o arzu anında kaybolup gidiyor. Kızma o yüzden." Sözcüklerini sonlandırırken dilini çıkaracaktı ki vazgeçti, dudaklarını yalayıp ıslattıktan sonra yerine soktu. Gülümseyerek baktı büyücünün gözlerine. Orada yalnızca kendisini görmek onu mutlu ediyordu ve onu başka kızlarla ilgilenirken görünce fazlasıyla kıskanıyordu. Onu en kötü durumundayken çekip kurtaran adamın şimdi başkalarının yardımına koşarken görmek hem güzeldi hem sinir bozucu. Onun kahramanıydı, sonuçta. Başkasının da olması düşüncesi çıldırması için onu zorluyordu, adeta. "Bugün, benimsin. Benim onlardan daha çok yardıma ve ilgiye ihtiyacım var. Hele ki o sana hayran hayran bakan o kızların arasına dönmen gibi bir şey söz konusu bile değil. Kıskanmıyorum. - durdu, üç saniye geçti. - Belki biraz. - iki saniye kadar daha bekledi. Ona bakışlarını gördükten sonra devam etti. - Biraz dedim. Pof, tamam kıskanıyorum." Bakışlarını kaçırdı. Sonra meraklı bir ses tonu ile konuşmasına devam etti. "Bir de az önceki yardımın karşılığında istediğin nedir? Ayağımı kullanmamı gerektirmeyecek her şeye varım." Göz kırpıp çehresine büyük bir tebessüm yerleştirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fredic Victor Allison
Gezgin
Gezgin
Fredic Victor Allison


Mesaj Sayısı : 385
Kayıt tarihi : 26/05/11

Dikkatsizlik Empty
MesajKonu: Geri: Dikkatsizlik   Dikkatsizlik EmptyCuma Şub. 21, 2014 10:09 pm


Sevgi, güç veren bir bağdır. Lakin tehlikelidir de. Cezbedici olduğu gibi aldatıcı da olabilir. Fedakarlıklar gerektirir. Bazense, sizi savunmasız yakalar. Bir engel olur. Karar vermek zorunda bıraktırır. En çok içinizi yakan, en zor durumda bırakan şey olur, sizi zayıf kılar...

"Senden istediğimi almam için, bunun bir şeyin karşılığında olmasına gerek yok."

Hormonların etkisiyle sarf ettiği iddialı ve arzularının yönlendirdiği sözlerinden ardından dudaklarında gizleyemediği sinsi bir tebessüm ile doğruldu. Kızın tüy kadar hafif başını hafifçe kaldırdıktan sonra oturup, ardından dizinin üzerine koydu. Bunu yaparken dahi rahatının bozulmasına izin verebilecek herhangi bir engele karşı dikkatli davranmıştı. Kumral, sarıya yakın ince pamuksu bir his veren saç tellerinin arasına bir elini yerleştirdiğinde, huzura bir adım daha yakın hissetmişti kendini. Akıp giden bir nehrin suları gibi, takip etti parmaklarıyla telleri. Bir yandan sükunet, bir yandan saçlarından süzülen koku öte yandan ise varlığı, kendisine sunulan en büyük hediyeydi belki de o anlarda. Her şey, planladığı, planladıkları gibi gidiyordu. Kaç ay olduğunu tam olarak bilmese bile, o yanındayken gerisi umurunda değildi. Her şeyi yapabilirdi. Yalnızca varlığını hissetmesi yeterliydi... Aniden kudretli bir rüzgar dalgasıyla aralanıp saniseler içerisinde içeriye siyah kuşanan, yüzlerini kaplayan maskelerden çehrelerini seçemediği bir grup girince, göz bebekleri büyümüştü. İstilacı olduğunu tahmin ettiği gölgeler, tek sıra olup ellerini omuz genişliğini açana kadar Fredic ayağa fırlamıştı. İster istemiz kaşları çatılmış ve herhangi bir çatışmaya karşılık kendisini hazırlamaya çabalarken, Dora'nın da her ne kadar zorlanarak da olsa ayaklanmasını işiterek yorumlamış; ardından omzunu kavrayan eli hissettiğinde bundan emin olmuştu. Gözleri sırayla birbiriyle eş maskeleri takınan suratlara gezdirirken, ortadaki diğerlerine göre daha iri olan siluet bir adım ileri atmış ve konuşmuştu.

"Fredic Allison'ın burada olacağını söylediler."

Sesi olabildiğince tok ve sözleri olabildiğince keskindi. Dora'nın soluğunu rahatlıkla duyabiliyor ve endişeyle karışık telaşını sezebiliyordu. Her zaman bir planı olan Fredic, o an ilk defa hazırlıksız yakalanmanın verdiği rahatsızlığa düşmüş ve bunu belli etmemeye çalışarak dudaklarını aralamıştı.

"Ne istiyorsunuz?"

Kısa süreli bir sessizlik. Bu sırada, bir heykel soğukkanlılığı barındıran bedenler yerine bu sefer, arkasına sığınan mabedine dönmüş ve masumiyetine tanıklık etmişti. Onu istemiyorlardı. Yalnızca beni, diye düşündü Fredic. Yapabileceği şeyler kısıtlıydı ve genç kızın hayatını tehlikeye atmak istemiyordu. Düşündü, düşündü. Sakin kalmaya çalışarak düşündü. Lakin düşüncelerini ortadan ikiye yırtan şeyin, gelmesi de gecikmemişti. Adam iki yanına da dönüp bakmış ve arkasındaki adamlara bir kafa hareketiyle harekete geçmelerini emretmişti. Doğruca kendisine yaklaşan dört maskeli adama karşı direnemeden iki kolundan tutmuşlardı. Hareket kabiliyeti en aza indirgenmişken, adamlar Fredic'i sürüklemiş ve az önce ortada duran, hala aynı yerinde olan adamın önüne getirmişlerdi. "Bizimle geliyorsun." Alnından bir ter süzüldü. Vakit kaybetmeksizin, arkasına dönüp sevgilisine baktı. Gerçekten endişeliydi. "Sakin ol ve buradan derhal uzaklaş. Kimseye güven-" Bir anda Dünya bulanıklaşmış ve akabinde sonsuz bir karanlığa gömülmüştü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dora
Gezgin
Gezgin
Dora


Mesaj Sayısı : 393
Kayıt tarihi : 04/05/11
Lakap : Dora.

Dikkatsizlik Empty
MesajKonu: Geri: Dikkatsizlik   Dikkatsizlik EmptyPtsi Şub. 24, 2014 6:56 pm

"Karşı koyamadığım doğru ama bu sözler fazla mı iddialı?" diyerek sevgilisinin sözlerine karşılık vermiş olsa da Fredic duymazdan gelmişti. Onda yarattığı etkiyi seviyordu. Narsist bi his olabilirdi bu belki de ancak sevgilisinin ona böyle eşsiz bir varlıkmış misali davranmasından hoşlanıyordu. Kim bundan şikayet ederdi ki zaten? Kendisini tamamen onun kontrole bırakması gerektiğine kendisini ikna etmişti. Yaptı da ama çok da uzun süremedi. Yine çadıra dalmıştı birileri. Önce kamptan insanlar olduğunu düşündü, bağırmak için kendisini hazırlamıştı ki onlardan birileri olmadığını fark etti geri çekildi. Fredic onu arkasında tutuyordu ama bir faydası olur muydu bunun belirsizdi. Birkaç saniye için de Fredic yanından gitmiş bir şeyler söylerken bayıltılmıştı. "Sadece bilgi istiyoruz ve bir Allison'ın herhangi bir konuda fikir sahibi olmaması imkansız. Sen de bizimle geliyorsun. Direnmeye çalışma." O süre boyunca donup kalmıştı sadece. Sevgilisinin aldığı darbeyi gördüğünde eli direk cebindeki asasına gitti.

"Sersemlet!" Sevgilisini kollarından tutan adama yapmıştı ilk büyüsünü. Adamın geriye doğru düşmesiyle yoldaşları bi' an için panik oldular ancak Dora'ya doğru hamle yapmalarını geciktirmedi bu. Sağ köşedeki masayı asasının yardımıyla adamların üzerine attı. Ayakta durmak zorlanıyordu ancak o an acısını hissedemiyordu bile. Bir yandan da onları nasıl bulduklarını düşünüyordu. Nasıl peşine takıldıklarını merak ediyordu. Yığınla soru zihnine hücum etmişti. Bir kere daha tekrarladı ilk büyüsünü. "Sersemlet!" Bayılmış olan sevgilisinin kolunu tuttuğu anda kaçmaya yeltendi. Cisimlenme konusunda çok da iyi değildi ama o an başka yapılabilecek bir şey yoktu. Cisimlendi. Adamlardan dördü baygındı, ama ikisiyle uğraşacak kadar gücü bulamamıştı kendisinde.

Derin bir nefes aldı. Çevresinde ağaçları fark etti önce. Etrafa bakındı aceleyle, neden burayı düşündüğünü bilmiyordu. Fredic'e döndü hemen ardından. Fiziki bir yarası yoktu, onu septirmeden getirmeyi başardığı için rahatlamıştı. Hala baygındı. Suratına birkaç tokat attı. "Fredic... Kendine gel... Fred!" Dört, beş dakika kadar boyunca uğraştı. En sonunda onu ayıltmayı başardığında aniden kendisini onu öperken buldu. Büyücünün şaşkınlığı bakışlarından dahi okunuyordu. "Neredeyiz, ne oldu, Dora?" İlk önce yaptığı şeyleri anlattı. Düşününce bir yığın şeymiş gibi geliyordu ancak kelimelere döktüğünde çok da kısa bir an olduğunu fark etti. Etrafa bakındı, tekrar. "Londra'nın dışında, bir ormandayız. Babam ne zaman şehrin yoğunluğundan uzaklaşıp bizimle zaman geçirmek istese buraya gelirdik. Unutmuştum, o an aklıma nasıl geldiğini ben de bilmiyorum. Kendimi Pam ile güvende ve mutlu hissettiğimiz kutsal yer gibiydi burası. Sen iyi misin?" Sakinleşmişti ve ayağının acısını o an hissetti. Acı bir çığlık koyverdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dikkatsizlik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Wigtown Wanderers'a Hoşgeldiniz... :: Karanlık Bölge :: İngiltere-
Buraya geçin: