https://discord.gg/QCRdw8xVE8 |
|
| Mezar Taşları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Melodie Riley SFL
Mesaj Sayısı : 2640 Kayıt tarihi : 25/06/10 Yaş : 29
| | | | Melodie Riley SFL
Mesaj Sayısı : 2640 Kayıt tarihi : 25/06/10 Yaş : 29
| Konu: Geri: Mezar Taşları Cuma Ekim 04, 2013 10:26 am | |
|
Kim, yüzlerce kez sadece yapmaması gerektiğini bildiği için kötü ya da budalaca bir hareketi yapmaktan kaçınmıştır ki? Yasa olarak bildiğimiz şeyi sağduyumuza rağmen sürekli çiğnemek için hangimizin içinde bir eğilim yoktur?
İçini okumuşçasına kararan gökyüzünün altında, sere serpe uzandığı yerden acele bir tavırla, tek seferde fırladı. İleri uzattığı bacaklarını toplayıp avuç içlerini gözlerine bastırdı. Kalbinin birkaç saniye boyunca kontrolsüzce teklemesini dinledi, vücudunun verdiği bu beklenmedik tepkiye, neredeyse histerik kaçabilecek kadar ince bir kıkırdama ile karşılık verdi. Ne zamandan beri olduğunu seçemediği, kuru düşüncelerin havada asıldığı andan beri her şeyin buraya geleceği belliydi belli olmasına, ancak kızı dermansız bırakan, en sonunda onu dehşete düşürüp şiddetli, büyük sıkıntılar içinde kıvrandırıp ve büyük ihtimalle ileride yıkıntısının nedeni olacak bu düşüncelerin o gece, özenle örülmüş bir duvarın tuğlaları gibi yerli yerine oturmasıydı. Yüksek şiddeti ile başlayan kalp ritmi şimdi yavaşlıyor, sakinleşiyordu. Dolu dolu yaşadı bu saniyeleri Melodie, önüne sunulanı geri çevirmedi. Havada uykusuz birkaç baykuşun şikâyet dolu seslerini artık duyamaz olduğunda, göğsü de gecenin sessizliğine uyum sağlar gibi sakinleşti.
*
“Daha öncekiler gibi basit bir Elf kalıntısı olabilir. Bir Ejderha Küresi’ni gördüğüm tek zamanın yıkıntılarda bulduğum kitaplardan ibaret olduğunu unutma.”
Serpent Felis çok öncesinden beri amaç düşmüş gözlerini, sıkıca bağlamakta olduğu kalın, deri botlardan kendisine çevirdi. Şimdi ikisini de giymişti, hazır olduğunu belli eder şekilde karşısında doğruldu. Melodie, şüphelerini serptiği kelimeleri ağzından çıkardığından beri, uzandığı yerden kararlı bir biçimde kalkıp hazırlanan Felis’i izliyordu. Gözlerini okumak kolaydı: Ejderha Küresi ya da değii, Elf adı geçtiği andan itibaren Felis ilgiliydi ve ele geçireceği her şey bilgisine bilgi katacaktı, ne olursa olsun.
“Kontrol etmekten zarar gelmez. Hem, beni kaç kere yanılttın ki, Melodie?”
Çocuk, çadırından dışarı, soğuk havaya çıktı, saniyeler geçti, ancak Melodie bir süre için yerinden kıpırdamadı.
*
“Geri dönelim, Felis. Gecenin bu saatinde kampı bırakmak güvenli değil. Biraz daha araştırıp emin olduktan sonra…”
“Gördükten sonra onun bir Ejderha Küresi olup olmadığını anlayacağım ve o araştırmalara gerek kalmayacak. Ne kadar var?”
Dakikalar sonra, kızın düşüncelerine esir düşüp her seferinde bilinçsizce sürüklendiği ürkütücü bölümüne gelmişlerdi koca ormanın. Melodie ses çıkarmadan toprağa gömülü kararmış merdivenleri işaret etti, aşağı doğru inen basamakların ilerisini görmek ilk başta mümkün değildi. Ancak birkaç metre daha sonra meşale ışıkları yüzlerine vurmaya başladı, Felis’in gözlerini ateşlere çevirip birkaç saniye için bakmasını izledi. Asasını kullanamıyordu ve meşalelerin nasıl olup da her geldiğinde yanıyor olduğu hakkında bir bilgisi yoktu, açıkçası ilgilenmemişti de. Buraya geldiği zamanlarda zihni her zaman bulanık oluyordu. Attıkları her bir adımla beraber rutubet daha da güçlendi ve nefes almak daha da zorlaştı, ancak iki beden durmadan ilerledi.
| |
| | | Serpent Felis Leo SFL Lideri
Mesaj Sayısı : 2984 Kayıt tarihi : 20/06/10 Yaş : 33 Lakap : Kaos'un Lordu
| Konu: Geri: Mezar Taşları Çarş. Ekim 30, 2013 9:21 pm | |
| Islak derinin kokusu burun deliklerine ulaştığında, birleştirdiği iki parmağıyla, gözünün önüne düşen telleri çekip, tamamladığı bağı sıktı. Dudaklarından neredeyse azat ettiği sözcüklerin ne anlama dahi geldiğini idrak edemeyebilirdi, dikleştirdiği sırtındaki kulunçların kütlemesinin ardından, damağında gezdirdiği kısa süreli tatminin yerini yeniden açlık almıştı. Susuzluktan kırılan bir vampirin kana açlığı, Serpent'ın bilgiye olan arzusu, tutkusu, nitekim saplantısının yanında gülünç kalırdı. Hızlandı, hemen yanındaki Melodie'nin de hızlanmasına vesile olarak adımlarını daha büyük, ve seri atmaya başladı. Neredeyse ezber ettiği çıkış patikalarına dikkat edemeyecek kadar yoğun olan düşünceleri, elflerin diyarında, elflerin hem nimeti, hem de laneti olmuş hazinesinin, yıllar önce göz gezdirdiği kitaplardaki kabataslak çizimlerini hatırlamaya odaklıydı. Ruhuna konak olduğu yaşlı büyücünün koruyor olduğu sessizliğini bozmasına ihtiyaç olmamasına yönelik umudu hafızasının kuvvetine bağlıydı, buna rağmen kutsal kalıntının yaydığı enerjinin ortaya çıkaracağı sonuçları kestiremiyordu. Öyle ya da böyle, yaralarının ardından gelen durağanlığa son verecek bir vesileye, parmaklarının ucuyla da olsa erişmişti.
Toprağa gömülmüş merdivenler görüş mesafesine girdiğinde, Melodie'nin geri dönmelerine yönelik argümanlarına olduğu gibi, mekanı neredeyse zifiri karanlıkta, eliyle koymuş gibi bulabiliyor olduğunu sorgulamadı. Gerginlik hızla gelip, parmak uçlarından saç teline kadar tek bir seferde gelip geçti, sol eli istemdışı şekilde belinin ardına uzanıp Misrule hançerini kontrol etti, ve genç adam, ciğerlerine çektiği nemin verdiği rahatsızlığa aldırmadan ilerledi. Kağıt beyazı parmaklarının kavradığı meşalenin alevi gür, ve yükseğe kaldırıldığında önlerindeki rotanın büyük kısmını ilerletecek kadar aydınlıktı.
"Boyutları değişkenlik gösterebilir, görünüşünden ziyade enerjisine odaklanmaya çalış. Dokunduğunda, dokunacak.
"Bileklerini kavramasına izin ver, seni içine çekip hapsetmeye çabalayacak. Sağlam dur, kürenin efendisi olma niyetindesin, bunu görmesini sağla."
Serpent, hafifçe açılmış zümrüt gözlerle, bir kedi kadar çevik şekilde aniden durduğunda, tek ayağı bir sonraki basamağa birkaç santim uzaklıkta, havada asılı kaldı. Kendisine anlam veremeyen gözlerle bakan Melodie'nin, mistik, çatallı, fısıltıvari sesi duymadığı aşikârdı. Parmakları yeniden yere değip, sabit temposuna yeniden erişti, yanıtı zihnindeydi. Artık yalnız değildi. "Üstat."
Şakaklarına vuran basınç rahatsızlık verecek kadar arttığında, ve üçüncü boş salondan dördüncüsüne ulaşan kemeri geçtiklerinde farklı bir dekorla karşılaştılar. Tek kaşı kalkan Serpent, meşaleyi Melodie'ye devrederek tek dizi üzerine çöktü, ve Silvanesti diyarında gözlerini kapamak zorunda kalan onlarca ruhun kalıntılarını alelade süzdü. Envai çeşit işkence aletlerindeki onlarca iskelet, yüzlerce yıl önce yitip gitmiş çığlıkların gölgeleri haline gelmişti. Geldikleri tünelin simetriğinde, diğerlerine kıyasla oldukça şaşalı görünen geçit kemerini fark ettiğindeyse, karanlığa aldırmadan yürüyerek adımlarını hızlandırdı. Yaklaşıyor olmalılardı.
İlk adım, ikinci adım, üçüncü, fakat son adım.
Nothing but a mere wall.
"Küre nerede Melodie?" | |
| | | | Mezar Taşları | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|